Sosyal Teknoloji Olarak Yönetimde Dışa Bağımlılık

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Muammer ÖZTÜRK / Siyaset Bilimci

Modern Yönetim Biliminin kurucusu Peter Friedrich Drucker, 'yönetim, Batı'nın yeni sosyal teknolojisidir', der. Sosyal bir yeteneği ifade eden yönetim işinin tamamen maddi manada ürün verme yeteneğini ifade eden teknoloji sahası ile irtibatlandırılması, yönetme işinin mahiyeti hakkında daha etraflıca düşünmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Gelişmiş sanayilere sahip Batılı ülkelerde üretilen mallar, dünyanın daha az gelişmiş ülkelerinde pazar bulmaktadır. Bu manada 'üretici' olan bir kültürün 'üretici olamayan' diğer kültürlere bir üstünlüğünden bahsetmek gerekmektedir. Benzer şekilde bakıldığında sosyal teknoloji olarak tanımlanan yönetim becerilerinde gerekli seviyeyi tutturamayan Üçüncü Dünya ülkelerinin, Batı'nın sosyal işlere dair başarı reçetelerinin de tartışmasız müşterileri olduklarını görmekteyiz. Sosyal işlerin yönetilmesinde Batı'nın sergilediği başarı grafiğinin etkisiyle bu zihniyet dünyasınca şekillendirilen her türlü yönetim tekniği gelişmekte olan ülkeler ve bu arada Türkiye tarafından dikkat çekici biçimde adeta günü gününe ithal edilmektedir. Yani, gelişmekte olan ülkeler, teknolojik ürünler yanında zihinsel ürünler bakımından da Batı'nın cazip bir pazarı konumundadır. Batılı zihniyet dünyasının fikri ürünlerinden olan yönetim tekniklerinin neredeyse eş zamanlı olarak ithal ve adapte edildikleri gelişmekte olan ülkelerde Batı'daki neticeleri verdiklerini görmekten ise hâlâ uzağız. İthal edilen Batılı yönetim tekniklerini uygulamada gelişmekte olan ülkelere ve özellikle de Orta Doğu'lu ülkelere ait karnenin Batılı bakış kıstasları dahilinde pek parlak olmaması, ikinci bir ihalat durumunu ortaya çıkarmaktadır. İkinci ithalat, ithal edilen Batılı yönetim tekniklerinin nasıl hayata geçireleceğine dair yine Batıya akıl danışılmasında yaşanmaktadır. Kabul etmek gerekir ki yönetim tekniklerindeki beceri yönüyle zayıf bir performans sergileyen gelişmekte olan dünya, bu haliyle Batı'nın yönetim becerisine muhtaç bir obje durumu sergilemektedir.

Türkiye için Elzem bir Performans Muhasebesi

Çetin şartlar coğrafyasının bir ülkesi olan Türkiye, sıklıkla şahit olunduğu üzere yine bir hassas dönemden geçmektedir. Hassas dönemlerin ya da kriz şartlarının en az hasarla atlatılmasının başarılı bir yönetim becerisiyle mümkün olduğu, neredeyse kanun değerinde bir kural olarak telaffuz edilir olmuştur. Krizden çıkış yollarının neler olduğu konusunda akıl danışılanların, evvel emirde yönetim becerisinin varlığına vurgu yapıyor olması, Türkiye'nin bu manadaki durumuna tekradan göz atmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Zengin bir tarih mirasına ve geçmişte farklı milletleri yönetme müktesebatına sahip olduğu hatırlanması gereken Türkiye'nin bugün yönetim becerileri reytinginde pek parlak bir performans sergilediğini maalesef söyleyemiyoruz. Özellikle siyasi kriz dönemlerinde ya da hassas ekonomik şartlarda Türkiye'nin dışarıya yansıtmış olduğu fotoğraf, kabul etmek gerekir ki, gündemin esiri olan bir ülke fotoğrafıdır. Bu tespiti muhtemelen üzerine daha ciddiyetle eğilmeye değer kılacak bir diğer gerçek de şudur: Tabela manasında, yani söylem düzeyinde modern yönetim tekniklerinin sıklıkla telaffuz edildiği Türkiye'de bu yönetim teknikleri, hâlâ ve yakın vadede arzulanan neticeyi vermekten uzaktır. Bizi bu tespite götüren benzer bir bilgiye ilginçtir ki bu coğrafyanın kadim moderleşme meselesini sorgulayan Batılı araştırmacı Keith David Watenpaugh'un eserinde rastlamaktayız. Wattenpaugh, Being Modern in the Middle East [Orta Doğu'da Modern Olmak] ismini taşıyan eserinde modernleşmenin, Orta Doğu için yarım kalmış, asla tamamlanamayacak bir proje olduğuna işaret ederek bu yarım kalmış modernleşme işinin bu coğrafyanın 'adeta kaderi' olduğunu gözler önüne sermektedir. Oysa, atıf yapıldığı üzere önemli bir tarih mirasına ve farklı milletleri yönetme müktesabatına sahip bir ülke olan Türkiye'nin yönetim yeteneği manasındaki ürün karnesinin çok başka olması gerekmektedir. O halde asıl mesele, tarih mirası ve farklı milletleri yönetme müktesabatından ne derece istifade edilebildiğidir.