Uluslararası ekonomideki değişmelerin, Türkiye'nin makro dengelerine etkisi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Mustafa TURHAN / OKAN Üniversitesi İİBF. Uluslararası Ticaret Bölümü

2011 yılı için alınması gereken makro ekonomik kararlar, dünya ekonomisinin içinde bulunduğu duruma veya muhtemel gelişmelerine göre oluşturulması hususu oldukça netleşmiştir. Dünya ekonomisinin nereden nereye gideceği ile ilgili düşünce ve varsayımların kullanımı sadece ülkemiz için değil bütün ülkeler için önemli hale gelmiştir.

IMF'nin, Araştırma Dairesi Başkanı Prof. Olivier Blanchard'ın 2010 dünya ekonomisi için yaptığı büyüme tahmini yüzde 4.8 olmasına karşılık 2011'de bunun yavaşlayacağı şeklindedir. "Gelişmekte olan piyasalar ve ülkeler için, tahminimiz 2010'da ekonomik büyümenin yüzde 7.1 oranında gerçekleşme ihtimaline karşılık 2011 için ise bu oran yüzde 6.4 olacaktır. Asya'daki gelişmekte olan ülkeleri değerlendirdiğimizde ise bu oranın 2010'da yüzde 9.4 olabileceği, 2011'de ise yüzde 8.4 çıkabileceği tahminlerimiz arasındadır" ifadeleri ekonomi yönetiminin 2011 yılı program hedefleri için dikkate alınması gereken bir husustur.

Gelişmekte olan ülkelerin ve Asya ülkelerinin ekonomilerinin 2010 yılı için canlanacağı tahmini yanında DPT'nin 2011 yılı için dikkate alması gereken bir husus, IMF'in büyüme tahmininin (1) bu ülkeler ve Türkiye için yavaşlayacağı şeklindedir. IMF, Türkiye ekonomisi için 2010' da elde edilen 7.8 oranındaki büyüme hızının 2011-2012 - 2013 yıllarında yüzde 3.6-3.8 arasında olacağını varsaymaktadır. Orta Vadeli Programda ise yüzde 4.5 - 5.5 arası büyüme düzeyinin yakalanabileceği kabul edilmiştir. IMF muhtemelen Türk Lirası'nın biraz daha değerlenebileceği hesabı yapmamış, doların 1.50 TL'den 1.54'e ulaşacağını varsaymıştır. DPT, gelecek tahminlerinde Dolar = TL paritesinin hesabını çok iyi yapmalıdır. Çünkü, temel gıda maddelerinin ve ana metal sanayinin üretimleri ve fiyatlarında tahmin dışı gelişmeler yaşanmaktadır.

Tahıl üretiminde ülkemizde ve dünyada başlayan düşüşler sürmektedir. TÜİK verilerine göre, "bir önceki yıla göre buğday üretiminin %5,3 oranında azalarak yaklaşık 19.5 milyon ton, dane mısır üretiminin %3.5 oranında azalarak yaklaşık 4.1 milyon ton olması bekleniyor"(2) açıklaması, yaz aylarında Rusya'da görülen aşırı sıcaklar ve yangınların etkisi ile tarım üretiminin düşmesi, Brezilya Kanada'da değişen hava şartlarının tohum üretimini negatif etkilemesi, Macaristan'ın Ajka Kentinde meydana gelen atık kazası ile Tuna Nehri'nin geçtiği ülkelerde çeşitli seviyelerde krom ve arsenik etkisi ile ağır metallerin hava, su ve topraktaki canlılar için oluşturacağı tehlike, Chicago Ticaret Borsası'nda fiyat artışlarının aşırı hızlanması, Paris Ticaret Borsası'nda buğday fiyatlarının yüzde 10 civarında artması, Londra Ticaret Borsası'nda görülen şeker fiyatlarının yüzde 11 civarında artış göstermesi, Amerika Tarım Bakanlığı'nın yayınladığı en son istatistiğe göre (3) temel gıda maddelerindeki keskin düşüşlerin süreceği ifadeleri DPT'nin 2011 yılı program çalışmaları için düşünülmesi gereken hususlardır.

Metal fiyatlarındaki artışların 2011'de süreceği Fransız ve İngiliz yatırımcıların beklentileri arasındadır. Hem temel gıda maddeleri üretiminin azalması hem de metal piyasalarında gittikçe hızlanan fiyat artışları Orta Vadeli Program, 2011-2013 döneminde oldukça hassas bir yapı üzerinde büyüme hedeflerine negatif etki edebilir. 

Kuveyt Petrol Bakanı Ahmad al Abdullah al Sabah'ın "2011 ilk çeyreğinde petrolun varil fiyatının 80 dolar civarına geleceğini bekledikleri" açıklaması, Uluslararası Enerji Ajansı'ndan Başekonomist Fatih Birol'un "ucuz petrol döneminin bitti, dünya ekonomisinin yüzde 3 - 3.5 büyümesi halinde petrol fiyatları yeniden 80 doları aşabilir" şeklindeki yorumları Orta Vadeli Program'ın dış ticaretle ilgili hedeflerini şaşırtacaktır.

Bu gelişmeler bizim Acilen ihracatta yeni teşvikleri devreye sokmamızı zorunlu kılmaktadır. Sermaye hareketlerinin 2011 de yoğunlaşacağı açıktır. IMF'in de beklentisi de bu yöndedir. Daha şimdiden uluslararası finans kuruluşları, paranın yönünü gelişmekte olan ülkelere çevirmiş durumdadır ama sermayenin nereye kanalize edileceği belirsizdir. Finans piyasalarının reel sektörü beslemesi gerektiği hususu göz önüne alınmalıdır. Dikkate alınması gereken bir başka husus, sıcak para girişlerinin düzensizliği halinde dengelerin bozulabileceğidir. Eğer değerli TL'de devam edilir faizleri de yükseltirsek para cenneti olabilecek Türkiye, 2011 sonu itibariyle sıkıntıya düşebilir, çıkmaza girebilir. Özetle, 2011 yılı programına dikkat…

1. World Economic and Financial Surveys, Global Financial Stability Report Sovereigns, Funding, and Systemic Liquidity, October 2010.

2. TÜİK, Bitkisel Üretim Tahmini, Sayı 151.

3. USDA Forecasts Record-High Soybean Crop, USAgNet. Department of Agriculture's National Agricultural Statistics.