”Türkiye kendi iç ödevlerine odaklanmalı”

Boyner, "Genel seçimlere kadar uzanan önümüzdeki süreci siyasi partilerimizin vatandaşların önüne programlarını koymaları için çok değerli buluyoruz" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

EDİRNE - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Türkiye'nin dünyadaki artan önemini sürdürebilmek, hatta pekiştirmek için kendi iç ev ödevlerine odaklanması gerektiğini belirterek, "Eğitimde, üretimde, teknolojide, alt yapıda ve tabii demokrasisinde ve iç huzurundaki problemlerini Türkiye'nin çözmesi gereken bir dönemdeyiz" dedi.

TÜSİAD ile Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) kalkınma ajansları ile iş dünyasının gönüllü temsil örgütleri arasındaki işbirliğini güçlendirmek amacıyla düzenlediği toplantı serisinin dördüncüsü Edirne'de gerçekleştirildi.

Boyner, "Bölgesel Kalkınma ve İş Dünyasının Rolü" başlıklı toplantıda yaptığı konuşmada, 11 Kasım'da TÜSİAD olarak Türk özel sektörünü temsilen Güney Kore'nin başkenti Seul'de gerçekleştirilen G-20'nin İş Zirvesi kurumu olan B20 Zirvesi'ne katıldıklarını hatırlatarak, burada Haziran ayından beri kendilerinin de katıldığı toplantılar sonucunda yaklaşık 70 önerinin G20 zirvesine taşınmak üzere devlet başkanları veya başbakanlara iletildiğini söyledi.

Konuşmasında Türkiye ve dünyadaki son gelişmelere de değinen Boyner, ABD–Çin ve AB arasındaki çekişmeler, krizden çıkıştaki görüş farklılıkları, öncelik sıralarındaki çelişkilerin bir süre daha devam edeceğinin altını çizdi.

Ümit Boyner, "Kur savaşları sürdürülebilir olmadığı gibi sonuçlarının nereye varacağını tahmin etmek kolay değil, hatta bazen ürkütücü. Dünya Bankası Başkanı'nın altının yeniden referans değer olabileceğini iddia etmesi, saygın iktisatçıların ABD Merkez Bankası Başkanı'nın Fed'i politize ettiği iddiaları ve krizden 2 yıl sonra hala otoritelere güvensizliğin devamı... Bugün gündemde bunlar var. Bu dönemi soğuk savaş dönemine benzettiğimi de ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu.

"Acı ilacı içmeden bu işten sıyrılamayacaklar gibi"

Diğer taraftan NATO toplantısında Rusya'nın güvenlik konusunda NATO'ya stratejik ortak olmaya olumlu yaklaşması ve kabul edilen çerçevenin küresel işbirliği adına olumlu olduğunu dile getiren Boyner, ancak bundan sonra gelişmeleri ve yapılacak düzenlemeleri günü gününe takip etmek gerektiğini kaydetti.

TÜSİAD Başkanı Boyner, "Avrupa Birliği'nde İrlanda, Portekiz, İspanya'daki gelişmeler endişe verici ve alınan önlemlerle AB'nin bazı ülkeleri resesyonla bir süre yaşamak zorunda. Acı ilacı içmeden bu işten sıyrılamayacaklar gibi görünüyor" yorumunu yaptı.

Tüm bu resimde AB'nin kendi geleceğini, stratejisini iyi kurgulaması, dünyadaki bu ekonomik değer kaymasında hem ekonomik hem yönetişim anlamında rekabet gücünü bir birlik olarak nasıl sürdüreceğini, tarihsel veya siyasi birtakım ön yargıları bir tarafa bırakarak iyi değerlendirmesi gerektiğine işaret eden Boyner, "AB'li dostlarımız arasında bu konuda farklı düşünceler var, ama Türkiye'nin üyeliğinin bir fırsat olabileceğini de bizlerin daha açık bir şekilde ortaya koyabileceğini düşünüyoruz" dedi.

"Türkiye için çok önemli bir eşik mevcut"

Türkiye için hem kendi ekonomik konumu, hem demografik fırsat penceresi, hem siyasi konjonktür açısından önünde çok önemli bir fırsatın, bir eşiğin mevcut olduğunu vurgulayan Boyner, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye dünyadaki artan önemini sürdürebilmek, hatta pekiştirmek için kendi iç ev ödevlerine odaklanmalıdır. Eğitimde, üretimde, teknolojide, alt yapıda ve tabii demokrasisinde ve iç huzurundaki problemlerini Türkiye'nin çözmesi gereken bir dönemdeyiz. Genel seçimlere kadar uzanan önümüzdeki süreci siyasi partilerimizin vatandaşların önüne programlarını koymaları için çok değerli buluyoruz. Bizim gibi sivil toplum örgütlerine de hem mikro, hem makro bazda hem sosyal, hem siyasi konularda çözüm üretmek ve hem siyasilerle hem kamuoyu ile paylaşma ve farkındalık yaratma görevi düşüyor."

Ümit Boyner, TÜSİAD olarak önümüzdeki dönemde sanayi, hizmet ve finans sektörleriyle ilgili çalışma ve önerileri hükümetle paylaşmaya devam edeceklerinin altını çizerek, "Tüm bunlar temelde Türkiye'nin üretkenlik tabanlı, kaliteli, uzun vadeli istihdam yaratan ve rekabet gücünü pekiştiren bir kalkınma modeline ulaşmayı hedefliyor. Yeni anayasa çalışmalarımızı da yine 2011'in ilk yarısında kamuoyu ile paylaşmayı hedefliyoruz" diye konuştu.

Sanayi politikaları

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın katılımıyla gerçekleştirdikleri "Sanayi Politikası Yuvarlak Masa Toplantısı"na değinen Boyner, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu toplantıda da dile getirdiğimiz gibi, geçmiş dönemlerdeki sanayi politikalarımızda, teşvik ağırlıklı bir politika yapısı mevcut. Devlet yardımlarının ağırlıklı olarak sosyal yardım modeli olarak kullanıldığı bir sistem... Burada, bölgeler arası gelişmişlik farklarının da etkisi var elbette. Ancak, Türkiye'nin teşvik sisteminden rekabetçi bir sanayi yapısına dönüşümü sağlaması için bu çelişkiden kurtulması gerekiyor. Devlet elbette sosyal yardım politikalarına ihtiyaç doğrultusunda büyük önem vermelidir. Ancak, devlet bir şekilde ekonomi politikası içinde yer alacak ise bu sadece başarılı bir sanayi politikasının taraflar ile birlikte kurgulanmasından ibaret olmalıdır. 21 yüzyılda başarılı bir sanayi politikasından, öncelikle tüm sektörler ve bölgeler için eşit rekabetçi şartları hazırlayan ve koruyan bir anlayıştan bahsediyoruz. Bu adil yaklaşımın istisnası, ancak bölgesel kalkınmışlık farklarının varlığı veya teknoloji bağlantılı stratejik yaklaşımlar olmalıdır."

Bu konularda ilginizi çekebilir