TEB 13. Başkanlar Danışma Kurulu'nun kararları açıklandı

Bildirgede, beklenen 15.6 milyar TL düzeyindeki ilaç harcamasının bütçe rakamlarına çekilebilmesi için söz konusu mevzuat değişiklikleri, ilaç fiyatlarının düşürülmesi açıklandı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türk Eczacıları Birliği (TEB) Başkanlar Danışma Kurulunun sonuç bildirgesinde, "İlaca erişimi zorlaştırarak, yüksek muayene ücreti ile hekime gitme sıklığını azaltarak tasarruf yapmanın, toplum sağlığını en hafif deyimiyle tehlikeye atmak olduğu" savunuldu.

TEB Merkez Heyeti üyeleri ile 51 eczacı odası başkanından oluşan 13. Başkanlar Danışma Kurulunun, 18 Eylülde yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği ve İlaç Fiyat Kararnamesi ile ilgili değerlendirme toplantısında aldığı kararlar, sonuç bildirgesiyle açıklandı.

Bildirgede, beklenen 15.6 milyar TL düzeyindeki ilaç harcamasının bütçe rakamlarına çekilebilmesi için söz konusu mevzuat değişiklikleri ile ilaç şirketlerinin kamuya yaptığı kurum iskontolarının yükseltilmesi, ilaç fiyatlarının düşürülmesi, 20 yıllık ilaçlar üzerindeki korumanın kaldırılması ve muayene ücretlerinin yükseltilmesini içeren radikal tasarruf tedbirleri paketinin uygulamaya konulduğu hatırlatıldı.

Bu paketle kamunun ilaç giderlerini azaltması hedeflenirken, hastaların sağlık giderlerini ve eczacının zararını artırma yönteminin benimsendiği savunularak, şöyle denildi:

"Son düzenlemeler, hastalar açısından bu hakkın kullanılmasını kısıtlamaktadır. Özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerinden ücret alınması, hükümetin Genel Sağlık Sigortası ile yapmaya çalıştığının sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmak değil, paralı hale getirmek olduğu tespitini doğrulamaktadır. Özellikle birinci basmak sağlık hizmetlerinin yaygın ve ücretsiz olmasının anayasal bir hak olduğunu bugüne kadar ifade ettik. Bu, doğru bir yaklaşımdır. Ancak bu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının da bir bedeli olacaktır. Hem sağlık hizmetini yaygın bir biçimde vermek ve hem de bunun yarattığı masrafları kara delik olarak nitelendirmek, bir arada bulunması mümkün olmayan iki ayrı tutumdur."

Prim toplayamayınca sağlık hizmetinin paralı hale getirilmesinin "sağlıkla oynamak" olduğu görüşünün yer verildiği bildirgede, sağlık hizmetinin vergilerden karşılanması gereğine işaret edildi.

Bildirgede, "İlaca erişimi zorlaştırarak, yüksek muayene ücreti ile hekime gitme sıklığını azaltarak tasarruf yapmak, toplum sağlığını en hafif deyimiyle tehlikeye atmaktır" denildi.

Etik dışı ilişkilerle mücadele edilmeden, hekimlerin reçeteleme ve hastaların akılcı ilaç kullanımına yönelik bilimsel tedbir ve eğitimler yapılmadan, "kolaycı ve acımasız bir yöntemle" bütçenin şişen kısmının bedelinin hasta ve eczacılara ödettirilmesinin kabul edilemeyeceği ifade edilerek, "Sağlık hizmetlerinde tasarruf yapmanın yöntemi, tüm eczaneleri batırmak olamaz" görüşüne yer verildi.

Eurodaki düşüşler ilaç fiyatlarına yansıtılırken artışların "hiçbir zaman tam olarak yansıtılmadığı" iddia edilen bildirgede, sektörde büyüyen aktörlerin eczaneler değil ilaç sanayi olduğu ileri sürüldü.

Bildirgede, eczanelerin içinde bulunduğu sıkıntının aşılması için "kamu kurum iskontolarının yükünün eczane üzerinden alınması, ilaç şirketlerinin taahhütlerine tam olarak uyması, ilaç fiyat düşüşlerinde eczane stok zararlarının karşılanması için düşük fiyattan 45 gün süre ile ilaç temininin sağlanması, muayene ücreti uygulaması ve kamu veya özel kurumlara ait tüm bedellerin eczaneler aracılığıyla tahsil edilmesine son verilmesi" taleplerinde bulunuldu.

İlaç Fiyat Kararnamesi'nin değiştirilerek eczacıların kar oranlarının yükseltilmesinin de öncelikli talepler arasında yer aldığı belirtilen bildirgede, tasarrufun bedelinin hastadan ve eczacıdan değil, kar hanesine büyüme yazılanlardan alınması gerektiği kaydedildi.