Tayyip Bey sonrası saflar belirleniyor

CHP'li Haluk Koç, TBMM Başkanlığı seçimlerinde AKP'nin fire verdiğini belirterek "Kendi içerisinde de Tayyip Bey sonrası fetret dönemine hazırlanan bir AKP manzarası var karşımızda. Herkes hazırlığını yapıyor, Tayyip Bey sonrası saflar belirleniyor" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA – CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Haluk Koç, TBMM Başkanlığı seçimleriyle ilgili, "BDP'nin son turdaki açık desteğine rağmen, 40'a yakın AKP milletvekili fire vermiştir. Yani kendi içerisinde de Tayyip Bey sonrası fetret dönemine hazırlanan bir AKP manzarası var karşımızda. Herkes hazırlığını yapıyor, Tayyip Bey sonrası saflar belirleniyor" diye konuştu. 

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. MYK toplantısı devam ederken basına açıklamalarda bulunan Koç, AK Parti iktidarının ve Başbakan Erdoğan'ın ülkeyi yönetme yeteneğini kaybettiğini ifade etti. Koç, "Başbakan sağlıklı kararlar verememektedir. Sayın Erdoğan, makul bir profil sergilememektedir. Eğer gerçekten yönetme yeteneği ve isteği kalmış olsaydı Başbakanın Reyhanlı'da katledilen yurttaşlarımızı mezhebine göre ayırıma tabi tutmazdı. 'Bu Alevi bu Sünni' diye ayırım yapmazdı. Gerçekten yönetme kabiliyeti olsaydı, yasal haklarını kullanan gencecik çocukların üzerine TOMA'larla, gaz mermileriyle, plastik mermileriyle saldırıp, Türkiye'yi ayağa kaldırmazdı. Emniyet güçlerini yasa dışı müdahaleye zorlamazdı. Bu şekilde 5 yurttaşımızın ölümüne yüzlercesinin yaralanmasına neden olmazdı. Böyle bir olayda vatandaşlarını dost, düşman diye ayırmazdı, düşman gördüklerine cadı avı başlatmazdı. Gerçek olmadığını bile bile şehir şehir dolaşıp, 'camide de içki içtiler' yalanını defalarca söylemezdi" diye konuştu. Koç, bu söylemin Türkiye koşullarında belirli noktalardaki fay hatlarını ateşleyebilecek çok ciddi bir provokasyon olması nedeniyle önemle üzerinde durduklarını dile getirerek "Şükürler olsun ki halkımız bu yalana kanmamıştır. Yine şükürler olsun ki 'Ben Müslüman'ım yalan söyleyemem' diyen bir din adamımız ortaya çıkmıştır. Bütün ısrarlarımıza rağmen Kabataş'ta vuku bulduğu iddia edilen o lanetlenecek saldırının faillerini her nedense bir türlü yakalayıp, yargıya teslim edememiştir bu iktidar. Sayın Başbakan bu konuyu da kışkırtıcı bir dille suistimal etmekten geri durmamıştır" diye konuştu.

Bugün beyazlığın en üst noktasına terfi eden bizzat Başbakandır
Başbakanın dünkü grup konuşmasında Kılıçdaroğlu'nu "Zencilikten beyazlığa geçememiş" diye eleştirdiğini söyleyen Koç, "Gülümseyerek söylüyorum; CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun böyle bir derdi de sorunu da yoktur. O dert Sayın Başbakana aittir, 11 yıllık iktidarının özetidir aslında söyledikleri. Böyle bir kompleksten kurtulamamanın hikâyesidir. Muavini Numan Kurtulmuş'un eski deyiminde ifade ettiği gibi 'Harunken, Karun olan' bizzat bu Başbakandır. 10 yıl önce biz bu ülkenin zencileriyiz diyorken, bugün statükonun patronu konumuna gelip, yani beyazlığın en üst noktasına terfi eden bizzat bu Başbakandır. Elinin ulaştığı her yeri bölen ve böldüğü her yere de kalıcı nefret tohumları eken, bunu da bir siyaset tarzı haline getiren tek bölücü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır" dedi.

TBMM Başkanlığı seçimleri
Dün yapılan TBMM Başkanlığı seçimlerine de dikkat edilmesi gerektiğini belirten Koç, şunları kaydetti: 
"Burada BDP'nin son turdaki açık desteğine rağmen, 40'a yakın AKP milletvekili fire vermiştir ve bu koşullarda AKP 3. turda adayını 290'lı oylarda seçtirebilmiştir. Yani kendi içerisinde de Tayyip Bey sonrası fetret dönemine hazırlanan bir AKP manzarası var karşımızda. Herkes hazırlığını yapıyor, Tayyip Bey sonrası saflar belirleniyor AKP içinde. Başbakan tatilini yarıda kesip geldi. Grup konuşması yapmak için gelmedi. Beşiktaş'ta otururken Kadıköy vapurundan gelen bayanları dikizlediğini söylemişti, TBMM Başkanlığı seçiminde de çıkarttığı adaya oy vermek zorunda bıraktığı AKP milletvekillerini dikizleme görevini yapmak için geldi. Buna rağmen 40'a yakın milletvekili 'direngezi' ruhunu hissedip, Tayyip Erdoğan'a karşı bir direnç sergileyip, onun çiçeğine su vermediler dün. 40 yakın milletvekili bu çok önemli."

Başbakan Lice'den özür dilemek için hangi yakını yollayacak
Koç, Lice'de yaşanan olaylara da değinirken süreçle ilgili CHP'nin yaptığı bütün uyarların ortada olduğunu belirterek, "Bunlara kulak tıkayan iktidar, süreçte de tıkanmış gözükmektedir" dedi. Ne sebeple olursa olsun güvenlik güçlerinin kendi yurttaşlarına karşı ateşli silah kullanmasının asla kabul edilemeyeceğini vurgulayan Koç, olayın iktidar tarafından uyuşturucu lobisine bağlanmasının "kolaycılık" olduğunu ifade etti. Koç, "Her şeyi bir lobiye bağlamak; faiz lobisi, kendi ifadeleriyle 'Yahudi lobisi', dış mihraklar, dış odaklar, şimdi uyuşturucu lobisi… Bunlar ucuzcu yaklaşımlar. Bu Başbakan Uludere'de de aynısı yaptı. Orada öldürülen çocukların örgüt üyesi olduğunu söyledi ondan sonra eşi hanımefendiyi yolladı özür dilemek için. Kendi gitmedi, gidemedi, özür de dilemedi. Yarın Lice'den özür dilemek için hangi yola başvuracak? Hangi yakını yollayacak, onu da hep beraber izleyerek göreceğiz" diye konuştu.

Recep Tayyip Erdoğan korkuyor
"Bu saatten sonra Başbakan ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin, kime ne şekilde söverse sövsün, hangi yalanı iftirayı ortaya koyarsa koysun, kimi ne şekilde suçlarsa suçlasın yaşananlar ortaya tek bir gerçek çıkarıyor; eşkıya dünyaya hükümdar olmaz" ifadelerini kullanan Koç, Başbakan'ın iktidarının yolun sonuna geldiğini ileri sürdü. 
Korku toplumu yaratarak, ranta, yağmaya, talana ve yandaş kayırmayla bir paylaşma düzeni kuranların artık korkmaya başladığını söyleyen Koç, "Recep Tayyip Erdoğan korkuyor, korkmakta, korkacak" diye konuştu.

Ankara Emniyeti'nin gezi raporuna tepki
Koç, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün Gezi Parkı eylemleriyle ilgili hazırladığı 86 sayfalık fezlekeye de tepki gösteren Koç, fezlekede çeşitli sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve siyasi partilerle birlikte bazı uluslararası yayın kuruluşlarının da suçlandığını belirterek, bunun bir "akıl tutulması, bühtan yani kara çalma" olduğunu ifade etti. Koç şöyle devam etti: 
"Bu süreçte emniyet teşkilatına da bir hatırlatmamız var; kanunsuz emirlere uydunuz, can yaktınız. Kanunsuz şekilde verilen emirlere uymak da suçtur, bizim hukukumuzda. Bu suçu işlediniz, unutmayın. Kimse unutmadı, CHP de unutmadı. Bütün bunların devri Tayyip bittiği zaman, sandıkta gömüldüğü zaman hepsinin hesabını hem ulusal yargıda, hem uluslararası yargıda gereğinde vermek durumda kalacaksınız." 
Raporda 5 CHP'li vekille ilgili de suçlamalarda bulunulduğunu ifade eden Koç, "O CHP milletvekilleri ne söylediyse, ne yaptıysa, Silivri'deki iki arkadaşımız da dahil 134 CHP Milletvekili aynı şeyleri söylüyor, aynı şeyleri yapıyor, yarın da aynı şeyleri söyleyecek, aynı şeyleri yapacak. Gücün yetiyorsa, o fezlekeleri kim hazırlıyorsa, hepimiz için aynı şeyleri hazırla bakalım. Açık meydan. El mi yiğit, kim yiğit görelim bakalım. Öyle ucuza paçayı sıvamak yok" diye konuştu. 
Başbakan Erdoğan'a yönelik, "Sen bu ülkede artık çıbansın, sen bu ülkede ayak bağısın, sen bu ülkenin demokrasi özürlüsü başbakanısın" ifadelerini kullanan Koç, "Giderayak yapacağını yap ama hesabını önce millete, yargıya vereceksin. Kibrini yenemeyen bu Başbakan, dindarlıkla münafıklık arasında gidip gelen bu Başbakan Allah'a da hesabını verecek" dedi.

Başbakan'ın tatili çok sürsün

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Koç, Lice'de yaşanan olayın ardından BDP'nin AK Parti ile "demokratikleşme ile ilgili yasal çalışmaları takip edecek bir mekanizma" teklifine ilişkin şunları söyledi: 
"AKP ile BDP arasındaki izdivaç, bu süreçten sonra bir güvensizliğe dönmüş olarak karşımıza çıkıyor. Sayın Başbakan verdiği sözlerin, seçim sathı mahalline girilmeye başlandığı şu günlerde gerçekleştirilebilirliğinin zor oluğunun ayırdına vardı. Şimdi BDP ile AKP arasındaki siyasi izdivacı ne kadar sürdürürler o benim konum değil. Bunun nikâh memurluğunu, arabuluculuğunu CHP biz olarak yapmadık. 
AKP, BDP ittifakı kendi kendilerine kurdukları, ne zaman boşanacakları belli olmayan ama seçim yaklaşırken AKP'nin adım atmakta zorlandığı bir süreç olarak ortaya çıkıyor. 'Anayasa, 23 Nisan'a kadar süre veriyorum' diye esen, gürleyen, racon kesen Başbakan nerde? Bugün yine kaybolmuş, tatile gitmiş. Bence çok uzun sürsün tatili. O tatil yaptığı sürece Türkiye, rahat nefes alıyor, gerilmiyor. Belki ortadan çekilerek de Türkiye'ye hizmet etmiş, huzuruna katkı sağlamış olabilir."

AYM Kararı: Strazburg'da hafif çaplı bir hukuk depremi olacak

Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) uzun tutuklama ve yargılamalarla ilgili kararına ilişkin soru üzerine de Koç, "Anayasa Mahkemesi şu anda hukuki karar almaktan öte siyasi iradenin talepleri doğrultusunda karar alan bir kurum noktasındadır. Bir kişi hakkında kesin yargı kararı olmadan 10 yıla kadar tutuklu kalabileceği Anayasa Mahkemesi tarafından karar bağlanıyor. Bu tuz da kokarsa, daha sonrası ne yapalım dedirtecek bir yaklaşımdır" dedi. Koç, bunun uluslararası yargı boyutunun olduğunu da söylerken, "AİHM, herhalde 10 yılı duyunca da Strazburg'da hafif çaplı bir hukuk depremi olacaktır" diye konuştu.