Terörle mücadele kanununa kısmi iptal istemi
Anayasa Mahkemesi, Sezer'in Terörle mücadele kanununa kısmi iptal istemiyle açtığı davayı Perşembe günü esastan karara bağlayacak
ANKARA - Anayasa Mahkemesi, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 2 maddesindeki bazı hükümlerin iptali istemiyle açtığı davayı 18 Haziran Perşembe günü esastan karara bağlayacak.
Sezer, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun, 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 5. maddesiyle değiştirilen 6. maddesinin dördüncü fıkrasının, 5532 sayılı Yasa'nın 5. maddesiyle 6. maddesine eklenen fıkranın ve aynı yasanın 6. maddesiyle değiştirilen 7. maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü ve dördüncü tümcelerinin iptallerine karar verilmesini istemişti.
İptali istenin 5. madde hükmü, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 6. maddesinin 4. fıkrasına ekleme yapıyor. Buna göre, isim ve kimlik belirterek veya belirtmeden kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak surette kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadelede yer almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklama, yayınlama veya bu yolla kişileri hedef gösterme fiilinin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında ceza öngörüyor. Hüküm ayrıca, terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandasını içeren süreli yayınların hakim kararıyla' gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de Cumhuriyet savcısının emriyle tedbir olarak 15 günden bir aya kadar durdurulabilmesini hükme bağlıyor.
Sezer'in iptalini istediği 6. madde hükmü ise 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesinde değişiklik yapıyor. Buna göre hüküm, terör örgütünün propagandasının basın yayın yoluyla yapılması durumunda suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında adli para cezası uygulanmasını öngörüyor.
Dava gerekçesi
Ahmet Necdet Sezer, Anayasa Mahkemesi'ne açtığı davanın gerekçesinde, bu hükümlerin, "Suçun işlenişine iştirak etmemiş olan basın ve yayın organlarının sahipleri ve yayın sorumlularının başkasının eylemi nedeniyle ceza sorumluluğu altına sokulduğunu, bunun ceza sorumluluğunun kişiselliği ilkesiyle bağdaşmadığına" işaret etmişti.
Sezer, hükümlerin Anayasa'nın "Basın özgürlüğü" ve temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasındaki "Ölçülülük" ilkesine aykırı olduğunu vurgulamıştı.