Yatırım teşviklerine 'yeni bakış' geliyor

Bakan Babacan, Türk sanayisinin yapısının daha yüksek katma değer üreten bir yapıya kavuşturmak için teşvik sisteminin yenileneceğini ifade etti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin imalat sanayisinin ihracat ve üretim yapısının dünya konjonktüründe gelen baskılar çerçevesinde değişmek zorunda olduğunun altını çizdi. Ali Babacan, önümüzdeki dönemle ilgili yatırım teşvik konusunda bir yeni bir bakışın söz konusu olacağını açıkladı.

Babacan, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından Çırağan Sarayı'nda düzenlenen, "Sanayi Politikaları Yuvarlak Masa Toplantısı" etkinliğinin açılışında yaptığı konuşmada, önümüzdeki dönemde Türk sanayisinin yapısının mutlaka daha yüksek katma değer üreten, daha yüksek teknolojiye doğru adım adım dönüşümü sağlayan, ARGE ve yeniliğin ön planda olduğu bir sanayi olması gerektiğini söyledi.

Aramalında ithalata bağımlılığı azaltma planı

Orta uzun vadeli bir perspektifle imalat sanayisinin değer zincirinde daha üst seviyelere konumlanarak rekabet gücü kazanmasının kalkınma için önemine dikkati çeken Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İmalat sanayisinde katma değeri yüksek ürünlere yönelik gerçekleşen yapısal dönüşümün etkisiyle ortaya çıkan yüksek ara malı ithalatı kalemi, maalesef toplam ithalat artışını da etkilemekte. Bu bağlamda dış ticarette ihtiyaç duyulan girdilere en uygun şartlarda, uygun fiyatlarla, engelsiz olarak erişim imkanını sağlanması, girdi tedarikinde mümkün olabildiğince atıl kalan iç kaynaklara yönelinmesi ve ithalat bağımlılığının azaltılması gerekmekte."

Üç temel stratejik hedef

Ali Babacan, özellikle Çin ve Hindistan'daki üreticilerin yükselttiği uluslararası rekabet baskıları sonucunda geleneksel emek yoğun faaliyetlerin ihracat içindeki payının azaldığını ve bu sektörlerde daha yüksek katma değerli, yenilikçi üretim yapılarına geçme baskısının gittikçe daha fazla hissedildiğini söyledi.

Babacan, "Türkiye imalat sanayisinin ihracat ve üretim yapısının dünya konjonktüründe gelen baskılar çerçevesinde değişmek zorunda olduğunu görmemiz gerekiyor. Türkiye'nin rekabet gücünü ucuz işgücüne dayandırması bundan sonraki dönemlerde uygulanabilecek strateji olmaktan çıkmış durumda" dedi.

Türkiye için uygulanacak sanayi stratejisinin uzun dönemli vizyonunun orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olmak şeklinde belirlendiğini anımsatan Babacan, bu genel amaç ve buna bağlı vizyona yönelik olarak orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının artırılması, düşük teknolojili sektörlerde katma değeri yüksek ürünlere geçişin sağlanması ve becerilerini sürekli geliştirilebilen şirketlerin ekonomideki ağırlığının artırılması şeklinde üç temel stratejik hedef tespit edildiğini anlattı.

'Kendi kendimize yetelim' devri bitti

Babacan, önümüzdeki dönemle ilgili yatırım teşvik konusunda bir yeni bakışın söz konusu olacağını belirterek, "Özellikle ithalatın yüksek olduğu kalemlerde, bu ürünleri Türkiye'de nasıl daha fazla üretebiliriz, Türkiye'de bu ürünler için sürdürülebilir bir rekabet gücümüz var mıdır yok mudur, bunları detaylı bir şekilde bugünlerde ele alıyoruz" dedi.

Hangi ürün olursa olsun, hangi sektör olursa olsun eğer ilelebet, tüm üretim dönemi boyunca ancak devlet desteğiyle ayakta durabiliyorsa, devlet desteğiyle dünyada varlığını sürdürebiliyorsa o tür sektörlere fazla yoğunluk ve ağırlık verilmemesi gerektiğini düşündüğünü vurgulayan Babacan, şu ifadeleri kullandı:

"Yatırım aşamasında, devletin sağlayacağı teşviklerden sonra kendi ayakları üzerinde yürüyebilecek sektörlere ve ürünlere ağırlık vermek gerektiğini düşünüyorum. Basit bir, klasik bir ithal ikameci yaklaşımın da Türkiye'ye başka türlü zorluklar getirebileceğine inanıyorum. Türkiye'nin, dünyayla entegre, dünyanın her köşesiyle ticaret yapabilen, alıp satabilen, işine geldiğinde üreten, işine gelmediğinde alıp kullanabilmesini bilen bir ülke olması lazım. Her şeyi yüzde 100 Türkiye'de yapalım, kendi kendimize yeterli olalım gibi böyle 80 sene önce 100 sene önce uygulanan politikalara geri dönüşümüzün son derece sakıncalı olacağını düşünüyorum."

Bu konularda ilginizi çekebilir