Türkler yurtdışında şirket avında
Yabancı yatırımcıların Türkiye'ye ilgisinin gün gittikçe arttığını söyleyen Citibank Kurumsal Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Murat Demirel, Türk şirketlerin de yatırım arayışının hızlandığını anlattı.
Ece CEYHUN
İSTANBUL - Citibank Kurumsal Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve Citi Menkul Değerler Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demirel, Türkler'in yurtdışında yatırım için baktıkları dairenin gün geçtikçe büyüdüğünü belirtti. Demirel, yabancıların Türkiye'de enerji, sağlık, alt yapı ve perakende sektörlerinde yatırım yapmak için fırsat araştırdığını ama Türklerin yurtdışında pek çok sektörde yatırım arayışında olduğunu ifade ederek "Türklerin yurt dışındaki satın alma aktivitesi artacak" dedi.
Şirket satın alma ve birleşme işlemlerinde gelişmekte olan ülkelerin paylarının arttığına dikkat çeken Murat Demirel, 2000 yılında gelişmekte olan iki ülke arasındaki işlem hacminin yüzde 1 seviyelerinde olduğunu bu oranın 2011 yılında ise yüzde 11'e çıktığını kaydetti. Demirel, bugün Hintli bir şirketin Afrika'da bir telekom şirketi satın aldığını Türk şirketlerinin de yurtdışında yatırım yapmaya çok ilgili olduğunu aktararak "Bu trend artarak devam edecek" dedi.
Demirel, üzerlerinde çalıştıkları projeler olduğunun altını çizerek "Bir Türk şirketine yatırım stratejisini sorduğunuzda size bir Türkiye haritası gösteriyor. O Türkiye haritasının merkezinde bir daire var. O daire kimi şirket için 2000 km çapında, kimisi için 3000 km çapında ve ilgi duydukları coğrafyaları gösteriyor. Türkiye'deki şirketin baktığı dairenin büyüklüğü gün geçtikçe artıyor. Türk şirketler yurt dışına çıktığı zaman sektör yelpazesi daha genişliyor. Türklerin yurt dışındaki satın alma aktivitesi artacak. Özellikle geçen yıl Türkiye'deki satın almaların önemli kısmı Türkler tarafından yapıldı. Türkiye'ye hiç yatırım yapmamış yabancı yatırımcıların da Türkiye'ye bakışları çok değişti" diye konuştu.
Krizden sonra gelişen pazarlara bakışın değiştiğini ve yatırımcılar nezdinde tüm gelişen ülkeleri aynı potada değerlendirmeme çabası olduğunu da belirten Demirel, "Her gelişmekte olan ülkede risk ya da fırsatlar aynı değil. Yatırımcılar bu ayrıştırmayı bugün daha iyi yapıyorlar" değerlendirmesinde bulundu. Demirel, Türkiye'ye de Asya, Kuzey Amerika, Avrupa ve değişik coğrafyalardan yatırımcıların alt yapı, enerji, perakende ve sağlık sektörlerine ilgisi olduğunu da ifade etti.
Demirel, Türkiye'de bu tip işlemler için yatırımcıların finansman bulabilmesinin de ilginin yatırıma dönüşmesine katkıda bulunduğunu aktararak, şöyle devam etti: "Hem sıfırdan yatırım yapmak hem de varlık satın almak isteyen bazı fonlar Türkiye'de alt yapı projelerine bakıyorlar ve sordukları soruların önemli bir kısmı finansman üzerine yoğunlaşıyor. Türkiye hem bu işlemleri finanse etmek için müsait bir piyasa hem de bu yatırımları yapmak için çekici bir piyasa."
Türkiye'de iştah ve fiyatlama pek çok ülkeden iyi
İşin finansman boyutuna bakıldığında ise kriz döneminde gelişmekte olan her ülkede yerel bankaların öneminin arttığını buna karşılık yabancı bankaların payının azaldığını hatırlatan Demirel, "Yüzde 10'un altına inen yabancı bankaların payı artık üçte bire geliyor. Bazı projelerde de bu konuya ilgi duyan yabancı banka sayısı artıyor. Ama lokal bankalar daha az etkilendiği için 2008 sonrasında genel anlamda yerel bankaların payı arttı. Yabancı bankalar gelişmekte olan ülkelere bakış açılarını değiştiriyorlar. Yabancı bankalar finansal krizden şunu öğrendiler 'Gelişmekte olan bazı ülkelerde aldıkları riskler gelişmiş ülkelerde aldıkları risklerden daha fazla değil.' Öyle de olunca ekonomik performansı iyi olan büyüme potansiyeli olan Türkiye gibi ülkeler ilgi çekiyor. Ama Avrupa'daki muhtemel kötü gelişmelerden bu bankalar hiç etkilenmez diyemem ama bu bankadan bankaya değişecektir" değerlendirmesinde bulundu.
Demirel, bölgede risk primi ve büyüme potansiyeli açısından Türkiye'nin ayrıştığını dolayısıyla Türk bankaları önemli roller üstlenmeye devam ederken gerek proje finansmanında gerek sendikasyonda yabancı bankaların Türkiye'ye daha yakından baktıklarını vurgularken "Üzerinde çalıştığımız projelerde yabancı bankalar orta ve uzun vadeli kredilerde çok daha istekliler. Elbette Türk bankaları kritik rol oynamaya devam ediyorlar" şeklinde konuştu.
Türkiye'de gerek fiyatlama gerek iştah olarak kredi notu çok daha iyi olan ülkelere nazaran büyük hacimli işlemlerin çok rahatlıkla yapılabildiğini kaydeden Demirel, "Örneğin Öjer Telekom için yaptığımız ikinci dereceden teminatlandırılmış 1.350 milyon dolarlık işlemi bölgedeki kredi notu bizden iyi olan pek çok ülkede yapamazdık. Bu hem Türk bankalarının gücünü hem de yabancı bankaların Türkiye'ye olan iştahını gösteriyor" dedi.
Yatırımlarda sendikasyon daha çok kullanılacak
"Türkiye'de önümüzdeki aylarda ve yıllarda inanılmaz bir yatırım ihtiyacı var" diyen Demirel, şöyle devam etti:
"Özelleştirme, alt yapı yatırımları ve üçüncü köprü gibi büyük finansman ihtiyacı olan projeler konuşuluyor. Enerji sektörüne alt yapıya gidecek çok yüksek montanlı krediler bulmak gerekiyor. Bunlar için milyarlarca dolarlık finansman gerekiyor. Sendikasyon denildiğinde Türk bankalarının borçlanması akla geliyor ama esasen sendikasyon kredileri önemli şirket alımlarının finansmanlarında kullanıldı Bazı projelerde sendikasyonun daha çok kullanılan bir enstrüman olacağını düşünüyorum. Çünkü bundan önceki yıllarda şirket alım satımları için kullanılan finansmanın çoğu Türk bankaları tarafından temin edildi. Ancak miktarlar büyüdükçe bu işlemlerin sadece Türk bankaları tarafından finansmanı çok zor olacak. Bizim görüşümüz Türk bankalarının aktif olacağı ama işin büyüklüğü gereği; yabancı bankaların da bazı ihracat kredi ajansları dediğimiz kurumlarında, bazı kalkınma bankalarının da bu tip kredilere destek verecek. Gerçekten Türkiye'ye yabancı yatırımcı ilgisi fazla ve yabancı bankaların da özellikle iyi yapılandırılmış ürünlere destek vereceğini düşünüyorum."
Sendikasyonu en iyi Türkler yapıyor
Türk bankalarının gerek maliyet gerek hacim olarak sendikasyon piyasasında yeni rekorlar kırmaya devam ettiğini ifade eden Murat Demirel, her kapatılan işlemin şartlarının bir öncekinden daha iyi düzeyleri yakaladığına işaret etti. Demirel, sendikasyon piyasasını Türk bankalarının yıllardır geliştirdikleri muhabir bankacılık ilişkileri nedeni ile çok iyi kullandığını vurgulayarak "Çok uzun süre Londra'da sendikasyon kredilerinin başındaydım ve bölgede bu piyasayı en iyi kullananlar Türk bankaları. Güney Afrikalılar 'bizde Türk bankaları gibi, onların yaptığı stilde sendikasyon yapmak istiyoruz' dedi. Türk bankaları gibi sendikasyon yapmak artık terim haline geldi" diye konuştu.
Yabancı artık Türkiye'yi daha iyi tanıyor
Son 12 aylık dönemde 5 bono ihracına aracılık ettiklerini hatırlatan Demirel, yabancı yatırımcıların artık Türkiye'yi daha iyi tanıdığını söyledi. Demirel, bunun ihraçlar için yapılan road showlarda daha iyi gördüklerini aktararak "Eskiden yatırımcılara Türkiye'de ortam nasıl, makro ekonomik dengeler nasıl diye anlatırken şimdi sektör spesifiğinde ya da kurum özelinde soru soruyorlar. Sorular artık genel başlıklar altında değil, nokta atışı şeklinde" diye konuştu. Önümüzdeki dönemde yapılacak yeni ihraçlar üzerinde çalıştıklarını ve sadece finansal kurumların değil şirket yurtdışı sermaye piyasalarından yararlanacak şirketlerin sayısının da artabileceğini düşünüyor. Demirel bono ihraçlarının 2010 yılında 8.9 milyar dolara bu yılın ilk yarısında ise 3.3 milyar dolara ulaştığını hatırlattı.