Schengen için ilk adım 16 Aralık

AB ile Türkiye arasında yıllardır sürdürülen görüşmelerin ardından Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz seyahat edebilmesiyle sonuçlanması hedeflenen sürecin ilk adımı, 16 Aralık'ta atılıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BRÜKSEL - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun içişlerinden sorumlu üyesi Cecilia Malmström ile genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle'nin katılımıyla düzenlenecek törende, AB ülkelerine yasa dışı yollarla giren üçüncü ülke vatandaşlarının iadesini öngören geri kabul anlaşması (GKA) Türkiye tarafından imzalanırken AB de eş zamanlı olarak vize liberalizasyonu (serbestisi) sürecini başlatacak. 

Taraflar arası varılan uzlaşı sonrası Malmström ve Füle ile ortak basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,  gelinen aşamayı, "Bugün Brüksel'de gerçekten tarihi bir günü yaşıyoruz" sözleriyle değerlendirdi. 

"En geç 3,5 yılda" 

Üç seneyi aşan bir süredir AB'yle yürütülen vize muafiyeti görüşmelerinde son aşamaya gelindiğinin ve bir mutabakata ulaşıldığının altını çizen Davutoğlu, "Bu mutabakat Türkiye'nin vize muafiyeti ile GKA arasında belli bir paralel süreç bağlamında, Türk vatandaşlarına tam vize muafiyeti sağlanması yönünde sürdürdüğümüz kararlı tutumun bir sonucudur" dedi. 

Malmström ve Füle'yle bu kritik süreçte üç yıl boyunca omuz omuza çalıştıklarını ifade eden Davutoğlu, "Çıkabilecek birçok engeli birlikte aştık. Bugün büyük bir mutlulukla ifade ediyorum ki tarih boyu ve gelecek vizyonu itibarıyla da kendisini Avrupa'nın bir parçası olarak gören Türk halkı, en geç 3,5 yıl içinde vize muafiyeti imkanına kavuşacaktır" dedi. Davutoğlu, istenilen süreçlerin tamamlanması halinde bunun daha erken gerçekleşebileceğini belirtti. 

Davutoğlu zorlu süreçte dışişleri, içişleri ve AB bakanlıklarının her aşamada birlikte çalıştığını vurguladı. 

"Geciktirmek için sebep yok" 

Süreçte imza aşamasına gelinmesinde en fazla katkısı olan isimlerden biri olan Malmström de çok sayıda zorluğu aşarak ilerleme sağlamış olmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Gerçekten çok önemli bir gün. Bugün, AB ve Türkiye'nin çok önemli iki konuda ilerleme konusundaki taahhütlerini gösteriyor" dedi.  Malmström, vize liberalizasyonu sürecinin insanlar arası teması kolaylaştırmayı amaçladığını ve hem AB vatandaşları hem de Türk vatandaşları için çok faydalı olacağını kaydetti. 

Türkiye'nin göç sorununa, Suriyeli yüzbinlerce mülteciyi topraklarında kabul ederek şimdiden çok önemli katkıda bulunduğunu belirten Malmström, bugünden rakamlar üzerinden spekülasyon yapmanın doğru olmayacağını ancak yük paylaşımı konusunda AB kaynaklarının bulunduğunu söyledi. Vize muafiyeti için somut bir tarih vermek için de erken olduğunu ifade eden Malmström, "Biraz beklemekte fayda var. Kimsenin süreci geciktirmek için sebebi yok ama sürecin ilerlemesini beklemek gerek" diye konuştu. 

"İnşallah değil sonunda" 

Uzun süren çabaların, değerlendirmelerin ve danışmaların ardından bu aşamaya gelinmesinden büyük memnuniyet duyduğunu belirten Füle de "GKA ve vize diyaloğu konusunda ilk kez 'inşallah' değil, 'sonunda' diyoruz" dedi. 

GKA'nın imzalanması ve vize diyaloğunun başlamasının AB-Türkiye ilişkilerine sürdürülebilir bir ivme kazandıracağını söyleyen Füle, "Her şeyden önce katılım müzakereleri konusunda olumlu etki yaratacak" diye konuştu. 

Basın toplantısı sırasında Kıbrıs konusunun vize muafiyeti açısından sorun oluşturup oluşturmayacağına yönelik bir soruyu yanıtlayan Füle, "Burada bahsettiğimiz şey üye ülkeler arasındaki bir uzlaşının sonucu. Bundan 3 yıl sonra ne olacağı konusunda spekülasyon yapılmamalı" dedi. 

Davutoğlu da, "Bizim amacımız Kıbrıs sorununa mümkün olan en kısa zamanda çözüm bulmak. 2004'te Annan Planı'na evet dediğimizde de niyetimiz buydu, şimdi de bu. Adada yürütülmekte olan görüşmelerin başarıyla sonuçlanmasını umuyoruz. Kıbrıs konusu bu konuyla bağlantılı değil. Her halükarda Kıbrıs sorununu çözmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı. 

Bağış: Vize kuyruklarında beklemek zorunda kalmayacağız

[PAGE]

Bağış: Vize kuyruklarında beklemek zorunda kalmayacağız

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, UNICEF Türkiye Milli Komitesi tarafından okul öncesi eğitim projelerine destek amacıyla düzenlenen açık artırmaya katılımının ardından, Türkiye ile AB arasında vize serbestisi sürecinin başlatılması ve geri kabul anlaşmasının imzalanması konusunda varılan mutabakatı değerlendirdi. Bağış, şunları kaydetti: 

"Bu akşam burada dünya çocukları için bir şey yapıldı. Ama Türkiye'nin çocuklarına da ayrı bir müjdemiz var. Bizler yurt dışına giderken vize kuyruklarında bekleyerek yurt dışına gitmek durumunda kalan bir nesildik. İnşallah, bugün attığımız 4 yıllık çabanın neticesinde, 3 yıl sonra artık bu ülkenin hiçbir çocuğu AB üyesi ülkelere giderken vize kuyruklarında beklemek zorunda kalmayacak. Bu da Türkiye'nin çocuklarına bence önemli güzel bir müjde oldu." 

[PAGE]

Sercan MERİÇ

3 yıl sonra 'evet' dedi

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Haluk Kabaalioğlu, AB ile Türkiye arasında vize serbestliği diyaloğu görüşmelerinin başlamasını ve Geri Kabul Anlaşması'nın imzalanmasına karar verilmesini dunya.com'a değerlendirdi. Kabaalioğlu, anlaşmanın imzalanmasının 3 senelik bir müzakere sonucu ortaya çıktığını belirterek, "Anlaşma imzalandıktan sonra, Türkiye üzerinden geçip Avrupa'ya giden sığınmacılar tespit edildiği takdirde, tekrar Türkiye'ye geri gönderilecek. Burada kurulacak olan kamplarda bekletilecek ve Türkiye tarafından göç ettikleri ülkelere yollanacak" dedi.

"Suriyeli sığınmacılar bu yükü kaldırabileceğimizi gösterdi"

İKV’nin 2010 yılında hazırladığı rapora değinen Kabaalioğlu, bu anlaşmanın imzalanmasının Türkiye’ye getireceği sosyal, ekonomik ve idari yükün hesaplanması gerektiğine dikkat çektiklerini ve AB’nin Türkiye’nin vize muafiyetini geri kabul anlaşmasına bağlamasını eleştirdiklerini anımsatarak, "Şu anda ülkemizde bulunan Suriyeli sığınmacılara açılan kamplarda Geri Kabul Anlaşması'nın yaratacağı ekonomik etkilerin finansmanını sağlayabileceğimiz görüldü. Bunun için şu anda Geri Kabul Anlaşması'na imza atmamızda bir sıkıntı olmadığını düşünüyoruz. Ancak anlaşmanın ardından serbest dolaşım vizesi için öngörülen 3.5 yıl çok uzun bir süre. Sonuçta biz, Gümrük Birliği anlaşmasına dahiliz. Bu süreden önce serbest dolaşım vizesine girmeyi umuyoruz" açıklamasını yaptı. 

"Sınır ve sahil güvenliğini gözden geçirmeliyiz"

Ortadoğu ve Afrika'dan Avrupa'ya yapılan göçlerin yarattığı atmosferi yorumlayan Kabaalioğlu, "Göçün yarattığı etki Avrupa'da sağ partilerin yükselişini sağlıyor. Şu an için baktığımızde bu anlaşma ile birlikte önümüzdeki dönemde sınır ve sahil güvenliğimizi yeniden tesis etmemiz ve Avrupa'yı 'Schengen vizesi aldığımız takdirde sizi istila etmeyeceğiz' şeklinde ikna etmemiz gerekiyor. 1980 Türkiye ekonomisi ile bugünkü Türkiye ekonomisi aynı değil. Türkiye'de 500 binin üzerinde yabancı çalışıyor. İtalya'da genç işsizlerin oranı yüzde 38, İspanya'da yüzde 50 ve bu gençler Amerika'ya göç başlattı. Türkiye de bu anlaşma sonrasında serbest dolaşım hakkına bir adım daha yaklaşacaktır" şeklinde konuştu.