Yabancı şirketler kamu ihalelerine neden daha az katılıyorlar? (2)

DUYGU KILIÇ ÇAYLI - Avukat / İLYAS KILIÇ - Kamu Yönetimi Uzmanı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ülkemizde ihaleye girecek yabancı isteklilerin aradığı hususlardan biri de, ülkemiz ekonomisinin ortalama 80-100 milyar lirasının harcandığı ihale sisteminin, uluslararası düzeyde ve tarafsızlıkla yönetilmesi koşuludur. Bu kapsamda bakıldığında; 2013 yılında ülkemizde yapılan kamu ihalelerine sadece 334 yabancı istekli katıldığı ve sözleşme imzaladığı bu rakamın da, aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere son yılların en düşük sayısı olduğu görüldüğünden, araştırılması gerekmektedir. 

17.05.2014 tarihli DÜNYA gazetesinde kamu ihalelerine giren yabancı istekli sayısındaki azalmanın en önemli nedeninin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nda 2007 tarihinden sonra yapılan 24 adet değişiklik olduğunun altı çizilmiştir. En son olarak 6518 sayılı Kanun'da yürürlüğe girmiş ve 4734 sayılı İhale Kanunu'nu değiştiren kanun sayısı 25 olmuştur. 
Sürekli kanun değişiklikleri ile ihalelerdeki belirsizliklerin artırılması yanında Kamu İhale Kurumu (KİK) adına karar verme yetkisine sahip olan Kamu İhale Kurulu (Kurul) yapısındaki değişimin de ihaleye katılımı etkilediği değerlendirilebilir. Keza 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu 2002 yılında yasalaştığında ülkemizde ilk kez bütün kamu ihalelerini denetleyen bir kurumun oluşması sağlanmıştır. İhalelerin başlangıcından sözleşmenin imzalanmasına kadar olan süre içinde ihaleyi yapan idarelerce yapılan işlemleri incelemek, uluslararası ihale mevzuatına uyum sağlamak ve bütün ihale mevzuatını hazırlamaktan sorumlu olan KİK kurulmuştur.

KİK’in karar alma organı olan Kurul ise Maliye Bakanlığı'nca önerilecek iki kişi, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca önerilecek üç kişi, Hazine Müsteşarlığı'nın bağlı olduğu Bakanlık ile Danıştay ve Sayıştay başkanlıklarınca önerilecek birer kişi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu tarafından önerilecek birer kişi olmak üzere Bakanlar Kurulu'nca atanması öngörülmüştür. (Bkz. 12/6/2002 tarihli ve 2002/4425 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu İhale Kurumu'nun Teşkilatı ile Kurum Personelinin Mali ve Sosyal Hakları, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ) 

Ancak ilk kuruluşunda; işveren kuruluşlarını ve Yüksek Mahkemelerin de temsil edildiği yapı, 01.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren bir yönetmelik ile ortadan kaldırılmıştır. (Bkz. Kamu İhale Kurumu Teşkilatı Ve Personelinin Çalışma Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik ve değişikliğine yönelik R.G. Tarih: 26.11.2012- R.G. Sayı: 28479 Yönetmelik) Yönetmelik ile yapılan değişikliklerle Kurul başkan ve üyelerinin; Maliye Bakanı’nın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararıyla atanması modeline bağlanmıştır. 

Kurulun 2009’dan sonraki kararları incelendiğinde, ihaleyi yapan idareler lehine ve itirazen şikâyet başvurusu yapan aday/istekliler aleyhine verilen kararların artarak devam ettiği görülmektedir. (Bkz. Duygu Kılıç Çaylı, İlyas Kılıç (2013 Yılı İhale İstatistiklerinin Ortaya Koyduğu Sorunlar, Güncel Mevzuat Dergisi, Ocak 2014, 97.Sayısı) Yani idari işlemleri KİK’e itirazen şikâyet olarak götüren kişiler aleyhine her yıl artan oranda daha fazla karar verilmiştir! Her geçen gün idari işlemler daha fazla haklı görülmüş, ihaleye katılanlar ise haksız bulunmuştur! 

Kurul yapısındaki değişiklikler ihaleye giren kişilerin mahkemeleri daha fazla hak arama yolu olarak seçmesine neden olmuştur. Aşağıdaki grafikte 2013 yılı da dahil olmak üzere altı yıllık döneme ilişkin aşağıda yer alan istatistikler incelendiğinde, KİK kararlarının iptaline yönelik mahkeme kararlarının arttığı görülmektedir.

Mahkemelere yapılan başvurulardaki artışın, KİK’in yapısının doğrudan siyasi iradeye bağlanmasının neden olduğu şeklinde de yorumlar bulunmaktadır. Keza birçok istekli ve aday, maddi ve emek külfetine girerek, ihalelerdeki son hak arama yeri olarak mahkemeleri görmektedir. 

Yabancıların ihalelere katılması ve rekabetin daha artmasının sağlanması, ihale işlemlerini denetleyen Kurul’un Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu gibi sivil toplum kuruluşlarının, Danıştay ve Sayıştay gibi mahkemelerin kendilerinin belirleyecekleri kişilerin de içinde bulunduğu bir yapıya kavuşturulmasına bağlıdır. 

Özetle KİK adına karar veren Kurul’un ülkemizdeki her kesimi temsil eden bir yapıya kavuşması ve daha özerk olmasının sağlanması, ihaleye katılan ve sözleşme imzalayıp iş yapan yabancı istekli sayısını artıracağı değerlendirilmektedir.