Yatırımları büyütmek çok daha akılcı…
GAZİANTEP'TEN / Orhan KARADAĞ
İstanbul Sanayi Odası'nın üretimden satışlara göre açıkladığı 2008 yılı 'İkinci 500 Büyük Kuruluş' listesi de açıklandı. Daha önce açıklanan 'İlk 500 Firma' listesine 10 firma ile giren Gaziantep, ikinci listeye de 21 firma ile adını yazdırmayı başardı. Gaziantep'in en güçlü olduğu üretim alanları olan halı, pamuk ipliği, sentetik iplik, un, sıvı yağ, makarna, dokuma ve çikolata imalatı sektörlerinden firmaların yer aldığı liste, ilimiz sanayinin ekonomik krize ve diğer tüm sorunlara rağmen ülke ekonomisindeki yerini koruduğunu, hatta önemini artırdığını göstermekte.
Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri tarafından açıklanan ihracat rakamlarına göre Türkiye'de ihracatını korumayı başaran neredeyse tek il konumunda olan Gaziantep, yanlış teşvik uygulamaları ile global ve yerel krizlerin faturasını ödemesine rağmen ISO 500 listelerindeki firma sayısını artırdı. 2007 yılı rakamlarına göre söz konusu listelere toplam 29 firma sokan Gaziantep, bu yıl açıklanan listeye ise 31 firma dahil etti. Ancak sürekli olarak görüştüğümüz bu firma yetkililerinin ifadelerine göre bu hiç de kolay olmadı. Krizin etkileri ve her sektörde giderek artan rekabet nedeniyle çok düşük kârlarla çalışan firmalarımız faaliyetlerini sürdürebilmek amacıyla dönem dönem maliyetine satış yapmak zorunda kaldılar. Kârı bir kenara bırakıp, tesisilerindeki makine sesleriyle mutlu olmayı bildiler, o sesle teselli buldular…
Ekonomi ile ilgili tüm kesimlerin yıllardır beklediği yeni teşvik politikasının uygulamaya girmesinden sonra yatırımların nasıl şekilleneceği merak konusuyken, girişimciliğiyle dikkat çeken Gaziantepli sanayicilerin yeni teşvik sistemi kapsamında ne gibi yatırım yapacakları henüz netleşmedi. Şu anda tüm işadamları küresel krizin etkilerinin hafiflemesini ve diğer yandan da bankaların üretim kesiminin kredilendirilmesi konusundaki yaklaşımlarının netleşmesini bekliyor. Deyim yerinde ise tüm işadamlarımız daha önce kazandıkları mevzileri korumaya çalışıyor. Gaziantep'in yer aldığı bölgede zaten işadamlarımızın son yıllarda yönelmeye başladıkları teknik tekstilin teşvik ediliyor olması olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Ancak ekonomi ile ilgili tüm kesimler, teşvikin faaliyette bulunan firmaları da kapsaması gerektiğini ifade ediyorlar. Bize göre bu günlerde halkı tüketime teşvik eden kampanyalar örneğinde olduğu gibi, halihazırda faaliyet gösteren ancak kriz nedeniyle kapasitelerinin tamamını kullanamayan firmaların teşvik kapsamına alınması da sanayi ve ticarette hareketliliği beraberinde getirecektir.
Birçok sektörün ayrıntılı olarak incelenmesi halinde neredeyse hiçbir firmanın kapasitelerinin tamamını kullanamadıkları görülüyor. Tesisiler yarı atıl vaziyette çalıştırılmak için sanayicilerin gözüne bakıyor adeta. Birçoğu iyice küçülen, istihdam oranını asgariye indiren firmaların üretim maliyetlerini düşürecek şekilde teşvik edilmeleri, aslında ekonomiye en önemli hareketliliği kazandıracak adım olacaktır. Özellikle istihdama, büyük kuruluşlara hizmet götüren orta ölçekli işletmelere ve küçük esnafa büyük katkı sağlayacak bu adım, bir dalga misali yayılarak tüm ekonomiye olumlu katkı yapabilecektir. Teşvik nedeniyle üretim maliyetleri düşen firmalar tam kapasiteyle çalışmaya başlayacak, bunun için yeni işçi alacak, hammadde ve hizmet tedarikçilerinden daha fazla talepte bulunacak, dolayısıyla ekonomiye daha fazla katma değer sağlayacaktır.
Unutulmamalıdır ki mevcut kuruluşların kâr edemediği, istihdamın her geçen gün azaldığı, küçük ve orta ölçekli firmaların faaliyetlerini en aza indirdiği bir ekonomide işadamları için teşvike rağmen yatırım kararları almak hiç kolay olmayacaktır. Bu nedenle mevcut işletmelerin de üretim maliyetlerini azaltıcı bir teşvik paketi hayata geçirilmelidir. Özel sektörden yeni yatırımlar yapmalarını istemek yerine mevcut işletmelerindeki faaliyetlerini yüzde 100'e çıkarmalarını ve daha sonra da yatırımlarını büyütmelerini teşvik etmek çok daha akılcıdır. Bu adım, ülkemiz sanayi-ticaretine verilmiş en verimli teşvik olacaktır.