”Şeffaflık, hesap verilebilirlik artıyor”

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Wikileaks olayı ile ilgili olarak konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, internetin hayatın en önemli aracı haline geleceğini hep söylediğini belirterek, "Şimdi bir tane site var, kasıp kavuruyor ortalığı... Herkes 'acaba bizim için de bir şey çıkacak mı?' diye merakla bekliyor. Yani şeffaflık, hesap verilebilirlik artıyor" dedi.

Ulaştırma Bakanı Yıldırım, Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD) ve Elektronik Cihazlar İmalatçıları Derneğinin (ECİD) Ceylan Intercontinental Otel'de düzenlediği "Yarının Dijital Ajandasını Bugünden Kurmak" konferansının "AB 2020 Dijital Gündemi ve Türkiye 2023" başlıklı oturumuna konuk konuşmacı olarak katıldı.

Türkiye'nin, kimsenin işinde, gücünde toprağında, aşında gözü olmadığını, paylaşarak refahı artırmayı hedeflediğini bildiren Ulaştırma Bakanı Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bakınız, bu internetin gücünün tahminlerimizden fazla olduğu şimdi anlaşılıyor. Ben hep söylüyorum, diyorum ki; internet hayatımızın en önemli aracı haline gelecek. Şimdi bakın bir tane site var, kasıp kavuruyor ortalığı... Herkes 'acaba bizim için de bir şey çıkacak mı?' diye merakla bekliyor. Yani şeffaflık, hesap verilebilirlik artıyor. 'Aman, söyledik ne olacak kim duyacak?' deme zamanı geçti. 'Yerin kulağı var' derlerdi eskiden, şimdi internetin kulağı var. Ne söylersen söyle anında küt diye bir yere kayda düşüyor. Telefon tuşuna veya bilgisayar tuşuna bastığınızda, tamam geçmiş olsun, geri dönüşü yok. Konuşmayalım, yazmayalım, çizmeyelim demiyorum. Ama bilelim ki ne söylüyorsak, ne iş yapıyorsak, ne düşünüyorsak insanlığın hayrına düşünelim. Dilin zekatı hayır söylemektir. Bizim inancımız budur. Şer söyleyen zaten var, onlar yetiyor dünyaya. Biz hayır söyleyelim, hayırlı iş yapalım, düzgün iş yapalım. Hem kendi ülkemize hem dünya insanlığına katkımız olur. Bugün buna çok ihtiyacı var dünyanın. Burada da bilgi iletişim teknolojilerinin kullanımında, sorumlulukta bir sızıntı olduğu ortaya çıkıyor. Küresel paylaşımı ifade eden, küresel iletişimi ifade eden bütün teknolojileri kullanarak, birbirini tanımayan birçok insanın sınır, zaman, mekan farkını ortadan kaldırarak kurdukları bu platformda önemli evrensel bir hukuk boşluğunun olduğu ortaya çıkıyor. Bu hukuk boşluğunun da mutlaka ve mutlaka küresel anlamda BM gibi bir modelle doldurulması lazım. Aksi halde büyük mağduriyetler yaşanılması kaçınılmazdır. Yani 'Bugün bana bir şey olmadı, beni ilgilendirmez' deme lüksümüz yok. Her an her ülkede mağdurlar oluşabilir, sıkıntılar oluşabilir. O yüzden de burada da kolektif bir işbirliği ihtiyacı var. Evrensel hukuk kurallarının ortaya konma yükümlülüğü var. İnternet gibi hayatımızı kolaylaştıran, işlerimizi geliştiren bir aracın yuvaların, ülkelerin, toplumların felaketinin aracı olmaması için üzerimize düşen sorumluluğu da ülkeler olarak almalıyız."

"Siber suçlar sözleşmesine taraf olduk"

Türkiye'nin bu anlamda da çalışmalar yaptığını, çocukları zararlı faaliyetlerden korumak için bir süreç başlattıklarını ifade eden Bakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin iki hafta önce Avrupa Komisyonu Siber Suçlar Sözleşmesine taraf olduğunu bildirdi. Yıldırım, bunun da uluslararası çoklu işbirliğinin kapısını aralayan önemli bir gelişme olduğunu vurguladı.

Yıldırım, internetin yanlış kullanılması sonucu oluşabilecek mağduriyetlere uygulanacak cezaları artırdıklarını, aksi halde önü alınamayacak büyük toplumsal felaketler olabileceğini şimdiden görebildiklerini kaydetti.

Sosyal medya platformları, mobil internet ve SMS'in artık her türlü konuda bilgi paylaşılan alanlar olmaya başladığını belirten Bakan Yıldırım, şöyle devam etti:

"Mesela iki gün önce tarihi Haydarpaşa Garı'nda bir yangın çıktı. 100 yıllık bir tarih mirasımız. Burada çok büyük bir tehlikeyi ufak hasarlarla atlattık, çok titiz, yerinde müdahalelerle sadece çatının kısmen hasar görmesiyle bu büyük felaketten kurtardık. Ama bakıyoruz bu paylaşım sitelerine, o kadar seri, o kadar hayal gücü geniş haberler üretiliyor ki bunlara yetişme şansımız yok. Akla hayale gelmeyen yorumlar. Böyle bir durumda bir yönetici olarak ne yapmanız gerek? Herhalde şalteri indirecek değilsiniz. Gördük ki sayısal iletişim alanında donanımımız yetersiz. Yangınla mücadelede problemimiz yok, ama sayısal platformda ortaya çıkacak bilgi kirliliğiyle mücadele edecek donanımımız yok. Bu da bizim için önemli derstir."

İletişimde fırsatların medya kuruluşlarının elinde daha fazla olduğuna dikkati çeken Yıldırım, dolayısıyla kamu idarelerinin artık bir opsiyon olmaktan öte, bunu bir zaruret olarak görmesi ve sayısal iletişimi istisnasız kamu hizmetlerinin her alanında, sosyal, ekonomik, eğitim ve yerel yönetim faaliyetlerine yaygınlaştırması gerektiğini kaydetti.

Yıldırım, burada da işbirliğinin önem kazandığını ifade ederek, bölgesel işbirlikleri, AB ile bu alanda çok daha kapsamlı işbirlikleri yapmak, ortak projeler gerçekleştirmek istediklerini aktardı.

Bakan Yıldırım, 16-74 yaş arasındaki internet kullanımının 2002'de yüzde 5.4 iken, 2010 yılı Ekim ayında bu oranın yüzde 41,6 olduğunu, 2009'da geniş bant erişimine sahip işletme sayısının yüzde 84 olduğunu belirtti.

Türkiye'nin işletmeler bazında AB ortalamasını tutturduğuna dikkati çeken Yıldırım, kamuyla iletişimde işletmelerin internet kullanım oranı oldukça yüksekken, 2010'da bireylerin kamuyla iletişiminde interneti kullanım oranının sadece yüzde 17 olduğunu, bunun da bireysel işlerde vatandaşla devletin ilişkilerinde gidecek daha çok yol bulunduğu anlamına geldiğini söyledi.

Bu konularda ilginizi çekebilir