Sanayi kültürü gelişemiyor
DİYARBAKIR'DAN / Mahir SOLMAZ
Diyarbakır, yaşanan küresel ekonomik kriz ile yeni mi tanıştı bilinmez ama sektör ve işletmelerin penceresinden baktığımızda durum gerçekten çok vahim. Diyarbakır'da işletmeler gerçekten ciddi çıkmaz içerisinde. Kendinden emin, kurumsal yapısı çok iyi birkaç firmamız bile artık sallanır durumda.
Her ne kadar kurumsal ve alt yapısı sağlam desek de bu bizim bakış açımızdan böyle. Aslında rakamlar ortadayken bu kurumsallıktan söz edemiyoruz...
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye'nin İkinci Büyük 500 Sanayi Kuruluşu'nu açıkladı. 'İkinci Büyük 500' içerisinde Diyarbakır'dan tek firma yok. Manzara yine flu... Yaşanabilir kentler arasında ise Diyarbakır sondan ikinci sırada. Böyle rakamlar çıkınca İSO tarafından açıklanan listeye de üzülemiyoruz. Aslında çizgimiz de belli değil ki. Diyarbakır ne aradığını, ne istediğini kendisi bile bilmiyoruz ki. Siyasi konular hariç. Bu konularda ilin ne istediği belli. Ancak sanayi ve ticaret konularında, önümüzü siyasetteki gibi göremiyoruz. Bir fluluk var.
Beklentilerimiz mi çok fazla, rahata çok mu alıştık, bunlar tartışılır. Ancak model ülkelere ve model kentlere bakmak gerek, üretim ve sanayi gelişimi konusunda nasıl yol almışlar diye. Hep umut ediyor ve geleceğe umutla bakıyoruz. Genel anlamda devlet politikalarından bölgenin şikayeti var. Haklı şikayetler bunlar. Çünkü devlet politikaları bugün olduğu gibi geçmişte de bölge için çok fazla pozitif ayrımcılık gütmedi. Bölge halkı da zaten sanayi kültürünü ve sanayi gelişimini tam bilmediği için, özellikle tekstildeki hem emekleri hem öz kaynakları hem de verilen teşvikler hep boşa gitti. Teşviklerin yeterli olup olmadığı da ayrıca tartışılır...
Söylemek istediğimizin sözün özü, Diyarbakır tarımdan sanayiye geçişi başaramadı. Şimdi, sanayinin arada kaynamasının tek nedeni ise hızla gelişen teknoloji. Diyarbakır teknolojiye, sanayiyi tanımadan çok hızlı bir geçiş yaptı. Bu geçişin kaybettirdiklerinin de yeni farkına vardı. Şimdi sanayiye yönelmek istenmesinin asıl nedeni bu. Üretim her zaman olduğu gibi yine galip. Ancak sanayiye bu dönüş ve sanayileşme arzusunda biz yaklaşık 20 yıl gecikmiş durumdayız. Sanayileşmenin önündeki güvenlik vs. gibi rutin sebeplerimizi, buna dahil etmiyorum. Şimdi önümüzü açmak istiyoruz. Rakamlara baktıkça hem üzülüyoruz hem de daha çok hırslanıyoruz .Tek eksiğimiz, bir türlü aşamadığımız bürokrasi ve yakalayamadığımız birliktelik ruhu.