Sentetik iplik sektöründe yaprak dökümü
Bir zamanlar Türkiye’nin en önemli sentetik iplik üreticisi konumundaki Bursa’da Sifaş’ın da kapanması ile sektördeki aktif firma sayısı 2’ye düştü
ESRA ÖZARFAT - BURSA
Sentetik iplik, polyester elyaf, poliamid ve polyester iplikte en önemli üretici olan Bursa, bu alandaki üstünlüğünü korumaya çalışırken, bir yandan da sektör kapanan firmalarla kan kaybediyor. Bir zamanlar Türkiye’nin en önemli sentetik iplik üreticisi konumundaki Bursa’da bugün bu alanda sadece iki fabrika üretim yapıyor. Geçmiş yıllarda üretimlerine son veren Sönmez Filament, Polylen, Nergis Tekstil’in yanı sıra geçtiğimiz haftalarda Nergis Holding bünyesindeki Sifaş da kapısına kilit vurdu. Sifaş bu sektörde kurulan ilk firmaydı. Bursa’da halen Zorlu Holding şirketlerinden Korteks ile Politeks firmaları üretimlerini sürdürüyor.
Suni Sentetik İplik Üreticileri Birliği (SUSEB) Genel Sekreteri Eray Sanver, üretim tesislerinin sayıca çokluğundan ziyade önemli olanın rekabet şartlarının yeniden düzenlenmesi olduğunu belirterek, “Bugün Türkiye’nin başka yerlerinde ufak tefek üretim tesisleri kurulmaya çalışılıyor. Burada asıl önemli olan Türkiye’deki üretim tesislerinin önemli bir kısmının hala çok ciddi yabancı ülke menşeli ipliklerin ve ithalatın baskısı altında olması. Bu mesele çözülemedi”dedi.
İthalatçıların baskısı nedeniyle devletin bugüne kadar etkin bir önlem alamadığını öne süren Sanver, Türk üreticilerinin rakibi olan Uzak Doğulu firmaların devlet eliyle desteklendiğini vurguladı. Bir diğer önemli sorunun Türk üreticilerin kendilerini yenilemeleri için yapacakları yatırımlarda devletten gerekli teşvikleri alamadıkları olduğunu savunan Sanver, “Avrupa Topluluğu’nun Sentetik Kanunu’na göre oradaki ülkeler bu sektöre teşvik vermiyorlar. Ama Türkiye için bu sektör farklı bir konumda. Bu nedenle yatırım yapmak isteyen ya da bu alanda var olan yatırımlarını güncellemek isteyen sektör oyuncuları için cazip olmaktan çıkıyor. Hiçbir yabancı firma doğru dürüst Türkiye’ye gelip de yatırım yapmak istemiyor. Çünkü varolan düzenlerde ürettiklerini satmak Türkiye’de onlar için çok daha cazip” diye konuştu.
Mevcut uygulamaların Türkiye’deki rekabet gücünü körelttiğine işaret eden Sanver, mevzuatlardaki açıklıklar nedeniyle ithalatçıların alınan önlemleri bypass etmenin yolunu bulduklarını ileri sürdü. Kendini yenileyemeyen büyük üreticilerin birer ikişer kapandiğina işaret eden Sanver, “Türkiye’de polyester iplik, polyester elyaf ve naylon iplik alanlarında kapasitemiz iç tüketimi karşılayacak seviyede olmasına rağmen iç tüketim artıyor, ithalat artıyor, yerli üretimin payı düşüyor. Bu başka bir paradokstur. Önlem alınmasına rağmen ithalat artışı can sıkıcı. Oysa bu konu Türkiye için stratejik öneme sahiptir. Hammadde Türkiye’de yeterli üretilmemesine rağmen hammadde ithalatı damping vergisiyle korunuyor. Bu yerli üreticiyi sıkıştırıyor. Ardından verilen tarife kontenjanı ise bin bir problem. Bir yandan ayağımıza kurşun sıkarken, diğer yandan pansuman yapıyoruz. Türkiye’de hammaddenin gümrük vergisi oranları ile katma değer vergisi oranları daha yüksek, mamul maddelerin ise daha düşüktür” diye konuştu.
2011’de önlem alınınca yerli sanayi rahatladı
Ekonomi Bakanlığı’nca 2010 yılında başlatılan Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) ve Eylem Planı (2013-2015) hazırlık çalışmasının tamamlanarak 2012 yılında Resmi Gazete’de yayımlandığını hatırlatan Eray Sanver, “Kamuoyunda heyecan yaratmıştı, ancak sistem hala Türkiye’de oturmadı. 2011 yılında Türkiye’de belli başlı tekstil ürünlerinin ithalatına ek vergi kondu. 2011 ve 2013 yılları arasında tekstil sektöründe 173 bin yeni istihdam yaratıldı. İthalatın önlenmesiyle 2.2 milyar dolar ilave gelir sağlandı ve 18.6 milyar liralık yeni yatırım yapıldı. Önlem alındı, yerli sanayi rahatladı. İmalat sanayi içerisindeki payı yüzde 7 olan tekstilin imalat sanayi içindeki payı yüzde 20’yi aştı. Bir yandan da sektörün ürettiği katma değer brütte yüzde 64.8’e kadar çıktı. Devletin haksız rekabete karşı tekstil sektörünün belli alanını cesur şekilde korumasının etkilerini açık olarak gördük. Bu tür önlemlerin tüm sektöre yayılması lazımdı. Dahilde işleme rejiminin hala belli noktalarda gözden geçirilmesi gerekiyor” açıklamasını yaptı.
ANKARA - DÜNYA
TMSF Sifaş’ı 20 milyon liraya satışa çıkardı
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu(TMSF), daha önce Nergis grubu bünyesinde bulunan Sifaş’ın haczedilen makine, ekipman, demirbaş ve markalarını bir araya getirerek oluşturduğu Sifaş Makineleri Ticari ve İktisadi Bütünlüğü’nün satışı amacıyla ihale açtı. Muhammen bedelin 20 milyon lira olarak belirlendiği ihaleye katılmak isteyen girişimcilerin, 2 milyon lira teminat yatırması gerekiyor. İhale 9 Haziran 2015’te TMSF’nin İstanbul Esentepe’deki binasında yapılacak ve kapalı zarf-açık arttırma usullerinin birlikte uygulanmasıyla gerçekleştirilecek. Şirketin geçmiş dönem borçları ihale bedelinden ödenecek. Sifaş 15 Mayıs’ta kapanmıştı. TEKSİF Bursa Pilot Sanayi Şube Başkanı Ekrem Saraçoğlu, yurtdışından gelen ipliklere gümrük uygulanmaması, maliyet baskısı gibi nedenlerle rekabet gücünün düştüğünü kaydetmişti. Sifaş, Türkiye’nin ilk sentetik iplik üreticisi olarak 1962 tarihinde kurulmuş ve 1964 yılında üretime başlamıştı. Bursa’nın yakın zamanda faaliyetlerine son veren bir diğer önemli üreticisi de Sönmez Filament olmuştu. Sönmez Filament de 2008 yılında üretimini durdurmuştu.
‘Seçim öncesi sanayici de mutlu edilsin’
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, sentetik iplik fabrikalarının birer birer oyun sahasından çıkmasının sektör açısından iyi bir tablo olmadığını,belirterek, “Bu sektörler korunmalı. Türkiye bu tür hammadde kaynaklarını kaybetmemeli. Hammadde ithalatının koruma vergileri içerisine alınmasını öngören düzenlemeyi Ekonomi Bakanlığı’na sunduk. İmzalanmasını bekliyoruz. Biz vergi koyarsak karşılığında da mal aldığımız ülkelerin vergi koyacağı düşünülüyor. Bizim ithalat yaptığımız ülkeler zaten kendi pazarlarını yüksek vergilerle koruyor. Bugün Çin’e, Hindistan’a, Endonezya’ya kimse mal satamaz. Vergide karşılıklılık olur, diye yanlış bir düşünce var. İthalatımızı yaptığımız ülkeler kendi pazarlarına mal sokmayacak politikalar uyguluyorlar. Orada vergiler yüzde 30, bizdeki vergiler yüzde 3. Öyle olunca biz her türlü ürüne pazarımızı açmış oluyoruz. Bu tür korumaların kararını alırken daha cesur olmak lazım. Seçim öncesi herkes mutlu edilirken, sanayici de mutlu edilsin istiyoruz. Böylece sektör bütünüyle hammadde konusunda bir vergi koruması içine girecek” şeklinde konuştu.