Türkiye bizim ülkemiz, bizim vatanımız
İhap SUBAŞI
Yaşamdaki, varlığımın, düşünce ve fikir yoğunluğu içinde ülkemiz, genelindeki tartışmaların, kavga ve ölümlerin, dinde, ırkta, mezhepteki, ayrıcalığın, yok edici olması üzerinedir. İnsan hayatı çoğu kesimlerde, çilekeş bir ömrün kısa bir süreç içermesidir. Onu böyle bitmez tükenmez, kaoslar içinde bırakmamamız, gereğini düşünüyorum "Mustafa Kemal Atatürk'ümüz" bir yol çizmiş, inançta ve ırktaki kurduğu düzeniyle, Cumhuriyet'i benimseyip, ilan etmiş. Neden onun getirdiği sistemler manzumesi içinde yaşamak istemiyoruz. Veya yaşamaktan imtina ederek, ülkeyi, kan gölüne çevirmeye çalışan eylemlere katılıyoruz. Kişisel ihtirasımızı ölüm kusan eylemlere taşımamızın, bizi hangi meçhullere sürükleyeceğini nasıl hesap edemiyoruz. Bu ülkenin, hudutları belli, rejimi belli, elhamdulillah dini belli, biz ne istiyoruz? Bu sistemde yılıdır beraberce yaşamışız ve havasını beraberce teneffüs etmişiz. Bazı kaideler sistem yönlü, değişmeyen, hiçbir zaman değişmeyecek ilkeler ve kurullar vardır. Büyük insan Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün birlik ve dirliğimiz için getirdiği, değiştirilemez, maddeler ilke ve inkılaplar, Türk Milleti'nin bekası geleceği olduğunu nasıl kabul edemiyoruz. Bu topraklarda, yaşayıp nefes alanlar, bu toprakların nasıl kazanıldığına dair çok iyi bilgilenip, düşünmeleri gerekir. Cumhuriyet'in ne şartlar altında, kurulduğuna dair, her hattı ve safhası ile bilgi sahibi olmamıı, olaylara daha gerçekçi yaklaşımlarımıza nedeni olacaktır. Her kafadan, çıkan seslerle, dinde ve ırkta sözler söylenirse, birlik ve dirliğimiı büyük zarar göreceğini çok iyi hesap etmeliyiz. Şu gerçek bilinmelidir ki; Türkiye'nin geleceği o büyük insan, Mustafa Kemal Atatürk'ün, çizdiği ve gösterdiği yoldur. Bu büyük insanın vatanı düşman yedi düvelin işgalinden, kurtardığı, inkar edilemez gerçek olduğunu kim inkar edebilir. Ülkeyi düşmandan, mucizelerle kurtaran büyük insan gecesini gündüzüne katıp, Türkiye Cumhuriyeti'nin esaslarını Anayasası'nı, ortaya koyarak, çok büyük zorluklarda, işleyişini, sağlayıp, kurduğunu kim inkar edebilir. Tabii ki, o günlerin şartlarını bilmeyip bilgilenmeyenler, bu gün her türlü yanlış tutum, ve tavır sergileyebilirler. Yazıklar olsun dedirtircesine, yalan, yanlış anlatımlar ve yorumlar yapabilirler. Atatürk milliyetçiliği neymiş buna uymak zorunda mıyız diyen kimseler var bu ülkede. Halbuki, bu ülkenin dünü ve bu gününü, art niyetsiz çok iyi öğrenerek, değerlendirmeliyiz. Bu öğretiyi yapacak kurumları, kişileri ortadan kaldırmaya, silmeye yok etmeye çalışılması hangi özgür fikir ile bağdaşır. Dirlik ve düzenliğimizin, sağlanması, kurulu düzenimizin bozulmaması için, tek hedef, Atamızın çizdiği yol olduğunu unutmamalıyız. Büyük Atatürk diyor ki; "Ben, manevi miras olarak, hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasın bilim ve akıldır."
Böylesine, düşünce dağarcığımızda kimliğini belirleyen açıklayan, bir liderin, belirttiklerini hafife nasıl alıyoruz. Türk ulusunun yaşam çizgisini belirten bir lidere, verdiği mücadele ve savaşlara, dünya üzerinde başka bir lider bulabilmeniz mümkün mü? Yepyeni, çağa uygun, medeni demokratik ülkelere uyum sağlayan bir liderin gösterdiği hedeflerin hangisi yanlıştır. Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan laiklik hakkında güzel bir demeç vermişler. Bazı mahviller bunu eleştirerek yermişler. İslam dinine, peygamberimize karşı olabilir miyiz? Bu mümkün müdür? Allah'ımızın, cezasından korkarız. Ama siz, kafiller, ağzı olan konuşuyor, saptırmasından sıyrılıp, Atatürk'ü orduyu sevin ve önünde eğilin. Çünkü, asker bu ülkenin, kurtarıcısı ve yaşatıcısıdır. Eğer bunu kabul edemiyorsanız, bu topraklar üzerinde oturup suyundan içip, havasını solumaya hakkınız olmaması gerekir. Türkiye, Türk ulusu nerelerden, nerelere gelmiştir, çok iyi inceleyip, bilgi sahibi olmalıyız ve ondan sonra, yorumlamalıyız. "Ne Mutlu Türk'üm diyene" demiş, büyük insan neden! Bu kadar ırkı bir araya getiren bir hedef saptayan söze ne denebilir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurmuş; neden! Peygamberimiz Hazreti Muhammet'imiz zamanında mezhep var mı idi demiş, yok olduğunu tespitle, o zamanı çağrıştıran, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurmuş. Başkanlığın işlevinde mezhep yok. Ne var Kuran-ı Kerim. Bu yapılanmaların, düşünce dağarcığımızda çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Büyük
Atatürk'üm kabrinde nurlar içinde yat.