Yerel markalarımız için biraz daha fazla özen...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİYARBAKIR'DAN / Mahir SOLMAZ

[email protected]

Mermer son yıllarda Diyarbakır'ın en önemli ve katma değer yaratan sektörü. İrili ufaklı 30'a yakın firma faaliyet gösteriyor. Bu firmalar, ocak ve fabrika bazında, direk olarak 3 bin 500 kişiye iş imkânı sağlıyor. Dolaylı olarak ise 5 bin kişinin geçim kapısı. Mermerde ciddi anlamda dünya markası haline gelen firmalarımız var. Sektörün ihracat rakamları göz önünde tutulduğunda Türkiye sıralamasında üst seviyelerde olan firmalarımız da mevcut.

Bu rakamsal veriler ışığında en önemsememiz gereken ve en çok yanında olmamız gerek sektör mermercilik.. Ancak sektörün genel problemleri bir tarafa, bizim üreticilerimizin rekabet şansını azaltan etkenler çok fazla. Sürekli olarak köylü ile karşı karşıyalar. Uzun yıllardan beri bu sorunla mücadele ediyorlar. Ancak bir adım yol alınmış değil. Limanlara ve metropol şehirlere uzaklık da en büyük problem. Büyük metropollere uzaklık, mermer üreticimizin o bölgelerde rekabet şansını azaltıyor. Aynı şekilde dünya piyasasında rekabet şansımızı da azaltıyor. Bunun için demiryolu çözüm olarak görülüyor. Ancak demir yolu sorunun çok azının çözümü. Çünkü demiryollarının da baştan sona düzeltilmesi gerekiyor. Mevcut alt yapısı ile çok yeterli olacak gibi görünmüyor. Örneğin, duble yollar gibi, duble demir yolları yapılması gerekiyor.

Eğer eşit şartlar yaratılmış olsa, dünyada vazgeçilmeyen Diyarbakır beji iç piyasada da kendine çok iyi pazar bulacaktır. Son günlerde sektör temsilcileri ile yaptığımız sohbetlerde Diyarbakır'da kendi mermerimize olan talebin son derece az olduğu, mevcut talebin de kaliteli taşa değil 2'nci yada 3'üncü kalite taşa geldiği ortaya çıkıyor. Bu konuda daha bilinçli olması gereken kamu kurum, kuruluşları ile mimar ve inşaat mühendislerinin Diyarbakır mermerinin tüketimine yönelik titizliği göstermediği de bir gerçek. Oysa Diyarbakırlı mermerciler kentin tüm sorunlarının çözümü konusunda maddi manevi fedakârlık gösteriyorlar. Gerçekten büyük riskler alarak, geri kalmış ancak büyük bir gelişme içinde olan bir kente yatırım yapıp istihdam sağlayan herkese daha fazla sahip çıkmamız gerekiyor.

 Güneydoğu Perakendeciler Derneği, 2011 yılını 'Yerele Teşvik Yılı' olarak belirledi. Bunun için tanıtım faaliyetlerinde bulunacaklar. Aslında bunun sadece gıda sektöründe değil tüm sektörlerde yapılması gerek. Yerelde üretilen ürünlerimiz için birey olarak bilinçli olup, tüketimi için harekete geçmeliyiz. Kent gelişmesinde bunun önemi çok fazla. Buna özellikle kentin önde gelenlerinin öncülük etmesi gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde Dicle Üniversitesi'nde katıldığım geniş çaplı bir toplantıda ikram edilen su, çevre illerimizden birinin suyu idi. Oysa bizim iki tane su markamız var. Dışarıdan katılımın bu kadar yoğun olduğu bir toplantıda kendi markamızı konuklarımıza ikram etmenin daha büyük bir keyif olacağını düşünüyorum. Söylediğim gibi bu bilinci artık kazanmalıyız. Her türlü tüketimimizde, ticaretimizde kendi markalarımızı tercih etmeliyiz. Hem fiyat olarak hem de kalite olarak hiçbir eksiğin olmadığını göreceğiz.