Türkiye, ikinci nesil reformlara hazır

Eczacıbaşı, "Türkiye'yi cari açık ve sıcak para bağımlılığından kurtaracak ve gerçek anlamda sürdürülebilir büyüme hızlarını mümkün kılacak reformlar şart" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

FRANKFURT - Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Türkiye'nin birinci nesil reformları artık arkasında bıraktığını belirterek, "Bence Türkiye artık ikinci nesil reformlara hazır. Bu reformlar Türkiye'nin rekabet açığını kapatacak reformlar olmalı ve Türkiye'yi inişli çıkışlı büyüme sürecinden, cari açık ve sıcak para bağımlılığından kurtaracak ve gerçek anlamda sürdürülebilir büyüme hızlarını mümkün kılacak reformlar olması gerekir" dedi.

Vitra ve Burgbad markalarıyla Frankfurt'ta düzenlenen ISH Fuarı'na katılan Bülent Eczacıbaşı, bir grup gazeteciyle sohbet etti.

Türkiye'nin rekabet açığını kapatacak ikinci nesil reformlara geçmesi gerektiğini belirten Eczacıbaşı, "Türkiye'yi inişli çıkışlı büyüme sürecinden kurtaracak cari açık bağımlılığından korkusundan ve sıcak para bağımlılığından kurtaracak ve gerçek anlamda sürdürülebilir büyüme hızlarını mümkün kılacak reformlar olması gerekir. Bunlar için ortamın hazır olduğunu düşünüyorum. Sağlam bir altyapımız var artık. Bu reformları gündeme getirmeliyiz. Ve bunları belki bu yılın ikinci yarısından itibaren uygulamaya koymalıyız diye düşünüyorum."

İkinci nesil reformlar

Eczacıbaşı, bu reformların neler olduğuna ilişkin de şu bilgileri verdi:

"İş gücümüzü daha verimli kılmak için niteliksiz iş gücünün nitelikli iş gücüne çevirmek için eğitim reformunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Meslek eğitimi sistemimiz çalışmıyor. İlk ve ortaöğretim kalitemiz OECD standartlarının çok altında. İlk ve ortaöğretim meslek eğitimi kanalıyla ara iş gücü yetiştirmiyor. Elit yüksek öğrenim kurumlarına öğrenci yetiştiriyor. Bunların bazıları bu kurumlara giriyorlar, giremeyenler ortada kalıyorlar ve bu işsizlik sorununa niteliksiz iş gücü olarak katkıda bulunuyorlar. İlk ve orta öğretim kurumlarının kaliteleri arasında çok büyük farklar var. Bu kalite farkları istihdam piyasasına da yansıyor.

İkincisi enerji fiyatları. Enerji konusunda rekabet gücü açısından karşı karşıya bulunduğumuz engeller, elektrik maliyetinin sanayicimize getirdiği yükler, dünyada rekabet ederek ayakta kalmak durumunda olan sanayi kuruluşlarımız için büyük sorunlar yaratıyor. Bu konuda ciddi çalışmalara ihtiyaç var.

Üçüncüsü katma değer yaratan sanayileri geliştirmemiz, teşvik etmemiz gerekiyor. İhracatın da daha yüksek katma değer yaratan bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Burada çeşitli sektörler düşünülebilir ama Türkiye'nin çok avantajlı olduğu alanlar var. Endüstriyel tarım geliştirilebilir, muhakkak geliştirilmeli, turizm potansiyeli çok yüksek bir alan. Yazılım alanı son derece önemli bir alan. Markalaşmanın önemi çok açık. Markalaşmanın özendirilmesi, desteklenmesi katma değer açısından çok önemli.

Ar-Ge'nin teşviki, Ar-Ge açısından da hükümetimiz çok önemli girişimler, atılımlar yaptı. Bunların daha da ileri götürülmesinde fayda var. Ar-Ge'ye bütçeden yapılan desteklerin AB standardı olan yüzde 3 düzeyine çekilmesi hedef alınmalı, çok uluslu kuruluşların Türkiye'de Ar-Ge üsleri kurmaları, belki vergi önlemleriyle teşvik edilmeli ve Türkiye'de Ar-Ge'ye dayalı inovasyon iklimi muhakkak yaratılmalı. Böyle bir atılımın artık Türkiye'de gündeme getirilmesi gerektiğini düşünüyorum."

Bu konularda ilginizi çekebilir