”Yargı kendisini savunmaya geçti”

Danıştay Başsavcısı Çölaşan, YARSAV'ın kapatılma girşiminin kanunlara aykırı olduğunu savundu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, "Biz siyaset yapmıyoruz, yargı kuruluşları kendi varlıklarının savunmasına geçtiler" dedi.

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), Dünya Yargıçlar Birliği (IAJ) ve Demokrasi ve Özgürlük İçin Avrupa Yargıçları Birliği (MEDEL) tarafından Ankara Hakimevi'nde düzenlenen "Kuvvetler Ayrılığı ve Yargıda Örgütlenme Özgürlüğü" konulu uluslararası sempozyum "Yargıda Örgütlenme Özgürlüğü" konulu oturumla sona erdi.

Oturumda konuşan Danıştay Başsavcısı Çölaşan, YARSAV'ın kuruluşundan bu yana geçirdiği sürecin, yabancı konuklara da ilginç geleceğini belirterek, siyasi iradenin, "yargıda özgür bir örgütlenmeyi kabul edemediğini" söyledi. Yasamanın, "kendilerine uygun dernek kurmak amacıyla, YARSAV'a alternatif olarak rafta duran Yargıçlar ve Savcılar Birliği Kanun Tasarısı Taslağını ele aldığını" anlatan Çölaşan, bu taslağın kanunlaşması halinde, "diğer birlikler kendiliğinden sona erer" hükmü gereğince YARSAV'ın kapatılmasının amaçlandığını ifade etti. Bunun, Anayasa ve kanunlara aykırı olduğunu savunan Çölaşan, siyasetin, dışarıda, Avrupa'da başka bir yüz gösterdiğini, ama içeride bu söylediklerini uygulamadığını savundu. Çölaşan, "Özellikle yasama, yürütme aynı çoğunluk partisinden olduğu zaman, karşısında özgür ve bağımsız bir yargı da yargının bağımsız örgütlenmesini de istemiyor" dedi.

Kuvvetler ayrılığı ilkesiyle doğan yargı bağımsızlığı kavramının, hukuk devleti için en önemli unsur olduğunu vurgulayan Çölaşan, şöyle konuştu:

"Bağımsız yargı yoksa hukuk devleti de yoktur. Bunlar genel sözler ama çok önemli sözler. Her gün kullanıyoruz ama duyan yok.

Demokrasi ancak seçilmişlerin hukuka saygılı olmaları, yargı bağımsızlığını kabul ve sağlamaları -sadece kabul değil sağlamak da onların görevi- ile mümkündür. Hukuk devletinde yasama, yürütme seçimle geldiği için her istediğini yapma hakkına sahip değildir. Çağdaş, demokratik standartlara, evrensel kurallara uygun davranmak zorundadır. Hukukiliği ancak bu şekilde sağlayabilir. Onun dışında polis devleti olmaktan öteye de gidemez. Bu bağlamda, bağımsız yargıyı içine sindirmeli, özgür örgütlenmeyi kabul etmelidir."

Konuşmasının ardından dinleyicilerin soruları üzerine tekrar söz alan Tansel Çölaşan, siyasetin, özellikle de yasama ve yürütmeyi birlikte kullanınca karşısına kendisini engelleyecek güçlerin çıkmasını, kimsenin kendisini tenkit etmesini istemediğini ileri sürdü.

"Sözlerimiz, siyaset yapmak olarak algılanmasın"

Tansel Çölaşan, "Biz siyaset yapmıyoruz, yargı kuruluşları kendi varlıklarının savunmasına geçtiler. Kendi kurumumuzu, yargı bağımsızlığını savunma noktasına geldik. Yargı, kendi bağımsızlığını savunma noktasına niye gelsin? 'Bizi ellemeyin, bağımsız, tarafsız kalalım' diyoruz. Hiçbir dönemde bu kadar kötü noktaya gelinmemişti" dedi.

Bu sözlerinin, "siyaset yapmak" olarak algılanmamasını isteyen Çölaşan, "2001 yılından beri demokratik yüzlerini Avrupa'ya sunuyorlar. Ama ne yazık ki, siyasi görüşleri doğrultusunda Türkiye'yi dönüştürmek istiyorlar. Yargı kendisini her koldan savunmaktadır" diye konuştu.

Çölaşan, AB'ye uyum sürecinde, demokratikleşme noktasında AB'nin, siyaset aracılığıyla değil, doğrudan ilgili kuruluşlarla bağlantı kurması gerektiğini sözlerine ekledi.