Şehitlerin sırtına binerek Cumhurbaşkanı olamazsın

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a yüklendi. Kılıçdaroğlu, "Bütün şehitlerin kanları senin iki yakandadır" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eleştiri oklarını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelterek, "Bu sıradan bir insan olsaydı hekime teslim ederdik zaten sorunumuz kalmazdı. Ama patolojik vakanın kendisi Başbakan" derken, "Şehitlerin sırtına binerek bu ülkede sen Cumhurbaşkanı olamazsın" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayı teröre ayırırken eleştiri oklarının hedefine Başbakan Erdoğan'ı aldı.
Siyaset çözüm üretemiyorsa o ülkede sorunların çözülmeyeceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Geldiğimiz nokta bu noktadır. En hayati sorunlarımız maalesef çözülmüyor. 30-35 yıldır bedel ödediğimiz gencecik fidanlarımızı toprağa verdiğimiz sorun maalesef çözülmüyor. Bir tarafta şiddetten medet umanlar var. Diğer taraftan da şiddetin dilini nefretin dilini kullanan siyasetçiler var. Onu ona bunu buna kırdırarak siyaset yapılmaz. Siyasetin dili toplumu kaynaştırmaktan geçer. Siyasetin dili şiddetin ve nefretin odağı olursa sorunlar her zaman kendisini gösterecektir" diye konuştu.

Yeni bir anlayışa ihtiyacımız var
İki gün önce 17 askerin toprağa verildiğini hatırlatan CHP Genel Başkanı, "Neredeyse her grup toplantısında başsağlığı dileklerimiz var. Samimi söylüyorum benim vicdanım yoruluyor. Bir toplum bu kadar büyük acı yaşamamalı. Bunun sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerdir. Adım gibi bir şeyden eminim bu kavganın kazananı olmaz, bu çatışmanın kazananı olmaz. Kardeş kanının döküldüğü bir yerde kimse başarıya ulaşmaz. Yeni bir anlayışa ihtiyacımız var, yeni bir iklime ihtiyacımız var, yeni bir yönetime ihtiyacımız var, Türkiye'yi kucaklayan bir dile ihtiyacımız var. Kavgasız bir ülkeye ihtiyacımız var" dedi.

Gençler, terör örgütünün tuzağına düşmeyiniz!
"Biz bu sorunu çözmek zorundayız, şiddete bel bağlamadan sorunu çözmek zorundayız" diyen Kılıçdaroğlu, "Bizim tarihi tecrübemiz şudur; Ulusal Kurtuluş Savaşını beraber verdik. Sakın ola ki gençlerimize söylüyorum; terör örgütünün tuzağına düşmeyiniz. Bu ülke hepimize yeter" diye konuştu.

Cin şişeden çıktı
Bazı kentlerde tehlike sinyalleri alındığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir toplumsal çatışma süreci başlarsa bunun sorumlusu hükümettir. Beylik laflar ediyoruz; ezeceğiz, kıracağız, geçeceğiz… Başka şeylerde söylüyoruz. Analar ağlamasın diyoruz. Ama bunlar yetmiyor. Cin şişeden çıkmıştır. Hükümet hala cinin şişeden çıkmadığını sanıyor. Ne olduğunun farkında değil. Parlamento yeteri kadar bilgilendirilmiyor. Sorunu çözecek yer parlamentodur. Bir yol haritası verdik. Gelin oturalım konuşalım diye. Neden konuşmuyoruz, neden birbirimizden nefret edebileceğimiz bir süreci bu hükümet başlatıyor.

Aksi halde teröre su taşımış oluruz
30 yıldır çözülmeyen bir sorun var. Kim çözecek, siyasetçi çözecek. 30 yıldır kim çözemedi, siyasetçi çözemedi. Maalesef AKP Hükümeti kuşatıcı, herkesi kucaklayan bir çözüm üretemedi. Ortak aklı parlamentoda egemen kılamadı. Sorunumuz budur. Eğer siz sağlıklı bir çözüm üretmezseniz halkı kandırırsınız, bedelini halk ödüyor, bedelini anneler ödüyor. 17 şehidimizin cenaze törenine katıldık. Bir şehidimizin çocuğu annesinin karnında. Bu annenin çektiği acıya hangi yürek dayanır. Milleti kandırıyoruz; aslansın kaplansın diyoruz. Şu kadar şehidimiz var şu kadar terörist öldürüldü. Olaya daha farklı bakmak zorundayız. İnsani pencereden bakmak zorundayız. Elbette ki terörle mücadele edeceğiz. Elbette ki teröre pabuç bırakmayacağız. Ama halk ile terörü ayırmak zorundayız. Aksi takdirde teröre su taşımış olacağız."

Devletin asabı bozulmaz
"Hop kalkalım hop oturalım, böyle devlet yönetilmez. Böyle devlet de olmaz" diyen CHP Genel Başkanı, konuşmasına şöyle devam etti:
"Devlet toplumun sağduyusuna güvenecek, devleti yönetenler de ona güvenecek. Devlet her ne pahasına olursa olsun demez. Devlet kan davası gütmez, devlet intikamcı olmaz, devletin asabı bozulmaz, sinirleri bozulmaz, devlet duygularının esiri olmaz, devlet öfkeye kapılmaz, devlet öfkeyle iş görmez, devlet demek soğuk buz gibi akıl demektir, devlet budur. Devletin kararlı bir duruşu vardır. Devleti yönetenler kin ve nefret tohumu ekiyorlarsa siz barışı sağlayamazsınız, huzuru sağlayamazsınız.

Şehitlerin kanları senin iki yakanda
30 yıldır çözülmeyen sorun dedik. Bunlar 10 yıldır iktidardalar. 2002'de terörü sıfır noktasından devraldılar. Şimdi her yerden feryatlar yükseliyor. Ülkeyi bu hale getirenlerin sorumluluğu vardır. Ülkeyi kim bu hale getirdiyse çıksın ortaya diyorsanız size ortaya çıkacak kişiyi söylüyorum. O kişi Recep Tayyip Erdoğan'dır. Sorarsanız ona kendisinin hiçbir suçu yok. Kimin suçu var, sayayım size, ona göre tarih suçlu, coğrafya suçlu, komşularımız suçlu, küresel güçler suçlu, medya suçlu, terör örgütü suçlu, çocuklarını terör örgütüne kaptıran anneler suçlu, kim suçsuz Recep Tayyip Erdoğan'ın suçu yok, böyle anlayış olur mu?
Ben sormak istiyorum, muhalefet suçlu, medya suçlu, herkes suçlu bunlar iktidarı yönetmiyor ki, iktidar olan sensin. Asıl sorumlu olan sensin. Bütün şehitlerin kanları senin iki yakandadır."

Terörü önlemem için CHP'nin iktidar olması lazım
Şehit analarına da seslenen CHP Genel Başkanı, "Israrla bana diyorsunuz ki, terörü önle diyorsunuz. Benim bunu önlemem için CHP'nin iktidar olması lazım. CHP bu sorunu çözer. Bizim devlet adamlığı kimliğimiz var. Biz sorunları çözeriz çünkü biz yeri zamanı gelir riskte üstleniriz. Devlet adamlığı budur. Hiçbir yurttaşımın hayatını bir başka şeyden önemli değildir. Benim yurttaşlarımın, askerlerimin saçlarının teline bile zarar gelmesini istemem. Onların her birisi birer ana kuzusu" diye kaydetti.

Her şehit haberinden sonra nasıl uyku uyuyorsun?
CHP Genel Başkanı konuşmasına şöyle devam etti:
"Tayyip Erdoğan'a sormak isterim. Dicle kenarında dul bir kadının koyununu kurt kaparsa Allah onun hesabını senden sorar. Bir-iki koyun değil, beşer onar değil, binlerce gencecik kuzumuzu kurtlar kaptılar. Ben merak ediyorum, Recep Tayyip Erdoğan her şehit haberinden sonra sen acaba aynaya nasıl bakıyorsun, nasıl uyku uyabiliyorsun. O analar gencecik çocuklarını kaybedip ağlarken, umutsuzluğa gömülürken sen çocuğunu nasıl sevebiliyorsun. Memleketin dört bir yanından feryat yükseliyor. Recep Tayyip Erdoğan Rize'de, 60-70 yıl önce annesinin babasının nasıl yoksul olduğunu anlatıyor ve onunla kendi vicdanını tatmin etmeye çalışıyor.

Patolojik vakanın kendisi Başbakan
İnsan da biraz ahlak olur, insan da biraz vicdan olur. 17 fidanımız daha toprağa bile vermedik ya. Bu bir patolojik vakadır. Bu sıradan bir insan olsaydı hekime teslim ederdik zaten sorunumuz kalmazdı. Ama patolojik vakanın kendisi Başbakan. Hangi doktora teslim edeceğiz bunu. Tek yolu var, Recep Tayyip Erdoğan'ı millete teslim ediyorum, hesabını siz sorun. O kadar ki Başbakan olduğu için iktidarı da patolojik bir iktidar haline getirdi. Düşünün Adalet Bakanı bu beni aşar diyor, İçişleri Bakanı bu beni aşar diyor. Çevre Bakanı bu beni aşar diyor. Kim karar verecek, Recep Tayyip Erdoğan karar verecek. Eğer bir iktidar bütün Bakanlar Kurulu her kararda bu beni aşar diyorsa o zaman bu ülkenin sorunları çözülemez. AKP sorunların merkezidir, çözümün değil. Sorunlar çözülmez ise maliyetini bu ülkenin fakir fukarası öder. Her şehit cenazesinden sonra bakıyorum şehit yakınları yürüyor, hepsi fakir fukara insanlar. O fakirlerin hakkını kim savunacak. Onların hayatı bu kadar ucuz mu?
Bütün yurttaşlarımı AKP'ye karşı daha dirençli olmaya davet ediyorum, eğer ülkemizin sorularını çözeceksek."

Şehitlerin sırtına binerek Cumhurbaşkanı olamazsın
Türkiye'nin şiddet sarmalından dışarıya çıkamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "İktidar da şiddetin bir parçası olmaya başladı. Türkiye toplumsal çatışma ortamına sürüklenmek isteniyor. Ben geceleri rahat uyuyamıyorum, beyefendi rahat uyuyor. Ben ne olacak diyorum bu memleketin geleceği, beyefendinin umurunda bile değil. Tek şeyi var, ben nasıl cumhurbaşkanı olacağım. Şehitlerin sırtına binerek bu ülkede sen Cumhurbaşkanı olamazsın" diye konuştu.
"Hem içeride hem dışarıda bela arayan bir hükümet gördünüz mü?" diye soran CHP Genel Başkanı, "İçeride de bela arıyor dışarıda da bela arıyor. Böyle bir hükümet Cumhuriyet tarihinde hiç gelmedi. Bu siyasetin sonu geldiğimiz noktadır. Acı var, gözyaşı var, şiddet var. Kendisini defalarca uyardım. Sorumluluk alarak uyardım. Sayın Başbakan ya şiddet dilini kullanma veya sus dedim. Hayır dedi. Ben istediğim gibi konuşurum. Sen istediğin gibi konuş da bedelini bu milletin fakir fukarası ödüyor. Senin çocukların ödemiyor, ailen ödemiyor" dedi.

İktidarı 10 yıldır denediniz
"Her zaman söyleyeceğim. Bizim barışa ihtiyacımız var. Bizim huzura ihtiyacımız var. Bizim bir arada kardeşçe yaşamaya ihtiyacımız var. Siyaset kurumunun çözüm üretmeye ihtiyacı var. Bizim kendi bölgesinde sorunları çözülmüş başı dik onurlu bir Türkiye'ye ihtiyacı var" diyen CHP Genel Başkanı, şöyle seslendi:
"Bunun yolu siyaset kurumundan geçer, iktidarı denediniz, 10 yıldır denediniz, geldiği nokta meydanda. Demokrasilerde kendi halkına bu kadar ağır bedeller ödeten bir iktidar koltuğunda oturamaz. Hele patolojik bir vaka hiç oturamaz. O nedenle bize düşen görev halkı aydınlatmak. Halk ile beraber olmaktır. Hiç kimseyi ötekileştirmeden herkesin kimliğine ve inancına saygı duyarak herkesi kucaklayarak bir barış denizini bu coğrafyada hayata geçirmek durumundayız. Geldiğimiz nokta iç açıcı bir nokta değil. Eğer yöneticiler toplumu ayrıştırıyorsa toplumu kutuplaştırıyorsa buradan nemalanıyorsa Türkiye'de barışı, birliği ve dirliği sağlayamayız. CHP'nin her zamankinden fazla sorumlulukları var. Bütün anaların sorumlulukları var. Gensorudan şikayet ediyorlar, gensoru iktidara hesap sorma yoludur, sen yolsuzluk yapacaksın da ben gensoru vermeyecek miyim? Biz parlamentoda sorunları çözmek için çaba harcayan siyasi partiyiz. Bize derlerdir ki ‘CHP çözüm üretmez, CHP sadece eleştirir'. Çözümü üreten partiyiz. Çözüme katkı veren partiyiz. Çünkü biz halkın partisiyiz."
Bu arada grup toplantısına gelen bir grup balıkçı Kılıçdaroğlu'na balık ağı hediye etti.