Scientific American'ın biyoteknoloji araştırması ne anlatıyor?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ABD'nin önde gelen bilim dergilerinden "Scientific American" aslında bilimsel alanda görsel açıdan çok zengin popüler makaleler yayınlamakla ün kazanmıştır. Bu makaleler merak ettiğiniz bütün kilit noktalarda, o konunun önde gelen isimleri tarafından kaleme alınır ve son derece doyurucu bilimsel içeriğe sahiptir. "Scientific American" son sayılarından birinde küresel biyoteknolojinin durumunu inceledi. Biyoteknoloji başta tıp olmak üzere, biyolojinin yeni, ancak son derece başarılı bir alanı. Bugün kanser tedavisi başta olmak üzere kullanılan bütün yapay moleküller (örneğin antikorlar), tanı amacıyla kullanılan binlerce test sistemi, hepsi biyoteknolojik yöntemlerle elde edilmekte. Nitekim geçtiğimiz aylarda yaşanan küresel birleşmelerin (Pfizer'in Wyeth'i ve Merck Sharp&Dohme'un Schering Plough'u satın alması) arkasındaki temel gerekçe de olasılıkla bu şirketlerin biyoteknoloji alanına olan gereksinimleridir. Scientific American'ın araştırması geçtiğimiz haftalarda Atlanta'da düzenlenen ve dünyanın önemli ilaç şirketleriyle birçok ülkeden uzmanın katıldığı Biyoteknoloji Sanayi Örgütü'nün 2009 yılı konferansında açıklandı.

Araştırmada, ülkeler kişi başına düşen araştırma geliştirme şirketi, fikri mülkiyet hakları, girişimci desteği ve yatırımcıya yaklaşım, eğitim ve iş gücü, araştırma ve geliştirme yapan girişimcilere destek veren kamu kurumları bakımından değerlendirildi. Ülkelerin 5 puan üzerinden değerlendirildiği araştırma sonucunda ABD 3,8 puanla 1'inci, Singapur 3,5 puanla 2'nci, Danimarka 3,2 puanla 3'üncü, İsrail ise 3,1 puanla 4'üncü sırada yer alıyor. Araştırma sonucunda bazı ülkeler eşit puan alarak aynı sırayı paylaştı. Türkiye, yapılan değerlendirmede Meksika ve Brezilya ile 1,8 puan alarak 12. oldu ve sondan bir üst sıraya yerleşti. Yunanistan, Slovakya ve Hindistan da 1,7 puan ile 13. ve son sırada yer aldı.

"Scientific American" dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Jeremy Abbate, araştırmanın amacının biyoteknoloji alanında olan biteni anlamak olduğunu ifade etmiş. Burada çok önemli birkaç saptaması bulunmakta (lütfen dikkatli okuyunuz): 1. Bazı küçük ülkeler kendilerinden beklenmeyecek ölçüde çok iyi performansa sahipler. (2) Bir ülkenin girişimci desteği yönünden ilk sırada yer alsa bile, toplam değerlendirme kriterlerinde "fikri mülkiyet hakları karnesinin kötü olması" nedeniyle alt sıralarda yer alabilmekte.

Türkiye gelişme yolunda ama, araştırma sayısı hâlâ yetersiz

Bu noktada dünyada ve Türkiye'de ilaç AR-GE'sine ilişkin bazı gösterge ve verileri de sizlerle paylaşmak istiyoruz. PricewaterhouseCoopers'ın Dünya Ekonomik Forumu Davos Toplantısı'nda açıkladığı 12. Yıllık Küresel CEO Araştırması'na göre ilaç sektörü krizin olumsuz koşullarına rağmen AR-GE'ye devam edecek. İlaç ve biyoteknoloji firmaları, yenilikçi ilaçlar geliştirmek için bu yıl da 100 milyar dolar civarında AR-GE ve üretim yapacak. Sektör firmalarının bu yatırımları, hem sektör hem de Türkiye için önemli fırsatları beraberinde getirecek. 2007 yılında dünyada 90 milyar dolar ilaç AR-GE'si için harcama yapılmış ve bu harcamaların %60'ını ilaç araştırması oluşturmakta. Türkiye'de ise 38 milyon dolar ilaç AR-GE'sine ayrılmış, bu rakam toplam harcamanın 10.000'de 4'üne eşit. 156 ülkede 60.000 adet klinik araştırma yapılırken Türkiye'de bu sayı haziran 2008 itibariyle sadece 400. Klinik araştırmaların dağılımında ilk sırayı %50,6 ile Kuzey Amerika almakta.  Her 1 milyon kişiye düşen araştırma sayısı Kuzey Amerika'da 191 iken, Türkiye'de 4.

MSD Dış İlişkiler Müdürü Kemprecos umutlu olmakta son derece haklı

Buna karşılık ülkemizde olumlu gelişmeler de var. 2002-2007'de Türkiye'de AR-GE'ye ayrılan yatırım giderleri %119 artmış. AR-GE'ye ayrılan paydaki büyüme hızı ile Türkiye dünyada 2. sırada yer almakta (ancak hemen belirtelim ki, bu durum bizim ısrarımızdan çok AB direktiflerinin bir sonucu). 2004-2007 yılında Türkiye'nin AR-GE'ye ayırdığı bütçe 6 kat artmış ve bu bütçenin önümüzdeki 4 yıl içinde (2013'e kadar) 4 kat daha artması öngörülmekte. Ve belki de bütün bunlar sonucunda dünyadaki yayın sayısı için yapılan sıralamada Türkiye 1990-2007 yılları arasında 41. sıradan 19. sıraya yükselmiş. Bu yayınlara yapılan atıf sayısında da belirgin bir artış gözlemlenmekte. Türkiye'de 2008 yılında yürürlüğe giren AR-GE Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile sağlanan teşvikler, dünyada rekabet edebilecek düzeyde.

Türkiye'den yenilikçi ilaç sanayiini temsilen konferansa katılan Merck Sharp Dohme Dış İlişkiler Direktörü Jeffrey Kemprecos ilaç ve biyoteknoloji araştırmaları konusunda "Aslında Türkiye yenilikçi ilaç araştırmaları bakımından büyük potansiyele sahip ama bu potansiyeli harekete geçirecek politikaları henüz oluşturulmadığını görüyoruz. Bu çalışmanın sektörümüzde yatırımların önünü açması bakımından yetkilere yol gösterici olmasını diliyoruz" diyor. Kemprecos Türkiye'nin özellikle ilaç sanayii alanında gelişmesi için (bizim tanıma şansına eriştiğimiz) en çok çaba sarf eden kişilerden biri olarak son derece haklı.