Vergi mahremiyeti gerekçesiyle veri derlememiz engelleniyor
Kamunun bütününde istatistik verilere ilişkin olarak zihniyet değişiminin gerekli olduğuna dikkat çeken Aydemir, "Tarım, Maliye, SGK hepsi bunu TÜİK’in işi olarak ele alıyorlar. Külfet olarak görüyorlar"
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Mehmet KAYA
ANKARA - TÜİK, belki de kurulduğu günden bu yana ilk kez bu kadar güncel tartışmalara konu oldu. Tartışmaların ana unsuru ise istatistiklerin açıklanma saatlerindeki sapmalar. TÜİK Başkanı Birol Aydemir ise yapılan çalışmaların görmezden gelinerek, bilgisayar sistemi kaynaklı bir tartışmanın içine çekilmeyi "insafsızlık" olarak görüyor. "Ben metodolojimizi anlatmaya açığım" diyen Aydemir, herkesi istatistik kalitesine yönelik eleştiri üretmeye çağırıyor.
Dikkat çekici nokta ise TÜİK Başkanı Bülent Aydemir'in bu "çağrısına" önce kendisinin katılması. Aydemir, başta Maliye ve SGK olmak üzere, kanuni zorunluluğa rağmen kamu kuruluşlarının idari kayıtları paylaşmamasını sert ifadelerle eleştiriyor. Aydemir, kamu kuruluşlarının istatistiki yeterince önemsememesinin politika oluşturmaya imkan vermeyeceğini hatırlatarak, kamunun öncelikle veri paylaşma, ardından da verileri standartlara uygun biçimde toplaması gerektiğini vurguluyor.
Aydemir,kamunun bilgileri istatistiğe uygun hale getirme, bilgi verme konusunda gerekli çabayı göstermediğini, bunu bir külfet olarak gördüğünü belirterek "Maliye vergi mahremiyeti diye bir gerekçeyle paylaşması gereken verileri vermiyor" diye konuştu. TÜİK Başkanı Birol Aydemir, Ankara Temsilcimiz Barış Ferit Parlak ve arkadaşımız Mehmet Kaya'nın sorularını yanıtladı.
-En son sanayi üretimi verisi geç açıklandı, bunun nedeni neydi?
Cuma günüydü ve çok istisnai olacak bir olay yaşandı, iki server (internet sunucu) birden 10'a iki kala çöktü. Basın duyurusunu da yaptık. Hemen restart (aç kapa-yeniden başlat) yapıldı. O arada 10-11 dakika geçti. Evet ben 10'da açıklayacağımı duyurmuşum ama server çöktüyse ne yapabilirim? Yeni seriye geçmek, yeni ağırlıklar, mevsimsel düzeltmeler her haber bülteninde verilmeye başlandı. Bunları kimse konuşmuyor haber "TÜİK Yine Arıza Yaptı". Bunlar basit bilgisayarlar değil, aç kapa işlemi 10 dakikadan fazla sürüyor.
Üstümüze düşeni yapıyoruz. Kapasiteyi artırmamız lazım, artırıyoruz. Olaydan sonra da teknik arkadaşları görevlendirdik, TÜBİTAK'tan da insanlar çağırdık. İkisinin birden aşırı yüklenme nedeniyle çökmüş.
Bu türden yaklaşımları, gazetecilik yapma tarzımıza bağlıyorum. Elbette soru soracaktır, araştıracaktır buna saygı duyuyoruz. Verilerin erken açıklanmasında da haber ajansının kötü niyetli olmadıklarını görüyorum. Benim eleştirdiğim ise yayınlamak üzere hazırlık yaparken veriyi alıp yayınlaması. Verinin saat 10'da yayınlanacağı belli.
-Bu aşamada veri güvenliğini sorayım, TÜİK'in yedekleme ve veri depolama sistemi var mı?
Datalarımızı TÜBİTAK'ta saklıyoruz. Ankara Bölge Müdürlüğünde yedekleme tutuyoruz. Tedbirlerimizin hepsini alıyoruz. Siteler hack edilebiliyor. Bilişim dünyasında olabilecek şeyler bunlar. Benim burada esas vurgulamak istediğim konu şu: Her bir hatada kötü niyet aranmaz. Kasıt varsa, kötü niyet vardır. Hatada kötü niyet yoktur, o nedenle "hata" denir. TÜİK'te, kimseye önceden veri verilmez, herkes aynı anda öğrenir.
-TÜİK, hatalar konusunda ne kadar duyarlı?
-TÜİK, hatalar konusunda ne kadar duyarlı?
TÜİK'te şu anda çok çalışma yürüyor. Sadece başlıkları sıralasam 1 saati geçer. Yaptığınız işler değil de hatalar konuşuluyor. Bütün İnanılmaz bir stres altındalar. Burada çalışanlara haksızlık değil mi? Altındaki iş yükünü, yüzbinlerce verinin nasıl derlendiğini, kaç kişinin kaç gün çalıştığını hayal bile edemezsiniz. Çalışıp veriyi yayınlıyorsunuz ne ürettiğiniz değil, 5 dakika geç, 10 dakika erken tartışılıyor.
Gerçekten haksızlık yapılıyor. Teknik hatalar konusunda, iyileştirme konusunda önerilere açığız.
Biz kendimize güveniyoruz. "Hata Düzeltme Yönergesi" yayınladık. Bir hata yaptığımızda bu hatanın nasıl telafi edileceğini, kurallarını belirledik. Bunu yapmaya kimse bizi zorlamadı. Yüksek düzeyli hatada basın duyurusu yapmak zorundayız. Biz iyi çalışıyoruz. Hata düzeltme yönergesi olan ve hatasını söyleyecek, "ben hata yaptım bütün kamuoyu bilin" diyen bir kurum söyleyin. Bunu yapma nedenimiz sadece arkadaşlarım bu konularda daha titiz olsunlar diye ama hata yapıldı diye kamuoyu tutup insanları asacaksa pes doğrusu. Sadece bize değil, ülkeye de haksızlık yapıyorsunuz. Basın dünyası olarak sizleri bu konuda eleştiriyorum.
-Turizm verileri yenilendi ve gelir daha da yüksek ölçüldü. Benzeri bir çalışma dış ticaret (ithalat-ihracat) için sürüyor. "TÜİK verileri olumlu hale getirmek için mi yapıyor" söylentileri var.
Turizm verisinde kapsama almadığımız harcamalar vardı. Çalışmamız, uluslararası standartlara uygun biçimde yapıldı ve (turist) harcamalarını revize ettik. Burada cari açığı azaltmak gibi bir şey olamaz.
Şimdi ne deniyor, cari açığı 2.2 milyar azaltıyor.. Azaltırsa azaltır, biz bu veriyi bulduk, metodolojik olarak yüzde 100 doğru olduğuna inandığımız şeyi yapmayalım mı? Bütün bu eleştiriler işin detayını bilmeden, teknik yönünü bilmeden yüzeysel bakış açısı, ideolojik bakış açısı ile yapılıyor diye düşünüyorum. Detaya baktığımızda işin tekniğine itiraz edebilen var mı? Bir kişi okumadım daha..
-İthalat ve ihracat verilerinde de olumlu değişme olacak mı?
-İthalat ve ihracat verilerinde de olumlu değişme olacak mı?
İhracat-ithalat rakamlarıyla ilgili de çalışıyoruz. Yine iki yıl önce başlamış yeni çalışma değil. Ayrıntısına şu aşamada giremem ama bazı ihracat-ithalat işlemleri yapılıyor.
-Üretilen istatistiklerin güvenilirliğine dair standart nedir?
Biz hiçbir çalışmada kendimize özgü çalışma yapmayız. Belki de istatistik dışında dünyada bu kadar norm ve standart birliği olan alan yoktur varsa ben bilmiyorum. Bütün istatistiklerde metodolojiler belli. Onlara uymanız gerekiyor. Ya BM'nin, ya IMF'nin kuralı var. Eurostat verilerin nasıl derleneceğini, ne zaman yayınlanacağını söylüyor. Belirtilen zamanda yayınlanmayan veriyi yok sayıyor. Eurostat, verinin kalitesine ilişkin çeşitli göstergelere bakıyor, veri derlemeye bakıyor, belirlenen standart değerleri aşmış ise veriyi yok sayıyor. Biz, 130 başlıkta Eurostat'a bilgi gönderiyoruz. Tek başına oturup "böyle uygun gördüm" (diyerek istatistik yapmak) yok böyle bir şey.
-SGK ve Maliye Bakanlığı ile ilgili veri alma sıkıntılarını gündeme getirdiniz..
Öncelikle, sadece SGK veya Maliye ile ilgili bir sorun değil. (Bütün kamuda) Zihniyet değişimi, farklı bakış açısı gerekiyor. SGK veriyi "vermem" demiyor ama alıncaya kadar bize dağ atlattırıyorlar. Ayrıca, verilerde standart birliği yok mesela. SGK'daki arkadaşlar burada iyi niyetliler, hakkını vermek lazım ama onların da bu konuya eğilip zaman ayırmaları gerekiyor.
Tarım, Maliye, SGK hepsi bu işi TÜİK'in işi olarak görüyor. Zaman ayırmıyor. Bu veriyi alıp evime götürmeyeceğim. Veri hazır değil, derlenmesi üzerinde çalışılması lazım. Bunu külfet olarak görüyorlar. Ancak ben bu veriyi kurum olarak kendim için üretmeyeceğim ki, onlar için üreteceğim. SGK'dan düzenli veri alıp sağlık istatistiklerini yayınlasam bunu kim kullanacak? Harcamaları finanse etmek, elindeki verinin ne olduğunu görmek, uluslar arası karşılaştırmalar yapmak, en fazla onun işine yarar.
İstatistik şöyle algılanıyor: Geçmişte olanların ölçülmesiÖ Bu algıyı yıkmaya çalışıyoruz. Hayır istatistik asla geçmişle ilgili değildir, geçmişi anlamanın, bugünü yönetmenin, yarını planlamanın anahtarıdır. İstatistik gelecek içindir. Elinizde veri olmadan doğru karar alamazsınız. Doğru karar almadan doğru politikalar uygulayamazsınız. Bunları yapamayınca da hiçbirşey beklediğiniz gibi olmaz, başarılı olamazsınız. Doğru karar almak, doğru politika konusunda gerçekten iyi karar almak istiyorsanız elinizde veri olması lazım. Veri yoksa neye göre karar alacaksınız? Biz ticari bir iş yapmıyoruz, verileri alıp satmıyoruz.
-Maliye Bakanlığı ile de sıkıntılardan söz etmiştiniz?
-Maliye Bakanlığı ile de sıkıntılardan söz etmiştiniz?
Maliye Bakanlığındaki durum daha farklı. Maliye vergi mahremiyeti diye bir gerekçeyle paylaşması gereken verileri vermiyor. Aslında Kanun çok açık, herkes paylaşmak zorunda. Her türlü veriyi. Gelişmiş bütün ülkelerde idareler bütün verilerini istatistik kurumlarıyla paylaşmak zorunda. Ama istatistik kurumu hiçbir veriyi kimseyle paylaşmaz, istatistik amaçlı almıştır. Her yerde en temel kuraldır. Mahkemeler dahi şirket ve kişi bilgilerini kimseye vermeyiz. Kanun çok açık: Veriler adli, askeri, idari hiçbir makama verilmez. Kendim kaç kez mahkemelerin taleplerine yanıt yazdım, gönderemiyoruz diye. Mahremiyet konusunda biz daha güçlüyüz, bunu da anlatıyoruz ama alamıyoruz.Gelir İdaresi bu düzenlemelere rağmen veri sağlamıyor. Avrupa'da alamayan muhtemelen tek ülke biziz.
-Maliye'den veri alınamaması çok büyük bir sorun mu?
Maliye verileri bizim için hayati. Bugün Türkiye'de hangi ilde hangi sektörde kaç firma var, kaç kişi istihdam ediyor, ne üretiyor bilemiyoruz. Benim söylediğim şu, artık TÜİK'e hiç kimse il düzeyinde istatistik neden yok diye sormasın. Bunu sormaya hakları yok. Bu kurum idarelerden kayıtlarını alamıyorsa, bu kuruma kim ne diye il düzeyinde şu bilgi var mı yok mu diye nasıl soracak? 3 milyon 200 bin dolayında girişim var. Bunları bizimle paylaşmazsa ben nasıl bileceğim? Neyin araştırmasını yapacağız böyle bir veri kirliliğinde.. Defalarca gidiyorsun, düzeltiyorsun.. Bunun getirdiği iş yükünü düşünebiliyor musunuz?
-Tek sorun veri toplayamamak mı?
Hayır, ayrıca, verinin belli bir standartta üretilmesi lazım. Örnek vereyim. İşyeri meselesi. SGK, Maliye, Ticaret Bakanlığı. İşletmenin Maliye'deki vergi numarası, SGK'daki sosyal güvenlik numarası, Ticaret Bakanlığı'ndaki ise sicil numarası. Bu işletmenin, hangi sektörde çalıştığını, kaç işçi çalıştırdığını üç kurumdan veri alıp bulamazsınız. Çünkü bunu karşılaştırabilmek için ortak anahtar lazım. O işletmenin aynı olduğundan emin olmak lazım ama işletmelerde üç ayrı numara var. Adresler standart değil. Kısaltma yapmış, fazla yazılmış. Hiçbirşeyden bulamıyorsun. Kaç işletme var, hangi sektörde bilmiyorsunuz. Çünkü veriler standart değil.
Diğer sorun ise veriler gelişigüzel sınıflanmadan toplanıyor. İdarelerde sınıflama ve standart değdiğimiz unsur bu ve yok. Milyonlarca veri çöplük gibi orada duruyor.
Sorun çok temel bir sorun. Herhangi bir alanda, eğitim, sağlık, ulaştırmaya yönelik temel verileriniz standart değilse politika üretemezsiniz. Özürlülere yardım.. Kaç özürlü olduğunu biliyor musunuz?. Herkeste bir veri var. Milli Eğitimde, Aile Sosyal Politikalarda veriler var. Sayıyı bilmeden maliyet ve etki analizi yapabilir misiniz?.. Politika yapacaksınız ama elinizde sayı yok, etki analizi yok, toplam maliyet yok. 50 milyon mu vereyim, 100 milyon mu vereyim, kaç kişiye vereyim? Veri yok ki.. Böyle bir ortamda politika geliştiriyorsunuz. Bu sorun TÜİK'in sorunu değil. Bu alanda yapacağı iyileştirme ve geleceği nokta son derece sınırlı.
Yöntemler değil hatalar manşet oluyor
Bültenlerin erken açıklanması ya da geç açıklanması çok tartışıldı?
İş yapan hata yapar. Günlük çok iş yapıyoruz. 268 bülten yayınlamışız birinde hata olmuş. 268'de bir hata ki; önceden açıklamak (enflasyon verisi) eğer hataysa. Diğeri de (sanayi üretimi endeksi açıklamasının geç yapılması) iki ay sonra yaşanınca üst üste gelmiş gibi oldu. Gazeteci arkadaşlar spekülasyonu veya bu tür malzemeleri seviyor. Sanayi üretimindeki değişiklikler hiçbir gazeteye manşet olmadı. Bu yıl çok değişiklik yaptık, hiçbiri haber olmadı. Buna sitem ediyorum. Güven endeksinde Eurostat uyumlu bambaşka bir endekse geçtik. Sanayi üretimde yeni faza geçtik, ağırlıklandırma ve mevsim-takvim etkilerinden arındırmış seriyi daha detaylı hale getirdik. Sadece bir yazarın dikkatini çekti ve teşekkür etti.
İl düzeyinde Milli gelir yayınlayamayız
İl düzeyinde Milli gelir yayınlayamayız
Hollanda, Almanya Fransa'da vergi mahremiyeti yok, sadece bizde var. Bu ortamda veri üretmeye çalışıyorsunuz. En son 2001yılı il düzeyinde milli gelir var. O da model tahmini. Gerçek verilere dayalı değil. Bir model yapıp hesaplamışlar. Ne kadar sağlıklı olduğu tartışılır, o nedenle biz de yayınlamıyoruz. Biz TÜİK olarak kendisi veri üretmekle yükümlü değil. Türk istatistik sisteminin koordinasyonundan sorumlu. Herhangi bir verinin standardını, sınıflamasını oluşturmada tek yetkili biziz. İdari kayıt çalışması başlattık. Kurumlara anket formu gönderip, hangi idari kayıtları olduğunu sorduk. Biz 63 tane kurumla bu anketi yaptık, 24'ünün hiçbir istatistik biriminin olmadığını gördük. Düşünebiliyor musunuz?
İstatistiğin temel kaynağı idari kayıtlar
İstatistiğin temel kaynağı idari kayıtlar, anket ve araştırmalar değil. İdari kayıtlarınız iyi değilse, yeterli değilse paylaşılamıyorsa hiçbir istatistik kurumu doğru veri üretemez. Anketle her şeyi araştıramazsınız gücünüz yetmez. Ne paranız, ne zamanınız, ne insan kaynağınız yeter, yapamazsınız. Bu Türkiye'de ne kadar öncelikli mesele, ne kadar üzerinde ciddiyetle duruluyor, vergi kalitesi oluşturmak isteniyor mu, kurumlar istekli mi. Ben kurumlara gerekli bilgileri gönderdim. Sınıf ve standartlarını gönderdim, kim yardım istiyorsa elimizden gelen yardımı yapmak istiyoruz. Ben diğer kurumlar adına veri üretemem ki? Adı üzerinde idari kayıt. Bütün bunları içeren bir rehber kitap hazırladık. Sanıyorum bir dahaki hafta basılacak, bütün kurumlara göndereceğiz.
IMF, Milli Gelir verilerinde hata bulamadı
-Karşılaştırma imkanı buldunuz mu hiç?
Bundan 4-5 ay önce IMF Türkiye Temsilcisi Mark Lewis geldi ve biraz da utanarak, sıkılarak; "Birkaç arkadaş göndermek istiyoruz, biz sizin milli gelir hesaplarınızda yanlışlık olduğunu düşünüyoruz, aynı sonuçları bulamıyoruz" Memnuniyetle karşıladık, hatamız varsa düzelteceğiniz, yoksa çalışmamı teyid edeceğiniz için teşekkür ederim dedim. Uzmanlar geldi, uzun uzun çalıştılar sonunda da "Sizin yaptığınız doğru, teşekkür ederiz" deyip gittiler.
Ben Türkiye'de ya da Dünya'da herkese, IMF, Eurostat'a herkese, istatistiklerimizin metodolojisini anlatmaya hazırım. Hata ve eksiğimiz olmuyor mu? Veri kalitesi ve veri toplama zorluklarıyla ilgilidir. Bizim yapacağımız istatistiklerin veri toplamasında, metodolojisinde hiç kimse bize karışamaz biz belirleriz.
AYRINTI
Ferit B.PARLAK
İstatistiksel yöntemler, toplanmış verilerin özetlenmesi veya açıklanması amacıyla kullanılır. Yani istatistik biliminde, veriye ihtiyaç duyulur. Verileri ise ilgili kurumlar kuruluşlar sağlar. Tüm dünyada böyledir bu.
Mesela tarım hakkındaki istatistikler için sağlıklı tarım; sanayi hakkındaki istatistikler için sağlıklı sanayi verileri gerekmektedir.
Bu veriler Türkiye'de var mıdır?
Yaklaşık 15 senedir sanayi envanterinden bahsederiz mesela. İlgili kurumlarımız, Maliyesinden STK'lara kadar böyle bir envanter çıkarabilmiş midir? Hayır.
Peki, niye sorgularız TÜİK'i.
Eleştirmeyi severiz millet olarak, konuşmayı da, 'günah keçisi' aramayı daÖ Geleceğimizi planlamamıza yardımcı olan kurumumuz çalışanlarının moralini, küçük bir hata için bozmak da sevdiğimiz şeylerden midir acaba?