Üniversiteler, öğrenci harçlari ve iş olanaklari
Prof. Dr. Fevzi YILMAZ / Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi
Üniversite adayları, ağustos başında LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) ve YGS (Yükseköğretime Giriş Sınavı) sonuçlarına göre üniversite ve bölüm tercihlerini yaptılar. Tercih yapamayan öğrenciler duygularını kontrol etsinler ve önlerinde yurt-dışı eğitim ve sertifika programları dâhil hala çok sayıda seçenek olduğunu unutmasınlar.
Bugün, küresel ölçekte üniversite yönetimlerinin en çok tartıştıkları konulardan ikisi öğrenci harçları ve mezun iş olanaklarıdır. Bu kapsamda yapılan yayınların değerlendirilmesi, lisans ve lisansüstü öğretim bağlamında ele alınmış ve ülkemiz üniversitelerine ve uygulamalarına vurgular yapılmıştır.
Öğretimin, araştırmanın finansmanı ve öğrenci harçları
ABD üniversiteleri piyasa yönelimlidir ve değişen taleplere çok hızlı karşılık vermektedir. ABD üniversitelerinde devlet kontrolü, desteği ile birlikte azalmakta ve üniversiteler adeta şirket modeli ile çalışmaktadır. Büyük ölçüde kâr merkezli bakış vardır, verimsiz birimler / programlar hemen kapatılmaktadır. Öğretim üyeleri, doktora öğrencileri de dahil, mutlaka üniversiteye kaynak sağlayan projeler yapmalıdırlar. Kuzey Amerika'da üniversite gelirlerinin 2/3'ü özel kaynaklardan (Devlet dışı proje geliri, vakıf akarı, hibe, bağış gibi) sağlanırken, kıta Avrupasında ana kaynak devlet eksenlidir. Örneğin Alman üniversitelerinde özel kaynakların payı %15'dir, öğrenci harcı payı da düşüktür. Alman üniversitelerinde toplam 36 milyar euro/yıl giderin 1.2 milyar euro'su öğrenci harcı ile karşılanır. İngiltere, 2012'den itibaren yıllık öğrenci harcını 3.375 GBP'den 9.000 GBP'ye yükseltecektir (yaklaşık 10.000 TL - 27.000 TL). Son 13 yılda İngiltere'de harçlar 8 kat artmış ve ABD'yi yakalamıştır. Üniversiteler, düşük öğrenci harcı düşük kaliteyi çağrıştırır savı ile ücretleri arttırmayı yeğlemişlerdir, buna öğrenciler tarafından fazla direnç te gösterilmemiştir. İngiltere'de isteyen herkese devlet harç desteği (kredi) vermektedir. Kanunla, düşük maaşlı mezunların (21.000 GBP-altı gelir / yıl-yaklaşık 60.000 TL) harç-kredi borçları silinmektedir.
Bizde yükseköğretim büyük ölçüde devlet desteği ile yürütülür. Devlet üniversitelerinde giderin %80' lik kısmı hazine, %10'a yakın kısmı ise öğrenci harçları ile karşılanmaktadır. Ülkemizde yükseköğretimin finansmanında devlet desteği ana unsurdur. Ülkemizde devlet üniversitelerinde okuyan öğrencilere hükümet tarafından bonkör öğrenim harcı ve kredi desteği verilmektedir. Devlet üniversitelerinde harçlar programlara göre değişmektedir ve oldukça düşüktür. Üniversitede araştırmanın finansmanı da büyük ölçüde devlet (TÜBİTAK, DPT, KOSGEB vb.) tarafından üstlenilir (Toplam gelirin %10'una yakını). Vakıf üniversitelerimiz devletten destek almamaktadır ve genellikle öğrenci harç kaynaklı gelir yapısına sahiptir. Vakıf üniversitelerinde yıllık lisans program ücretleri 13.000 TL (sosyal) ile 43.000 TL (tıp) arasında değişmektedir. Bu üniversitelerde kayda değer oran ve sayıda burs olanakları da sağlanmaktadır.
Alman hükümeti, üniversitelere öğrenci harcı konusunda serbestlik tanımıştır. Hamburg ve Stuttgart'taki üniversiteler öğrenci direnişleri nedeniyle öğrenci harcını tümüyle kaldırmıştır. İngiltere'de harçlar artmıştır, geri tahsili (alınması) konusunda yukarıda açıklandığı gibi büyük esneklik sağlandığından öğrenci direnci az olmuştur.
Bir ilginç çıkarım: ABD ve İngiltere'de öğrenci harçları artarken Almanya'daki bir kısım üniversitelerde ise harçlar kaldırılmaktadır. Sonuç olarak, ABD'de ve İngiltere'de Almanya'ya göre öğretim için öğrenci başına 2 kat fazla harcanmaktadır. Ayrıca dünya üniversite ligi ön sıralarında hiçbir Alman üniversitesi yer almamaktadır. Bu sonuç problemin önemli bir parçasının para olduğunu gösterir.
ABD'de endüstri ve kurumlar araştırma için üniversiteye ödedikleri paranın, amacı tam karşılamadığını görmüşlerdir. Baskı altında kalan bazı üniversiteler iş dünyası ile iletişimi arttırmışlar ve beklentileri karşılamak için birlikte çalışmaya yönelmişlerdir. Aynı durum, mezun kalitesi yönüyle de sorgulanmaktadır. Her kademede (ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora) eğitim-öğretim alan kişinin, pazar ihtiyacını karşılayacak hünerleri kazanması beklenmektedir. Örneğin, bugün doktora yapan bir kişiden laboratuvar raporu yazmak, akademik sunum yapmak ve 6 aylık literatür çalışması yapmaktan öte şeyler beklenir. Teknik bilginin önemli ve değişimin hızlı olduğu dünya için sadece yukarıda verilenler yetersizdir. Bazı üniversite bölümleri ve akademi çevreleri, doktora öğrenci sayılarının başarı ve mukayesede önemli olduğunu kabul etmişlerdir. Yeni yaklaşımda, öğrenciler daimi işi çabuk buluyorlarsa ve iyi kazanıyorlarsa üniversite/bölüm/program başarılı görülür: Üniversiteler; işlenecek dersler ve saatleri, kazandıracakları uzmanlık-ünvan ve mezunların kazanabilecekleri para konusunda öğrencilere bilgi vermelidirler.
Ülkemizde bazı üniversiteler şaşırtıcı ve sürdürülemez sayıda yerli ve yabancı üniversite-kurum ile işbirliği yapmaktadır. Bu, bayi ve frençayz ticari şirket ilişkilerine benzemektedir ve fayda değerleri iyi sorgulanmalıdır. Üniversiteden hizmet alanlar (öğrenci ve çevre kuruluşlar) yaldızlı reklamlarla yanıltılmamalıdır. Üniversite tanıtım bilgileri, yeterlilikler, rakamlar (istatistikler) ve diğer kurumsal bilgiler Bologna Süreci (YÖK Projesi) içinde şeffaflaşacaktır.
Mezun istihdamı ve iş olanakları
Yükseköğretimde istihdam eksenli planlamadan uzaklaşılmaktadır. Küresel pazar hedef alındığında bu yaklaşım doğrudur. Üniversiteler müşterileri olan öğrencileri doğru bilgilendirmelidirler. Bu bilgilendirmeden biri mezunların çalışabilecekleri alanlar ve kazanabilecekleri paradır. İkinci unsur, kazandırılacak uzmanlık ve ünvandır. Diğeri ise işlenecek dersler ve saatleridir. Alan içi-dışı dersler ve diğer unsurlar (yabancı dil gibi) üniversite mezunlarına geniş ufuk vermeli ve onları ana uzmanlık dışı alanlarda çalışabilir yapmalıdır.
Üniversitelerde lisans-önlisans öğretim programlarında başarı/başarısızlık; öğretim kadrosu, teknik donanım (laboratuvar) ve çevre ilişkileri gibi birçok faktöre bağlıdır. Lisansüstü programları için yukarıda verilen unsurlara, araştırma kültürü de eşlik eder. Yükseklisans ve doktora çalışmalarında başarısızlık büyük ölçüde kötü danışmanlık, iyi olmayan iş umudu ve parasızlık nedeniyledir. Üniversiteler öğrencilerine umut vermek ve iş bulmada yardım etmek için kariyer ofisleri kurarlar. Genellikle, üniversite kariyer ofisleri mezunlarına iş bulmakta çok zorlanır. Kariyer ofisleri ve doktora tez danışmanları akademi dışı görev almak isteyen mezunlarına da tam olarak yardımcı olamazlar.
Bir OECD çalışmasının verdiği sonuç şaşırtıcıdır. Slovakya'da doktora yapmış kişilerin %60'ı ünvan aldıktan 5 yıl sonra bile geçici kontratla çalışmıştır. Belçika, Çek Cumhuriyeti, Almanya ve İspanya'da doktora yapmış kişilerin %45'ini aşkın kısmı 5 yıl sonra bile kısmî (geçici) statüde çalıştıklarını beyan etmiştir. Avusturya'da doktora yapmış kişilerin 1/3'ü uzmanlık alanları dışında çalışmaktadır. Almanya'da doktora mezunlarının %13'ü, Hollanda'da %21'i düşük ücret - düşük prestij işlerde çalışmaktadırlar.
ABD'de bazı dallarda lisanstan sonra bir yıl yüksek lisans yapan kişiler, lisans mezunlarına göre %23 daha fazla kazanır. Doktoralı kişi ise yüksek lisanslı kişiye göre ortalama % 3 fazla kazanır. Bazı alanlarda (matematik, sosyal bilimler ve dil) doktora yapmak çok az parasal artış sağlar. Bu alanlarda doktoralı kişinin kazancı yüksek lisans yapan kişiden fazla değildir. Mühendislik ve teknoloji alanlarında bile doktora, yüksek lisansa gore az kazandırır (endüstride). Sadece tıp, MBA ve finans alanlarının doktora getirisi yüksektir. ABD'de son ekonomik krizden sonra MBA, finans ve ekonomi program içeriklerinde global konular, teknoloji ve fen bilimleri konuları arttırılmıştır. Önde gelen üniversitelerde öğrencilere iki yakın ve temel alanda diploma alma imkanı verilmiştir. Bu yolla mezunun iş bulma alanı ve coğrafyası büyütülmüştür.
Yukarıda verilen konularda, Türkiye ile ilgili istatistik maalesef yoktur. Programlar, içerikler, yeterlilikler ve yüksek lisans-doktora fayda değeri gözden geçirilmelidir. Bu, üniversitelerin, paydaşların ve düşünce kuruluşlarının görevidir.
Sonuç olarak, üniversiteler günümüzde öğretim ve araştırmanın finansmanında kaynak çeşitlemesine gitmekte, mezun istihdamı ve iş olanakları için yeni enstrümanları devreye sokmaktadır.
Kaynaklar
Akça, Y. ve Aktütün, A. (2010). Yükseköğretim Bilgi Bankası. İstanbul, İ.Ü Yayını.
The Economist (December 18th 2010). The disposable academic, 140-142.
The Economist (January 22 nd 2011). The Global Campus, 14-17.
Yılmaz, F. (2010). Küresel Gelişmeler ve Küresel Üniversiteler. Mimar ve Mühendis Dergisi, Eylül - Ekim, 38-41.
The Economist (Jully 2 nd 2011).German universities, 26
The Economist (Jully 2 nd 2011).Paying for university, 29-30