Sokak esnafı ile alışveriş merkezleri arasındaki denge iyi gözetilmeli
Ufuk GERGERLİOĞLU
Ankara'da alışveriş merkezlerinde neler olup bittiğini son iki haftadır sizlerle paylaşıyorum. Beni, AVM'lere yönlendiren şey, esnafımızın tepkileriydi. Sokakta veya farklı noktalarda konumlanan bir çok esnafımızın bize söylediği şuydu: "Alışveriş merkezlerinin önüne geçilemez veya sınırlandırılmazsa bu bir felaket olur." Biz de kalktık bu dev merkezlerdeki işletme yöneticileriyle görüştük. Bir de baktık ki oralarda da işler pek iyi değil. Kapanan veya devreden mağazalar, mağaza çalışanlarına ödemelerin gecikmesi, işten çıkarılmalar, vb. bir çok sorun AVM'leri ve buralarda konumlanan mağazaları bir hayli sıkıntılı duruma sokmuş. Hal böyle iken acaba alışveriş merkezleri dışındaki işletmeler ve esnaflar bu dev oluşumlara nasıl bakıyor diye bir çalışma yaptık. Gelin şimdi bu görüşlere beraber göz atalım.
Ziyaret noktalarımızdan biri Ankara Ostim Sanayi Sitesi'nde boya sektöründe 17 yıldır faaliyet gösteren Uğur Boya firmasının sahibi Mehmet Faruk Aytaç oldu. Kendisine AVM'lerin ve büyük zincirlerin esnafları ne ölçüde etkilediğini sordum. O da bana şu açıklamayı yaptı: "Büyük zincirler ve AVM'ler esnafın orta vadede yok oluş sebebidir. Basit bir örnek verelim. Samimi olduğum bir arkadaşım geçenlerde bir olay anlattı bana. Kendisi arsa sahibi olduğu bir alanda iş merkezi inşaatı yapmağa başlamış. O anda ihtiyacı olan çimentoyu piyasadan temin etmek için çeşitli kaynaklardan fiyat analizi yapmış ve karar verme aşamasındayken bir yapı market devi kendisinin kapısını çalmış. Oturmuşlar sohbet etmişler ve firma temsilcisi sattıkları ürünlerin katalogunu ve fiyat listesini arkadaşımıza sunmuş. Bir inşaatta kullanılması gereken yapı malzemelerinin %98'i bu listelerde yer alıyormuş ve piyasadan bazı kalemler için %20'e varan fiyat farkları varmış. Bunun yanında ödemesi 12 ay vadeli olduğu için arkadaşımızın kendisi de eski bir esnaf olmasına rağmen maalesef bu yapı devine kaymış."
Gerçekten de tablo böyle. AVM'lerin veya zincir devlerin sağladığı kolaylıklar, imkanlar ve fırsatlar çok fazla. Bu durumda küçük işletmelerin bir şeyler yapması gerekiyor. Yapılması gereken en önemli hareket, bir araya gelmektir. Bizde beraberlik, sürekli sorun olarak algılanıyor. Piyasada birçok birleşme veya bir araya gelmeler genelde hayal kırıklığıyla son buluyor. Hatta birçok esnafımızın ağzından "iki kardeş bir araya gelemiyor, iki yabancı nasıl birlikte iş yapacak" sözünü duydum.
Bence artık buna bir dur demeli ve bu algıyı değiştirmeliyiz. birleşmenin başarılı örneklerine göz atmalıyız. Örneğin; gıda sektörünün başarılı yerel oyuncularından KİPA, çok fazla sayıda ortaklığın bir arada olduğu bir oluşumdur. Buna rağmen başarıyı yakalayabilmiştir. Bu başarının arkasında bir çok esnaf veya işletmenin göz ardı ettiği veya hafife aldığı "kurumsallaşma" ve "profesyonellik" yatmaktadır. Bunlar olmadan birleşme olmaz, olsa da eksik olur, uzun vadeli olmaz. İki küçük işletme bile bir araya gelebilir. Evimizin altındaki kuaför Ali Kartal yakınındaki bir başka kuaförle birleşti. Gittim görüştüm, hayırlı olsun dedim. Kendilerine birleşme size ne kazandırdı diye sordum. Çok olumlu cevaplar aldım. Birleşme öncesinde Ali Kartal istekli diğeri kuaför ise ortaklık için isteksizmiş. Şimdi isteksiz olan kuaför "keşke daha evvel bunu hayata geçirseydik" diyormuş. Artık kişisel ihtirasları, kısa hesapları ve çiğ düşünceleri bir kenara bırakmalıyız. Aksi takdirde büyük balık, küçük balığı yutacak geriye de bir şey kalmayacak.
Alışveriş merkezi konusunda görüşüne başvurduğumuz diğer bir işletmemiz ise Ankara'daki Gersan Sanayi Sitesi'nde tekstil sektöründe 25 yıldır faaliyet gösteren Sılam Tekstil işletmesinin sahibi Ergün Şimdi oldu. Kendisine AVM'lerin veya zincir devlerin esnaflar için bir tehlike oluşturup oluşturmadığını sorduğumuzda aldığımız yanıt oldukça basit ve netti: "Tabii ki AVM'ler ve büyük zincirler esnaflarımız için büyük bir tehlike arz ediyor. En basitinden bir kilo domates manavda 2 TL iken bir zincirde 1 TL. Hem de istediğinizi rahatlıkla sıkıntıya uğramadan seçebiliyorsunuz. Bunun yanında kendimden de bir örnek vermek istiyorum. Hafta sonu nereye gidelim diye konuşurken çocuklar Optimum'da buzda patenle kaymak istediklerini söylüyorlar. Arabamıza atlayıp gidiyoruz. Çocuklar orada oynarken biz hanımla geziyoruz. Sonra beraberce yukarı çıkıyor yemeğimizi yiyiyoruz. Ardından ihtiyaçlarımızı karşılayıp evimize gidiyoruz. Ayrıca bu ortamlar insanlara bu gibi hizmetleri sunarken rahat konfor da sağlıyor."
İşte en önemli sıkıntı bu noktada yatıyor. Sunulan imkan ve fırsatlar açısında bir uçurum söz konusu. Müşterinin beğenisini sağlayan bu şartlar oluşturulmadığı takdirde sokak her zaman maça 1-0 yenik başlayacaktır. Bunun önüne geçmek yetkililerin boyunlarının borcudur. Üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve belediyelerin sokak ve caddelerin cazibeleri nasıl artar diye düşünmeleri ve harekete geçmeleri gerekmektedir. Üstelik bu kurumların koordineli hareketleri kaynakların etkin kullanılması anlamında büyük önem taşımaktadır. Rekabet eşit şartlarda oluşmazsa veya oluşturulamazsa tedirginlikler başlar ve sosyal sorunlar beraberinde gelir.
Ergün Şimdi'nin yaptığı açıklamaları pekiştirir nitelikte başka bir açıklama da Ostim ve Erciyes Sanayi Sitesi'nde perde ve zemin sektöründe 40 yıldır faaliyet gösteren Mete Tekstil'in sahibi Nuri Mete'den geldi. Kendisine AVM'lerdeki fiyat seviyeleri sokakta faaliyet gösteren esnaflara göre daha yüksek olduğu halde niçin insanlar buraları tercih ediyorlar diye sorduğumda şu cevabı aldım: "Alışveriş merkezleri tüketicilere önemli bir consept sunuyor. Bu konsept tüketicilerin bütün alternatifleri bir arada görmesini ve ihtiyaçları gidermesini sağlıyor. Aslında AVM'lerdeki mağazalar maliyet yüklerinden dolayı ürünlerini tüketicilere yüksek fiyatlara da sunuyor. Buna rağmen insanlar fazla bedel ödeme uğruna bu yapıları tercih ediyor. Bunun yanında AVM'lerin sunduğu rahatlatıcı ortamlar insanları buraya fazlasıyla çekiyor."
Bu açıklamadan da rahat ve güvenli ortamın fiyat olgusunun önüne nasıl da geçtiğini görüyoruz. Müşteri artık sadece alacağı ürünün kalitesine veya fiyatına bakmıyor. Bu ürünü tedarik ederken keyif almayı ve eğlenmeyi de istiyor. Bu durumun yetkililer tarafından dikkate alınması ve yeni cadde dizayn anlayışının hayata geçmesi esnaflarımız için hayati önem taşıyor diye düşünüyorum. Bu noktada kesinlikle karşı olduğumum bir hususu sizlerle paylaşmak isterim. "Eh canım esnaflarda organize olsun bir şeyler yapsın, her şey yetkililerden beklenmesin" ifadesi tehlikeli bir yaklaşımdır. Özellikle halka ve esnafa mal olmuş sokak ve caddeler yetkililer tarafından hususiyetle korunmalıdır.
Bunun yanında AVM ve büyük zincirlerin hızlı ve kontrolsüz artışının da önüne geçilmesi büyük önem arz ediyor. Çünkü böyle bir gelişme hem AVM'leri hem de sokak esnafını zor durumda bırakıyor. Bu problem bir dönem Avrupa'da da olmuştur. Kontrolsüz açılan bir çok Alışveriş Merkezi bir süre sonra ya sağlık merkezine ya da farklı bir yapı dönüştürülmüştür.
Yazımı daha önce kendisinin fikrine danıştığım İstanbul'daki İstoç esnafından Ramazan Yaman'nın sözleri ile bitirmek istiyorum: "AVM'lerin sistemli ve güçlü olmaları dolayısıyla küçük esnaflarımızın çok fazla rekabet şansı yok. Bu güçlü ve sistemli çark bir şekilde kontrol altına alınmazsa esnaflarımız hızlı bir biçimde batış sürecine girebilir".