Seçim öncesi not artabilir

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, gelecek yıla ait beklentilerini anlattı, 2011'i Türkiye'nin kredisinin artacağı yıl olarak gördüğünü söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, son dönemde aldıkları kararların bir risk oluştuğu için değil olası riskleri daha oluşmadan bertaraf etmek istedikleri için aldıklarını söyledi.

Bakan Babacan, amaçlarının testi kırılmadan önlem almak olduğunu da ifade etti. Bakan Babacan, seçimden önce bir not artırma ihtimali olduğunu ama hesaplarını seçimden önce not yükselecek ve portföy girişleri de artacak senaryosu üzerine de oturtmadıklarını da kaydetti. Babacan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun seçim vaatlerinin de hatırlatılması üzerine espirili bir dille "Kılıçdaroğlu'nun söylemleri not artışı geciktirebilir de" dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, önceki akşam İstanbul'da gazetelerin ekonomi müdürleri ile düzenlediği sohbet toplantısında 2010 yılını değerlendirerek 2011 yılına ilişkin beklentilerini değerlendirdi. Babacan, 2010'un enteresan bir yıl olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında Avrupa ekonomilerine ilişkin belirsizlikler ile para birimlerine olan güvensizliğin emtia fiyatlarını yukarı doğru baskılamasının 2011 açısından risk oluşturduğunu kaydetti.

2010 yılında dünya ekonomileri büyüse de bu büyümenin olağanüstü tedbirlerle sağlandığını ve bu tedbirler çekildiğinde ülkelerin kredibilite sorunlarının son derece sıkıntılı bir tablo çıkartmaya müsait olduğunu aktaran Babacan, AB'nin son konsey toplantısında alınan kararlarında önemine değindi. Babacan, ülkelerin 2013'ten sonra borcunu ödeyememe riski olduğuna da dikkat "Bundan sonra özellikle Avrupa'yı yakından takip etmek lazım. Emtia fiyatları da yüksek ve dalgalı seyredecek. Bizimde dikkatli olmamız gerekiyor" diye konuştu.

Türkiye'nin ise 2011 hedeflerinin sağlam gelir-gider tarafı ihtiyatlı bir bütçe oluşturduğunu kaydeden Babacan, Tüketici Güven Endeksi, ZEW Endeksi ve PMI endekslerinde Türkiye için iyi sinyaller geldiğine değindi. Bugünden tedbir almak önemli Babacan, şöyle devam etti: "Onlar güven tesis etmeye çalışıyorlar. Bizim de 2011 yılında geldiğimiz noktayı korumamız lazım. Dalgalara hazır olmamız gerekiyor. İşler iyiyken, 'erken mi oldu?' denilen tedbirleri şimdiden almamız gerekiyor. Biz Türkiye'nin en hızlı büyüdüğü dönemlerde o tedbirleri almasaydık bizim banklarımızda etkilenebilirdi. İşler iyi olduğunda kötü günler için hazırlanmak son derece önemli. Son birkaç aydır alınmış tedbirler buna yönelik. İleride olabilecek sıkıntılara karşı bugünden tedbir almak önemli. 'Isınmamı gördünüz?' sorusu çok soruldu. Bugün için bir ısınma, bir tedbir yok ama ilerideki risklere karşı bugünden tedbir almak, proaktif adımlar atmak önemliydi.

Bankacılarımızla da genel değerlendirme yaptık. Bizim çerçevenin dışına çıkacak gelişmeler görürsek buna benzer tedbirlerin daha çoğu, daha ağırı gelebilir dedik. Benim genel intibam iletişim açısından başarılı oldu."

Bakan Babacan, 2009 son çeyrekten beri ekonominin toparlandığını belirterek bazı rakamsal göstergeleri de paylaşırken karşılıksız çek tutarındaki gelişim dikkat çekiciydi. Babacan, karşılıksız çek tutarının toplam çeke oranının kriz döneminde yüzde 10'la yükseldiğini ama nisan ayından bu yana yüzde 3'ler seviyesinde hareket ettiğini kaydederek bu oranının kriz öncesinde bile yüzde 4-5'ler civarında olduğu bilgisini paylaştı. Bakan Babacan'ın açıklamaları şöyleydi:

2002 KRİZİNİN TORTULARI TEMİZLENDİ: 2001 krizinde ihraç edilen özel tertip tahvillerin itfası bitti. En son 10 Aralıktaki ödemelerle 2001 krizinin tortuları temizlendi. Şu anda pek çok ülkede bunun tersi yapılıyor. Bu yıla düşen itfa Merkez Bankası'na 8 milyar, kamu bankalarına 5.6 milyar TL düzeyindeydi.

BORÇLANMADA İTALYA'DAN İYİYİZ: Borçlanma faizimiz G-7 ülkesi, kendi para biriminden borçlanan İtalya'nın altına düştü. Şu anda Türkiye'nin faizi, İtalya'nın faizinden düşük. Euro cinsi 10 yıllık eurobondlarda Türkiye daha avantajlı maliyetlerle borçlanıyor. İtalya'nın 2019 eurobondu yüzde 4.7, Türkiye'nin %4.5'te. CDS'lere baktığınızda da Türkiye 12 AB ülkesinden daha az riskli görünüyor.

REEL SEKTÖR TL CİNSİNDEN VE UZUN VADELİ BORÇLANSIN: Borç açısından bakıldığında kamuda sağlam bankalarda. Reel sektörün dikkat etmesi lazım. İşi dövizle olan ayrı ama diğerlerinin TL cinsinden ve uzun vadeli borçlanması bundan sonra çok önem taşıyor. Artık dolarize olmuş bir ekonomiden daha normal bir ekonomiye gidiyoruz. Reel sektör kur riskine dikkat etmeli. Reel sektörü takip etmek zor. Reel sektör hesabını kitabını iyi yapmalı. Büyük bir yatırım yapıyorsunuz ve dışarıdan kaynak temin ediyorsunuz. O kaynağında mümkün olduğunca uzun vadeli kaynak olması önemli. Belli vadeleri aşan hemen geri ödeme şartı olmayan krediler olması önemli. Reel sektörümüz mutlaka ve mutlaka kur riskine dikkat etmeli. Geliri TL ise dövizle işi olmamalı.

TESTİ KIRILMADAN TEDBİR ALDIK: Reel sektörün bankacılığa göre takibi de zor. Bizim topu topu 49 bankamız var. Hepsinin bilançosu her gün önümüzde. Dolayısıyla herkes kendi hesabını iyi yapmalı. Tahvil ihraçlarında uzun vadeye vergiyi düşürmemiz özel sektör açısından da bir imkandır aslında. Bu tedbirler bugün için değil. Bugünkü bazı trendlerin, devam etmesi durumunda, ileride riskler oluşmaması için yani testi kırılmadan tedbir almak. Henüz testi kırılmış değil. Risk olsaydı bunu piyasa göstergelerinden çok rahat görürdük biz.

KREDİ ARTIŞ SINIRI SEKTÖR İÇİN: Cari açık ile kredi hacmi arasındaki korelasyon çok yüksek. Yüzde 20-25 kredi hacmi artışı 2011'de cari dengemizi OVP'deki hedefle aynı tutabiliyor. Büyümeden de fedakarlıkta bulunmuyoruz. 500 milyarın üzerine yüzde 20-25 daha kredi büyümesi 2011 için makul diyoruz. Biz sektör için söylüyoruz bunun banka banka nasıl ayrılacağını bilemiyoruz. Rahat hareket edecek banka olur ya da olmaz. TCMB bakacak, BDDK bakacak. Öngörülenin üzerinde kredi artışı olursa bakılacak. Kati kurallar çizmek istemiyoruz. Aşarsa; çok metodu var ilan etmeye de gerek yok.

BATAMAYACAK KADAR BÜYÜK BANKALAR: Bankacılarımızla olan toplantımızda bunu küçük bankalar sordu. En son G-20 bildirgesinde herkes bu konuda kendi politikasını oluştursun diye karar var. Hazine, TCMB ve BDDK, çalışıyor gelecek hafta oturacağız taslağı inceleyeceğiz. Orada dikkatli olmak gerekiyor. İleride sıkıntı yaratacak tedbirleri bugünden almayız. Bölgesel ölçekte söz sahibi olacak güçlü bankalarımız olsun istiyoruz.

Biz başarılı bankalarımızı akşamdan sabaha zora sokacak bir şey yapmak, onları rakipleri karşısında zora sokmak istemeyiz. Ona da bakmak lazım diğerleri ne yapacak onlara da bakacağız. Aylar sürer daha o çalışma.

SEÇİMDEN ÖNCE NOT ARTIŞI İHTİMAL DAHİLİNDE: Seçimden önce bir not artışı gelebilir, bu da sermaye akışı getirir diye karar almadık. Seçimle not artışını birebir ilişkilendirmek istemiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu, böyle laflar ettiği sürece bizim not artışı gecikebilir de. Küçük bir ihtimalde olsa Kılıçdaroğlu'nun da içinde olduğu böyle bir hükümet olur mu korkusu ile bekleyebilirler. Çünkü onun açıkladığı paket mümkün değil. Not artışını bırakın, notu kırılır Türkiye'nin.

Seçimden önce not artışı olması ihtimal dahilindedir ama biz çok çok ön planda tutmuyoruz. Hatta G-20'de rating şirketlerine olan aşırı bağımlılık nasıl azaltılır bunun da çalışması yapılsın diye karar da alındı.

BAŞBAKAN'IN AÇIKLADIĞI PAKET BÜTÇEYİ BOZMAZ: Başbakan'ın Ziraat Bankası'nın çiftçi kredi faizlerinin düştüğünü açıklaması, öğrenci bursları ve şartlı nakit desteği bütçe noktasında ilave problem yaratmayacak. Şartlı nakit desteği zaten Sosyal Yardımlaşma Fonu kapsamında onun gelirleri ile dönüyor. Hepsinin

hesabını yaptık bütçe dengeleri içinde çözebileceğimiz bir rakam. Ziraat için 770 milyon küsür lira bütçede ödeneği var. Açıklanan kararlar ilave sıkıntı yaratmayacak. Aksi halde pazar günü bütçe görüşmesi yapıp, salı günü delmek diye bir şey yok. Genel bütçe dengeleri içinde absorve edecek rakamlar.

FİNANS MERKEZİ'NİN EMLAK PROJESİ DE OLACAK: Ataşehir'deki İstanbul Finans Merkezi projesi tek elden de çıkabilir. Bir semt gibi olabilir. Ayrı kurumlara bıraksak belki biri gökdelen yapacak başka biri farklı bir şey yapacak tek bir konseptte o mimariyi de toparlayalım diyoruz. Bazı kurumlarımız gelme konusunda çok istekli zaten işleri de İstanbul'da. Merkez Bankası da işimiz piyasadan çok Hazine ile diyor.

Kılıçdaroğlu, harcama kalemlerinin gelir tarafını da somutlaştırmalı

BAKAN BABACAN'A en çok sorulan sorulardan biri de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı vaatlerdi. Babacan, hükümet olarak şimdiye kadar 10 bütçe hazırladıklarını ve asla tek seferlik gelirleri bütçeye almadıklarını anlatarak Kılıçdaroğlu'nun da sürekli harcama kalemlerini sürekli gelirlerle somut olarak ortaya koyması gerektiğine işaret etti. Babacan şu ifadeleri kullandı:

"Bunlar kaynağı gösterilmemiş harcamalar. Herhangi bir projeyi söylerken bunun maliyeti şudur ve bizde şu şu kaynaklardan bunu karşılayacağız ama somut olarak söylemek lazım. Önce kayıt dışılığı azaltacağım sonra kaynak gelecek. Bu yok. Yoksa daha fazla borçlanacağım ya da para basacağım demektir. Gerçi para basmanın kapısını Merkez Bankası'nın bağımsızlığına bir şey olmadığı sürece kapalı. Kaynağı açıklanmamış harcama projesi sıkıntı olur. Projelerini açıklayan parti iktidar partisi ya da iktidara gelme ihtimali olan bir parti olsaydı piyasa tepkisi her halde çok şiddetli olurdu.

Bütçe açığını neredeyse yüzde 10-15 belki yüzde 20 artıracak projelerden bahsediyoruz. Bunu söyleyenin iktidara gelme ihtimali var deseydi piyasa herhalde biz bugünden faizlerin yükseldiğini görürdük. Açıklanan projelerin hepsi sürekli gider yaratacak projeler. Dolayısıyla bir defadan bir yerden gelir aldım onun da kaynağı budur demek olmaz. Biz bütçe yaparken mesela yeniden yapılandırma yaptık.

Ya da 2B. 2B'den toplu para geldi diye siz her yıl, her yıl giderinizi artıramazsınız. Dolayısıyla ortaya konan projeler bir defalık mıdır? Her yıl mıdır? Her yıllık ise karşısına da her yıllık geliri de olmalı. Bir defalık gelirleri de bütçeye almadık. Temmuzdan ağustostan itibaren ne yapacak ki o para damlamaya başlayacak. Onu göstermesi lazım. Hesap edilemeyen, somut ölçemediğiniz bir şeyi gelir diye yazamazsınız. Buna dünya inanmaz."

Birisi görevdeyken kararname çıkartılmaz

MERKEZ BANKASI Başkanı Durmuş Yılmaz'ın görev süresinin Nisan 2011'de dolacağının hatırlatılması üzerine ise Bakan Babacan, özellikle enflasyon hedeflemesine geçilmesi ve Merkez Bankası'nın bağımsızlığını elde etme sürecinde yaşanan kazanımlara dikkat çekerek oluşan yapının da 2001 ve öncesinden farklı olduğunu hatırlattı.

Bakan Babacan, eskiden bazı Merkez Bankası başkan yardımcılarının faiz kararını televizyondan öğrendiğini çünkü kararı sadece başkanın verdiğini anlatarak "PPK'da 7 kişi vardır hepsinin oyu eşittir, başkanında 1 oyu var. Çok geniş araştırmalar yapılıp, piyasalar izlenerek karar veriyorlar ve çok başarılı işler de yaptılar. MB'nin kurumsal politikası eğer başkan değişirse de değişmeyecektir.

Dolayısıyla tabii ki merkez bankası başkanı temsil ve iletişim açısından önemlidir ama yeni kurduğumuz karar yapısında 1 oyu vardır. Bütün dünyada artık TCMB'nin bir kredibilitesi var. Bu kredibiliteyi korumak ve daha da güçlendirmek gerekir. Birisi görevdeyken, hukuken ileri tarihli bir kararname çıkartılamıyor. Başkanın son güne kadar başkanlık yapması lazım" diye konuştu.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir