”Rektör atama yetkilerimi devretmeye hazırım”
Rektör atamalarındaki yöntemin yarattığı sıkıntıların farkında olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bu tip yetkileri sağlıklı kurumlara devretmeye hazırım" dedi
ANKARA - 'Rektör seçimlerinin üniversitelerde çok derin yaralar açtığını gördüğünü' belirten Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bu tip konuların nihayette Cumhurbaşkanı'na bırakılmasının da doğru olmadığı kanaatindeyim. Ben bu tip yetkileri çok sağlıklı kurumlara devretmeye hazırım" dedi. Toplantıda konuşan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da 'en önemli konunun, mesleki ve teknik eğitimi seçenlerin seviyenlerini yükseltmek ve önlerindeki engelleri kaldırmak' olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Gül, Sheraton Oteli'nde düzenlenen, TÜSİAD'ın "Türkiye'de Yükseköğretim: Eğilimler, Sorunlar ve Fırsatlar" raporunun tanıtım toplantısında konuştu.
Toplantının, Türkiye'de yeni üniversitelerin kurulduğu ve yeni rektörlerin göreve başladığı bir döneme denk geldiği için "tam zamanında" yapıldığı ifade Cumhurbaşkanı Gül, çalışmaların değişimin ve yeniden yapılanmanın tartışıldığı bir dönemde büyük fayda sağlayacağı kaydetti.
Yapılan çalışmaların ve değerlendirmelerin üniversitelerin Türkiye'nin beklentilerini tam olarak karşılamadığı gerçeğini ortaya koyduğunu kaydeden Gül, bu tespiti yapmanın herhangi bir eksiklik olarak algılanmamasını istedi. Gül, "Önemli olan tespit edilen noksanlıkların süratli bir biçimde yerine getirilmesi için kararlılığı ortaya koyabilmektir" dedi.
TBMM'nin açılışında yaptığı konuşmada, "gençlerin mesleksiz yetiştiklerinin" altını çizdiğini hatırlatan Gül, buna iş dünyasının temsilcilerinin de dikkat çektiğini söyledi. Bu konuda hamle yapılması ve karar alınması gerektiğini belirten Gül, eğitim kurumlarının, iş dünyasıyla el ele, onlardan alınacak tavsiyelerle geliştirilmesinin faydalı olacağını kaydetti.
Cumhurbaşkanı, rektör atama yetkisini devretmeye hazır
Üniversitelerin rektör seçimleriyle gündeme gelmesinden duyduğu rahatsızlığı da ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:
"Bunu daha önce de açıkladım. Bu konuların hepsinin yeniden düzenlenmesi gerektiğine inanıyorum. Rektör seçimlerinin üniversitelerde çok derin yaralar açtığını da görüyorum. En gelişmiş ülkelerde, en gelişmiş üniversitelerde bu işlerin nasıl olduğunu sizler çok iyi biliyorsunuz. Raporlarınızda çok açık ortaya koyuyorsunuz. Bunların giderilmesi gerektiği, bu tip konuların nihayette Cumhurbaşkanı'na bırakılmasının da doğru olmadığı kanaatindeyim.
Ben gayet cesur bir şekilde, bu tip yetkileri çok sağlıklı kurumlara devretmeye hazır olduğumu da burada ifade etmek isterim. Bizim bütün önceliğimiz, üniversitelerimizi nasıl Türkiye için daha yaralı kılarız, nasıl daha güçlü kılarız. Bunun da yolları gayet açıktır. Rekabeti muhakkak oluşturmamız gerekir. Üniversitelerin çok daha elastik bir yönetim tarzına kavuşturulması gerekir. Üniversitelerin maddi imkanlarının sadece genel bütçeden gelen paralar olmaması gerekir. Üniversitelerin kendilerinin fon üretebilen, ekonomi ve iş dünyasıyla iç içe olabilen ve kendi içinde performans kriterlerini geliştiren, üniversite içinde başarılı olanla hiç başarılı olmayanın ayırt edilebileceği marifeti olanın teşvik edilebileceği sistemlerin getirilmesi gerektiği kanaatindeyim."
Bütün liseliler üniversiteli olacak
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ise konuşmasında yüksek öğretim sistemine ilişkin bilgi vererek, yürüttükleri çalışmaları anlattı.
Özcan, "yeni açılan üniversite kontenjanları, ikinci öğretimdeki genişlemeler, Açık Öğretim'in bütün bölümlerinin herkese açık hale gelmesi ve yeni uzaktan öğretim programları sayesinde önümüzdeki yıllarda bütün lise mezunu öğrencilerimize üniversite imkanı sağlanacaktır" diye konuştu.
Yüksek öğretim sisteminin, ikinci öncelikli sorununun, öğretim üyesini ihtiyacını karşılamak olduğunu ifade eden Özcan, bu çerçevede öğretim elemanlarının atanma süreçlerini yeniden düzenlendiğini, sınavlardan elde edilen başarı puanlarının temel belirleyici hale getirildiğini anlatarak, bunun sonuçlarının gelecek yıllarda alınacağını söyledi.
Türkiye'de 94'ü devlet, 36'sı vakıf olmak üzere 130 üniversite bulunduğuna işaret eden Özcan, öğretim üyesi ihtiyacını karşılamak için Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde 900 öğrencinin lisans üstü eğitim amacıyla yurt dışına gönderilmesi hazırlıklarının tamamlanmak üzere olduğunu belirtti.
Özcan, YÖK'ün doktora derslerini tamamlamış araştırma görevlilerinin 1 yıllığına yurtdışına gönderilmesi çalışmalarının da tamamlanmak üzere olduğunu, ayrıca öğretim elemanı ihtiyacını karşılamak amacıyla bazı gelişmiş Türk üniversitelerinin lisans üstü öğrenci sayılarının artırıldığını ifade etti.
Vakıf üniversitelerinin öğretim üyesi yetiştirmesine de katkı sağlandığını anlatan Özcan, bu konuda uzaktan eğitim olanaklarının da faydalanılmasının sağlandığını belirtti.
ÖSS'ye giriş sınavı yine değişecek
Yüksek öğretimin üçüncü öncelikli sorununun mesleki ve teknik eğitimin istenilen seviyeye ulaştırmak ve böylece hem üniversitelerin önünde biriken öğrenci sayısını azalatmak hem de ülkenin iş gücü ihtiyacının yetiştirmek olduğunu kaydeden Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesleki ve teknik öğretim ülkemiz için hayati önemi sahiptir. Ancak bugüne kadar hak ettiği önem gösterilmemiştir. Bu konuda yapılacak en önemli iş, mesleki ve teknik eğitimi seçenlerin seviyelerini yükseltmek ve önlerindeki engelleri kaldırmaktır. Bu amaçla, meslek liselerinden başlamak doğru olacaktır ve bu liselere sınavla öğrenci alınması için Milli Eğitim bakanlığı ile görüşmelerimiz devam etmektedir.
İkinci önlem, meslek liselilere uygulanan kat sayı uygulamasını onların gelişimini önlemeyecek hale getirmek ve dikey geçiş imkanlarını olabildiğince artırmaktır. Halen, üzerinde çalıştığımız ÖSS sistemi ile üniversiteye giriş daha çağdaş bir hale gelecek ve sorunlar kendiliğinden çözülecektir."
Mesleki ve teknik eğitim için alternatiflerden birinin de yüksek teknik okulların kaldırılarak yerine "teknoloji fakülteleri"nin kurulması olduğunu belirten Özcan, "uygulama mühendisi" mezun edecek bu fakülteler için teknik çalışmaların tamamlandığını, konunun ileriki günlerde YÖK Genel Kurulu'nda değerlendirileceğini bildirdi.
Meslek yüksek okullarının, ekonominin ihtiyaç duyduğu kaliteli insan gücünü yetiştiremediğini ve ekonomiden uzak olduklarını vurgulayan Özcan, bu nedenle bu okul mezunlarının iş bulamadıklarını söyledi. Özcan, "Çözüm, bu okullar ile iş dünyası arasında organik bir bağ kurmaktır ki bunun en güzel örneği ABD'de görülmektedir. Her meslek yüksek okulunun iş adamlarından oluşan bir danışma kurulu vardır. Bu kurul, müfredat programlarını okul idaresiyle birlikte hazırlayarak istenilen elemanların mezun edilmesini sağlamakta ve bu sayede mezunlar hemen iş bulabilmektedir" dedi.