Referandum süresi 60 güne iniyor
Anayasa değişikliklerinin halkoylamasına sunulma süresinin indirilmesi komisyonda benimsendi
TBMM - Anayasa değişikliklerinin halkoylamasına sunulma süresini 60 güne indiren düzenleme, TBMM Anayasa Komisyonunda kabul edildi.
AK Parti Grup Başkanvekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın, Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Teklifi, TBMM Anayasa Komisyonunda görüşüldü. Referandum süresinin 120 günden 45 güne, yabancı ülkelerdeki vatandaşların halk oylamasından 40 gün önce başlayan oy verme süresinin ise 15 güne indirilmesini öngören teklifin görüşmelerinde, Anayasa değişikliği konusu tartışıldı.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmelere geçilmeden önce, Yüksek Seçim Kurulu'nun; "referandum süresinin 60 güne, yurtdışındaki vatandaşların oy kullanma süresinin ise 20 güne indirilmesi"ni içeren yazısı, Komisyonun bilgisine sunuldu.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün'ün verdiği önergenin kabul edilmesiyle, teklifte değişiklik yapıldı. Buna göre, Anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulma süresi 60, yurtdışındaki vatandaşların halkoylamasından 20 gün önce başlaması benimsendi.
Yüksek teknolojinin katkıları
AK Parti Grup Başkanvekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın yasa teklifi, TBMM Anayasa Komisyonunda ele alındı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, e-devlet uygulamasının yaygınlaşması, bilgisayar destekli merkezi seçmen sisteminin yürürlüğe girmesiyle, 733 noktada YSK'nın kullandığı sistemle seçmen kütüklerinin oluşturulmasında yüksek teknolojiye ulaşılması nedeniyle referandum için öngörülen 120 günlük sürenin oldukça uzun olduğunu belirtti. Ergin, Türkiye'de bugüne kadar 5 referandum yapıldığını hatırlattı.
Bozdağ'ın teklifle ilgili bilgi vermesinin ardından Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından gönderilen yazı, Komisyonun bilgisine sunuldu. YSK, "Konunun, tüm seçim iş ve işlemlerinin düzen içinde yürütülmesi yönünden bir bütün olarak görüşüldüğü, Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulma süresinin 60 gün, yurtdışındaki vatandaşlar için öngörülen sürenin ise 20 gün olmasının uygun görüldüğünü" bildirdi.
Teklifin tümü üzerinde konuşan MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, Anayasa değişikliklerinin belirli bir mutabakata ulaşılarak yapılması gerektiğini savunarak, uzlaşmanın zemininin TBMM olduğunu ifade etti. Bal, " Demokratik uzlaşmaya zemin vereceksek, 45 gün bile uzundur, 35 güne indirilsin. Ama çözülmeye, ayrışmaya, milli bütünlüğü bozmaya hazırlık olarak kullanılırsa, bu iyi niyetli olmayan hareket, millet vicdanında karşılık bulacaktır" dedi.
Eskişehir Bağımsız Milletvekili Tayfun İçli, teklif sahibinin iktidar partisi grup başkanvekili olduğunu hatırlatarak, teklifin nezaket gereği AK Parti Grup Başkanvekili tarafından verilmemesi gerektiğini savundu. Teklifin kamu düzenine ve hukuk düzeniyle bağdaşmadığını ve sakıncalı bulduğunu ifade eden İçli, "İşin siyasi gerekçeleri ve realitesi var. Türkiye'de yargıçların, savcıların, bir çok kişinin izlendiği, dinlendiği, temel hakların ihlal edildiği bir süreçte propaganda süresinin kısaltılması söz konusu. Oysa konunun ayrıntılı şekilde tartışılması gerekir" görüşünü dile getirdi.
AK Parti İzmir Milletvekili İbrahim Hasgür, bütün partilerin katılımıyla Anayasa değişikliği yapılmasından yana olduklarını belirterek, "Halka sorulmasından niye rahatsız olunuyor? Uzlaşma olduktan sonra 120 gün çok, 45 gün değil, hatta 1 ayda da olabilir. İletişim imkanları çok fazla. En fazla bir hafta tartışırız, ondan sonra tartışma güncelliğini kaybediyor" dedi.
"AKP kendi mahkemesini, kendi yargıcını seçmek istiyor"
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, teklif üzerinde görüşlerini ifade ederken, "AKP, yasaları her ne pahasına olursa olsun dayatmacı bir anlayışla gerçekleştirme örneklerini bize hep yaşattı. Referandum, Anayasal bir kurumdur, tartışılacak bir yönü yoktur, demokratik bir yöntemdir. Ancak demokrasi çoğunluğun egemen olduğu bir yöntem olmakla birlikte, azınlığın temel hak ve özgürlüklerinin bertaraf edici bir yönü olamaz" dedi.
Referandumun istisnai olarak uygulanması gereken bir yöntem olduğunu savunan Kart, şöyle konuştu:
"Toplumsal ayrışmanın artık her aşamada zirveye vardığı bir yönetim süreci, Anayasal kurumların kimilerine göre çatışma içine girdiği, bize göre Anayasal kurumlara saldırının yaşandığı bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye'nin yönetilemez hale geldiğini, fetret döneminin yaratıldığı bir ülke haline geldiğini görüyoruz. Böyle bir dönemde toplumsal sözleşme olan Anayasa değişikliklerinin alt yapısı hazırlanıyor. AKP, 'erken de olsa zamanında da olsa bir takım Anayasa değişiklikleri var kafamda. Ben bunları tek başına yapmayı göze alıyorum. Siyasi ve toplumsal anlamda uzlaşma arayışına girmeye gerek görmüyorum' diyor. 'Çünkü ben kendi mahkememi, kendi yargıcımı seçmek istiyorum, başta HSYK ve Anayasa Mahkemesi yapılanması olmak üzere ben bu değişiklikleri yapmak zorundayım, bu süreci başlatacağım' diyor. Bürokratik anlamda bir mesafeyi zaten oluşturmuş. En son, Kamu Güvenliği Müsteşarlığı Tasarısıyla, polis devleti, parti devleti yapılanması anlamında o örülen taşları kurumsal hale getirecek, devamında da bu anlayışla Anayasa değişikliği yapacak. Süreç bunu bize gösterecek. HSYK, Anayasa Mahkemesi yapılanması gerçekleştirilirken, demokratik meşruiyet kavramı ardına sığınılarak, sadece onunla da yetinilmeyecek, o mahkemelerin, o yargıçların görev ve yetki alanın da daraltılacağını göreceğiz. Hem Danıştaya hem Anayasa Mahkemesine yönelik olarak göreceğiz. Başbakanlık, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı kaynaklı karargah, kamu gücünü sürekli olarak kötüye kullanmak suretiyle artık legal olmaktan çıkan bir karargah, Türkiye'yi yönetiyor. AKP, 12 Eylül mansulü olan bir parti. 12 Eylül'ün mahsulü olan bir partinin, 12 Eylül ile darbelerle hesaplaşmasını bekleyemezsiniz."
"Özal'a yapılanları hatırlatıyor"
Adalet Bakanı Ergin, Kart'ın ifadelerini kabul etmediğini belirterek, talihsiz beyanlarda bulunduğunu söyledi. Yargı Reformu Strateji Taslağı'nın kendi parti anlayışları, bireysel görüşlerini yansıtan bir çalışma olmadığını kaydeden Ergin, şöyle konuştu:
"AB çerçevesinde bir çalışma yapılmıştır. Örneklere bakılarak esinlenmiştir. Bu çalışma yapılırken HSYK'nın yapısına ilişkin genel prensip mutabakatla oluşturulmuştur. HSYK'nın tarafsızlık, objektiflik, şeffaflık ilkeleri temelinde geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılması, kararlarına karşı itiraz sisteminin getirilmesi, yargı yolunun açılması ilkesidir. Bu uzlaşının içinde Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, YÖK, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Askeri Yargıtay, Türkiye Barolar Birliği, Adalet Bakanlığının yanı sıra Adalet Akademisi temsilcilerinin olduğu zeminde bu mutabakat metni oluşturulmuştur. Legaliteden maksat nedir? Bakanlıkların, kurumların Anayasaya uygun çalışma yöntemleri tatmin etmemekte midir, belli çevrelerden onay alması mı gerekmekte dir? Bu çıkışlar Özal'a yapılanları hatırlatıyor. Şimdi de buna ilaveten karargah olmakla itham ediliyor. Yakın siyasi tarihe bakarsanız, AK Parti'nin 12 Eylül mahsulü değil, milletin sesi olarak ortaya çıkmış bir parti olduğunu görürsünüz."
"Yüzde 47 kafatasıcılara karşı verildi"
CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü de teklifin altında başka amacın yattığını ileri sürerek, "Sorun süre değil, daha basit çoğunlukla Anayasa değişiklikleri yapmak istenmesindedir. Hiç halkoylaması yapmamış ülkeler demokratik değil mi? Anayasa değişikliği için belki BDP ile uzlaşacaksınız. Legal bir parti. Ama toplumu, bunu tartıştırma noktasına götürürsünüz, bu tehlikeli olur" dedi.
MHP Mersin Milletvekili Behiç Çelik, "Ak Parti'ye yüzde 47 oy verilirken, 'Gidin Habur'da teşrifatçılık yapın ya da laik devletin bütün unsurlarını en iyi şekilde işletin, kurumlar arasında işbirliği, devletin bütün mekanizmalarının en iyi şekilde çalıştırılması için mi oy verildi?" diye sordu.
Kurumlar arası çatışmaların ayyuka çıktığı ortamda hukuk devletinin gereklerinin tam anlamıyla yerine getirildiğini söylemenin mümkün olmadığını ileri süren Çelik, "İş takipçiliği için Sayın Başbakan'ın Moskova'ya gidip devlet eliyle nükleer santral kotarmalarına girmesi, işin başka bir garabetidir. 'Yüzde 47 ile geldik, dilediğimizi yaparız' derseniz, Türkiye o zaman farklı bir rejime doğru yönelmiş olur. Onun için bu eğer bir Anayasa değişikliğine yönelme olursa, art niyet var demektir" diye konuştu.
CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, teklifin, Anayasada yapılan değişikliklerin halkoylamasına sunulma süresini belirlediğine dikkati çekerek, "Çıkarılmış yasaların Anayasaya aykırılığı giderilmek isteniyorsa işte o zaman acele davranmanın mantığını daha iyi kavrarım. İleride düşünülen Anayasa değişiklikleri için öndeki bentin kaldırılmasıdır" dedi.
AK Parti Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu, MHP'li Çelik'in sözlerine tepki göstererek, "Yüzde 47, halkın, e-muhtıralara, darbelere, kafatasçılara karşı kullanmamız için verilen bir oy oranı. Bu da halkın kendisine güvenilmediği için bazı zihniyetler tarafından hala tartışılıyor. Halkoylaması, halktan çekinildiği için mi istenmiyor. Acaba korkuluyor mu? Son dönemlerde tam demokrasi kurallarının işlemesinden korkmaya başladık, açık oy gizli tasnif zihniyeti hala devam ediyor. Ruh tahlilleri yapmaya kalkıyorlar. Halkın ihtiyacı varsa Anayasa değişiklikleri de yapılır. Bundan neden korkuluyor? Kurucu meclis olması gerektiği söyleniyor. İlla darbe olması mı gerekiyor, bunu da sormak gerekiyor" diye konuştu.
MHP'li Behiç Çelik Türkmenoğlu'nun "kafatasçı" ifadesine tepki göstererek, "Kürt, Laz, Çerkez diye sayanlar kafatascıdır" derken, MHP'li Bal ise kullanılan ifadelerin yanlış olduğunu, üzerlerine alınmadığını söyledi.
CHP'li Mengü'nün "12 Eylül'ün yargılamalarından geçerek geldim" demesine, AK Parti'li Ayhan Sefer Üstün, "Ama savunuyorsunuz..." dedi. "Hukuka aykırılığı savunmak farklı, 12 Eylül'ü savunmak farklı" diyen Mengü, Üstün'ün "Bütün Ergenekoncular sizi arıyor, niyeyse..." sözlerine ise "Ordunun şerefli bir komutanı arıyorsa arar, Tuncay Özkan arıyorsa arar" karşılığını verdi.
CHP Antalya Milletvekili Atilla Emek, "12 Eylül ile toplumun üzerinden buldozer geçtiğini" ifade ederek, "Bu Anayasa değiştirilmeli, ama AKP bu konuda güven vermiyor. 2007 seçimlerinde yüzde 47 ile geldiniz. Kamu vicdanında seçim sonuçlarının sandığa girdiği gibi çıkmadığı yolunda ciddi kaygılar var" görüşünü savundu.
Adalet Bakanı Ergin, seçim sistemini yargı mensuplarının işlettiğini belirterek, şeffaf bir yöntemin izlendiğini söyledi.
Teklifte, AK Parti'li Üstün'ün, YSK'nın yazısında öngörülen süreler doğrultusunda verdiği önergeyle değişiklik yapıldı. Buna göre, Anayasa değişikliklerinde halkoyuna sunulma süresi 60 güne, yurtdışındaki vatandaşların oy kullanması ise 20 güne indirildi.