"Yargı organlarına medya aracılığıyla saldırılıyor"
YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, siyasi organların beyanlarının yargıyı etkileme yönünden evrensen ilkelerle bağdaşmadığını söyledi
ANKARA - Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, devam eden dava ve soruşturmalarda siyasi organların beyanlarda bulunmalarının, yargıyı etkileme yönünden evrensen ilkelerle bağdaşmadığını ifade ederek, "Bugün de yargı ve yargı organlarına medya aracılığıyla saldırılarak, kamuoyu yaratılmakta, siyasi tablo buna göre biçimlendirilmek istenmektedir. Yargı organları tek referansları olan hukuktan ayrılmayacak, beklentilere göre değil, hukuka göre hareket edeceklerdir" dedi.
YARSAV, Dünya Yargıçlar Birliği (IAJ) ve Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupa Yargıçları Birliği (MEDEL) tarafından Ankara Hakimevi'nde Kuvvetler Ayrılığı ve Yargıda Örgütlenme Özgürlüğü konulu uluslararası sempozyum düzenlendi.
Eminağaoğlu, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, yargı bağımsızlığının hukukun üstünlüğünü, hukukun üstünlüğünün de hukuk devletinin varlığını gerektirdiğini söyledi.
Yargı organlarının görevlerinin sadece bireylerin temel hak ve özgürlükleriyle ilgili uyuşmazlıklar olmadığı gerçeğinin dönem dönem siyasi organlarca görmezden gelindiğini savunan Eminağaoğlu, yargının tek referansı olan hukuk yoluyla temel hak ve özgürlükleri korumasının doğal olduğunu, ancak, bunu yapabilmesi için yasama ve yürütme organlarının işlemlerini de mutlaka hukuksallık yönünden denetlemek durumunda olduğunu vurguladı. Eminağaoğlu, "Bu denetim, denetlenen yasama ve yürütme üzerinde rahatsızlık yaratmamalıdır. Bundan rahatsızlık duyulması, hukuktan rahatsızlık duyulması anlamındadır. Bu durum ise yargıya ve hukuka bir an önce biçim verme isteklerini körükleyebilmektedir" diye konuştu.
Yürütmenin güçlendirilmesi yönündeki isteklerin tüm ülkelerde yargı açısından sorunlar yaşanmasına neden olduğunu dile getiren Eminağaoğlu, tüm ülkelerde yargı bağımsızlığını daha fazla pekiştirici önlem, düzenleme ve uygulamalara gidilmesi ve bu konuya ağırlık verilmesi gerekirken, aksine yargı organlarının yetkilerinin kısılması, dava ve soruşturmaların etki altına alınması girişimlerinin, yargı organlarının baskılanması istek ve söylemlerinin, yargı kararlarının etkisiz kılınması yolundaki eğilimlerin giderek arttığını, sonuçta temel hak ve özgürlükler üzerinde tehlike çanları çaldığını kaydetti. Eminağaoğlu, bu tablonun özgürlüklerini kullanmaktan korkan toplumlar yaratılmasına neden olduğunu söyledi.
Eminağaoğlu, yargı bağımsızlığının gerçek anlamda sağlanması durumunda yargı üzerinde veya yargı üzerinden oyunlar oynanması çabalarının boşa çıkacağını belirtti.
Günümüzde sergilenen küresel ve global politikalar ile güçlü yürütme anlayışını geçerli kılma uygulamalarının sonucunda, yargı erkinin dışlanmasına, etki altında tutulmasına, güçsüz kılınmasına neden olacak davranışların tüm ülkelerde sergilenmesinin çağın en önemli sorunlarından biri olduğuna işaret eden Eminağaoğlu, bu durumun hukuk sorununa, temel hak ve özgürlüklerin yaşanması sorununa neden olduğunu ve bu yanlış uygulamalardan ivedilikle dönülmesi gerektiğini söyledi.
"YARSAV hukukun üstünlüğü pusulasından asla vazgeçmeyecek"
Eminağaoğlu, YARSAV'ın uluslararası kuruluşlarla diyalog içerisine girerek, evrensel doğruların ve gelişmelerin Türkiye'de de geçerliliği için her türlü çalışmalarda bulunduğunu belirterek, "Bu durum, siyasi iradenin yargıya karşı sergilediği içtenlikle bağdaşmayan davranışın deşifresini sağlamıştır. Bu ise YARSAV'a tepki gösterilmesine neden olmaktadır ki, YARSAV hukukun üstünlüğü pusulasından asla vazgeçmeyecektir" dedi.
Adalet Bakanlığı tarafından ortaya konulan yargı reformu strateji taslağının, AB normlarıyla karşılaştırıldığında içeriğinin yargı reformu adına bir "kara mizah örneği" olduğunu öne süren Eminağaoğlu, siyasi iradenin yargıyı istediği çizgiye çekmek veya istediği çizgide tutmak konusunda tek belirleyici olma iddiasından vazgeçmesi ve yargıya kulak vermesi gerektiğini belirtti.
"Devam eden dava ve soruşturmalarda siyasi organların beyanlarda bulunmaları, yargıyı etkileme yönünden evrensel ilkelerle bağdaşmamaktadır. Bu, iç organlar yönünden de yabancı ülke ve uluslararası kuruluşlar yönünden de böyledir" diyen Eminağaoğlu, Türkiye'nin, AİHM'in yargı yetkisini kabul etmesiyle, hak iddiasıyla herkesin AİHM'e gidebildiğini ve mahkemenin kararlarının Türkiye'de uygulandığını anımsattı. Eminağaoğlu, "Bu nedenle içerden ve dışarıdan herkesin Türkiye'deki yargı süreçlerine saygı göstermesi, yargı organlarını etkileme girişimlerine yönelmemeleri gerekmektedir" dedi.
"Yargının ihaleler nedeniyle istihdam alanı olarak görüldü"
Yargının istek ve beklentilerine siyasi iradenin yıllarca duyarsız kaldığını savunan Eminağaoğlu, yargının sorunlarının çözümünün araç-gereç ve binaya indirgenerek sınırlandığını ifade etti. Yargının ihaleler nedeniyle istihdam alanı olarak görüldüğünü öne süren Eminağaoğlu, "Bu anlayış terk edilmelidir. Yargı, özgürlük alanıdır. İnsan haklarının yeşerdiği alandır. Yargıya bir kazanım olarak düşünülen ve uygulanan teknoloji, üzülerek söylemem gerekir ki, UYAP yoluyla yargı bağımsızlığı aleyhine kullanılmaktadır" dedi.
Türkiye'de ara rejimler döneminde yaşanan sıkıntıların hep yargının içine düşürüldüğü durumlardan kaynaklandığını belirten Eminağaoğlu, şunları kaydetti:
"Bugün de yargı ve yargı organlarına medya aracılığıyla saldırılarak, kamuoyu yaratılmakta, siyasi tablo buna göre biçimlendirilmek istenmektedir. Yargı organları tek referansları olan hukuktan ayrılmayacak, beklentilere göre değil, hukuka göre hareket edeceklerdir.
Siyaset kurumu yargı hakkında geçiştirme değil, ciddi projeler ortaya koymak durumundadır. AB süreci, yasak savma değil, yargı adına kazanımlarla sürdürme anlayışıyla yürütülmelidir. Yargıyı, 'yargıya bırakmamalıyım', 'yargıya güvenmiyorum' gibi anlayışlar artık terk edilmelidir. Bu bağlamda savcılık soruşturmaları, her boyutuyla bizzat cumhuriyet savcıları tarafından yürütülememekte, ancak, çözüm için adımlar da atılmamaktadır. Yürütmenin etkisi altındaki kolluğun gerçekten öne çıktığı soruşturmaların, yürütmenin kendi içindeki bilgi akışı da gözetildiğinde, ne derece yürütme erkinin istek ve beklentilerinden uzak durularak yürütüldüğü soruları ciddi olarak artış göstermiştir. Bir de buna soruşturmaların gizliliğine rağmen, belirli çizgideki medya kuruluşlarında soruşturmaları yönlendirme ve kamuoyu yaratma amaçlı yayınlar eklenince, 'yargı yargıya bırakılamaz' söyleminin medyaya da misyon yüklenmek suretiyle uygulamaya sokulduğu tartışmalarına neden olunmuştur. Yargı, bu tartışmaların odağına itilmemeli, sokulmamalıdır."
"Yargıda siyasallaşmadan uzak durulmalı"
Yargı bağımsızlığının önem ve değerini bugün tüm toplumun iliklerine kadar hissettiğini söyleyen Eminağaoğlu, "Her siyasi partinin bir iktidar programı ve iktidar içinde yargı hakkında yapılması gerekenler hakkında bir ajandası elbette olacaktır. Ancak, bu ajanda, kendi siyasi anlayışına göre yargıya yön ve biçim vermeyi asla içermemelidir. Yargıda siyasallaşmadan uzak durulmalıdır" diye konuştu.
Eminağaoğlu, yargı bağımsızlığının etkin olarak gerçekleştirilebilmesi için erkler ayrılığı anlayışında, yasamanın her şeyi yapabilir olduğu anlayışının terk edilmesi gerektiğini dile getirerek, yasamanın hukuk kurallarını gözetmek zorunda olduğunu kaydetti.
YARSAV'a yönelik kampanyaların sürdüğünü dile getiren Eminağaoğlu, YARSAV'ın her mücadelesini hukuk platformunda yaptığını, çünkü hukukun üstünde bir şey olmadığına inandığını söyledi.
MEDEL Başkanı İtalyan Yargıtayı Başsavcı Vekili Vito Monetti de Türk yargısı hakkında fikir sahibi olmak için Türkiye'de olmak istediğini söyledi.
YARSAV ile siyasetçiler arasındaki durumun "bilek güreşi" haline geldiğini savunan Monetti, konuyla ilgili üst düzey kamu görevlilerine mektup gönderdiğini belirtti.
Monetti, güçler ayrılığına saygısı olmayanın hukukun üstünlüğü ilkesine de saygısının olamayacağını kaydetti.
IAJ Genel Sekreteri İtalyan Yargıtayı Savcısı Antonio Mura ise yargının bağımsızlığını korumanın, insan hakları için bir garanti olduğunu düşündüklerini söyledi. IAJ'ın siyaset dışı bir araç olduğunu vurgulayan Mura, YARSAV'ın önemli faaliyetleri bulunduğunu ve birliğe üye olmak için başvurduğunu belirtti.
Mura, sempozyumun birbirlerini, hukuk sistemlerini tanımaları, karşılıklı güvenin geliştirilmesi ve bağımsız yargının yerleştirilmesi için önemli bir fırsat olduğunu kaydetti.