Yargıtay'ın tahliyeleri hakkında gerçekler
Av. Nurettin AYDIN
Ceza hukukumuzda tutuklama istisna olup, asıl olan şüpheli veya sanığın tutuksuz yargılanmasıdır. Ancak, uygulamada tutuklama ceza yerini almakta, hüküm almış gibi infaz edilmektedir. 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 102'nci maddesiyle tutuklamaya sınırlama getiriliştir. Tutuklama ceza yerine uygulanmamış olsaydı ve makul sürelerle sınırlı tutulmuş olsaydı, bu kanunla tutukluluğun sınırlandırılmasına gereksinim duyulmazdı. Koşulların bulunması halinde tutuklanması, koşulların ortadan kalkması halinde de salıverilmeleri gerekir.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce tutukluların salıverilmeleri kamuoyunda büyük bir tartışma yarattığı ve vicdanların sızlanmasına neden olduğu, tutuklulukta geçecek süre başlıklı CMK 102'nci maddesinin değişik yorumlara neden olması tutukluk süresinin hesaplanmasında ayrı ayrı sonuçların ortaya konulduğu medyada her gün gözlemlenmektedir.
CMK 102'inci maddesi tutuklulukta geçecek süreyi şu şekilde düzenlemiştir:
1- Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok 1 yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeler gösterilerek 6 ay daha uzatılabilir.
2- Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok 2 yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi toplam 3 yılı geçemez.
3- Bu maddede öngörülen uzatma kararları Cumhuriyet Savcısı'nın şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir demektedir.
CMK 102'nci maddesine bağlı olarak Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nin görev ve yetkilerini düzenleyen CMK 252/2 maddesi, 250'nci maddenin 1. fıkrasının (c bendinde) öngörülen suçlar bakımından, kanun da öngörülen tutuklama süresi 2 kat olarak uygulanır. düzenlemesi getirilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 102'nci maddesinin karşılığı olan eski 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (CMUK) 110'uncu maddesi tutuklulukta geçen süreyi şu şekilde düzenlemişti:
1- Hazırlık soruşturmasında tutukluluk süresi azami 6 aydır. Kamu davasının açılması halinde, bu süre hazırlık soruşturmasında tutuklukta geçen süre dâhil 2 yılı geçemez.
2- Soruşturma ve yargılamanın özel zorluğu veya geniş kapsamlı olması sebebiyle yukarıda belirtilen sürelerin sonunda kamu davası açılmamış veya hüküm tesis edilmemiş ise, soruşturma konusu fiilin kanunda belirtilen cezasının üst sınırı 7 seneye kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda tutuklama kararı kaldırılır.
7 sene ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalar ile ölüm cezasını gerektiren suçlarda tutuklama sebebine, delillerin durumuna ve sanığın şahsi hallerine göre tutukluluk devamına veya sona erdirilmesine veya uygun görülecek nakdi kefaleti vermesi şartıyla sanığın tahliyesine karar verilebilir.
3- 3842 Sayılı Kanunu'n 31'inci maddesi gereğince DGM (Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri) görev alanına giren suçlarda bu hüküm uygulanmayacaktır.
CMUK 110'uncu maddesinin 3.fıkrası eski Devlet Güvenlik Mahkemeleri, yeni Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nin görev alanına giren suçlarda sınırsız tutuklama süresi getirmiştir. Sınırsız bu tutuklamanın, sınırlı hale getirilmesini için 5271 CMK 102'nci madde ile tutukluluğa sınır getirilmiştir. CMK 1/6 2005 tarihinde yürürlüğe girmesine rağmen, CMK 102. maddesinin yürürlük tarihi 5320 sayılı CMUK'un yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki kanunun 12'nci maddesi ile önce 1.4.2008 tarihine ertelenmiş ve daha sonrada 31.12.2010 tarihine ertelenmiştir. Yaklaşık 5.5 yıllık süre bir hazırlık süresi olup özel zorluğu ve kapsamlı olan davaların bu süre içerisinde karara bağlanıp sonlandırılmaları amacı güdülmüştür. Bu süre içerisinde yargının hızlanması için gerekli alt yapı hazırlanmadığı, davaların hızlandırılması için gerekli fiziki koşulların oluşturulmaması ve yeterli donanımlı personelin istihdam edilmemesi nedenleri ile davalar süresinde sonuçlandırılmamış, kamuoyunda tepki uyandıran salı verilemelere neden olmuştur.
CMK 102/1 maddesi azami tutuklama süresini 1 yılla sınırlandırmış, uzatma süresini de 6 ay olarak düzenlemiştir.
102/2 maddesi Ağır Ceza Mahkemesi'nin görevine giren işlerde azami tutuklama süresini 2 yılla sınırlandırmış, uzatma süresini ise toplam 3 yılı geçmez diyerek düzenlemiştir. Uzatma süresi hiçbir zaman tutuklama süresinden fazla olamaz. Maddenin düzenlenmesinde Türkçe bozukluğu olduğu gibi, hukuk mantığına da aykırıdır. Hukuk mantığa dayanmaktadır. mantığın olmadığı yerde Hukuktan bahsedilemez. Maddenin 1. fıkrasında uzatma süresinin yarısı kadar olduğuna göre, 2. fıkrada ki uzatma süresinin de tutuklama süresinin yarısı kadar olarak 1 yıl olması gerekir. Fıkranın yanlış yazılması ve hukuk mantığına aykırı bulunması nedeniyle yersiz tartışmalara neden olmaktadır. Bu maddenin zaman geçirilmeden yeniden düzenlenmesi gerekir.
CMK 252/2 maddesi kanunda öngörülen tutuklama süresi 2 kat olarak uygulanır. Hükmü 2 yıllık tutuklama süresinin 2 katı olarak kabul edilerek 4 yılla sınırlıdır. Bu maddenin metninde sadece tutuklama süresinden bahsetmiş, uzatma süresinden bahsetmemiştir. CMK 102'nci maddedeki uzatma süresi burada hesaba katılmaz. Medyaya akseden ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin hesapladığı gibi, tutukluluk süresi 2+3x2 = 10 yıl uygulanamayacağı gibi, 2+1x2=6 yıl tutukluluk süresi de uygulanamaz. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nin görev alanına giren işlerde tutukluluk süresi azami 4 yıl olması gerekir.
Yargıtay 9.Ceza Dairesi'nin tutukluluk süresini 10 yıl olarak belirtilmesine katılmadığım gibi, ağırlaştırılmış müebbet hapisle hükümlendirilmelerine karar verilen tutuklu-hükümlü sanıkların salıverilmelerinin hukuka uygun olmadığı düşüncesindeyim. Çünkü sanıklar hem tutuklu hem de hükümlü statüsünde bulunmaktadırlar. Daire dava dosyalarını incelemek için yeterli zamanı olmadığına göre, bir ön inceleme yaparak, sanıkların hükümlülüklerine yeterli kanıt bulunup bulunmadığını değerlendirmesi, yeterli kanıt bulunması halinde tutukluluk hallerinin devamına, yeterli kanıt bulunmaması ya da sanıklara yüklenen suçların unsurlarının oluşmadığının belirtilmesi halinde ancak salıverilmeleri gerekirdi. Sanıkların salıverilmeleri kamu vicdanını yaraladığı gibi, olası kan davasına da yol açabilir. Tutuklamanın amaçlarından biride öç alma duygusunu önlemek, sanıkları olası saldırılıra karşı korumaktır. Kaldı ki, medyadan öğrenildiği kadarıyla salıverilenlerin büyük bir çoğunlu birden fazla suç işledikleri tutuklama süreleri hesaplanırken her suç için ayrı ayrı değerlendirme olanağı da vardır. Bir hukukçu ve sade bir vatandaş olarak bende herkes gibi, vicdanen huzursuzum ve yargının bu duruma da gelmesine üzgünüm