Yıl sonunda araç satın almak, ödenecek vergiyi düşürür mü?
Dursun Ali YAZ, SMMM / T.C. Maltepe Üniversitesi İİBF, Öğretim Görevlisi
Pek çok şirket, yeni yılın bitmesine bir kaç gün kala hummalı bir şekilde makine, araç, demirbaş gibi sabit kıymetler satın alma eğilimi göstermektedirler. Hatta, zaman darlığından veya tescil işlemlerin yoğunluğundan, 31.12 tarihli fatura ile envanter kayıtlarına alınan sabit kıymetlerin fiziki teslimi sonraki seneye sarkmaktadır.
Vergi mükelleflerinde dönem sonlarında ortaya çıkan satın alma güdüsü, işletmeye dahil edilecek sabit kıymet amortismanının gider yazılabilmesi ve KDV avantajını kullanma isteğiyle açıklanabilir.
Yıl sonlarında satın alınan tüm demirbaş, makine teçhizat ve taşıtların alım bedelleri, ilgili takvim yılında kullanılmamış olmasına rağmen sanki bir yıl kullanılmış (yıpranmış) gibi amortisman müessesesi yoluyla itfa edilebiliyor. İtfa kelimesi Arapça kökenli olup "söndürme" demek, zaten bildiğimiz "itfaiye" de aynı kökten gelme.
Örneğin, bir sabit kıymeti fiziken 2012 yılında teslim alsanız dahi, faturası en geç 31.12.2011 tarihli düzenlendiği takdirde VUK'ta belirtilen hadler dahilinde amortisman ayırma hakkınızın olduğu konusunda geniş ölçüde uygulama birliği bulunmaktadır. Dolayısıyla, yılsonunda araç satın alanların belli kriterlere dikkat etmesi halinde, vergi avantajı sağladıklarını ifade edebiliriz.
Peki, dikkat edilmesi gereken kriterler neler olabilir?
Yılsonlarında araç satın alarak vergi avantajı elde etmek isteyenlerin, binek otomobil sınıfına giren araçları tercih etmesi halinde, düşündükleri ölçüde avantajlı olamayacaklarını belirtmeliyiz. Zira, mevzuatımız binek otomobil sınıfına giren taşıtlara, gerek KDV indirimi gerekse amortisman gideri açısından önemli kısıtlamalar getirmektedir. Bununla birlikte ülkemizde uygulanan amortisman tekniği, sabit kıymetin ekonomik ömürlerini baz alarak belirlenmiş ve listelerle tebliğ edilmiştir. Neredeyse tüm sabit kıymetler tek tek listeden kontrol edilerek amortisman oranı belirleniyor. Halihazırda 500'ün üzerinde farklı amortisman oranı mevcuttur.
Vergi kanunlarımız, yıl sonlarında işletme aktifine dahil edilen "binek otomobillerin" amortisman ayırma usulünde "kıst amortisman" yöntemini zorunlu kılıyor. Bu yöntem sadece binek araçlar yönünden zorunluluk arz ediyor. Günün sonunda, Aralık ayı içerisinde satın alınan binek araç amortismanın bir yıllık karşılığını gider hesaplarına intikal ettirerek vergi avantajı elde edilemiyor. Önce bir yıllık amortisman toplamı hesaplanıyor. Sonra bir yıllık amortisman gideri 12 aya bölünerek yalnız bir ay için kullanılabilecek amortisman tutarına ulaşılıyor. Ardından, binek aracı Aralık ayında alanlar, sadece bir ay veya Kasım ayında alanlar iki ay kullandıkları kabul edilerek, sadece iki aylık döneme tekabül edecek amortisman tutarını vergi matrahından indirebiliyorlar. Gidere atılabilecek amortisman toplamı azaldıkça haliyle "ödenecek vergi" beklenen fayda sağlanamıyor.
Ayrıca "binek otomobil"lerin alış vesikasında gösterilen katma değer vergisi, mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemiyor. Meful-u muhalifinden yola çıkarak ifade edersek, binek otomobil dışında iktisap edilen tüm sabit kıymetlerin KDV'si indirilebilir. Bu noktada, vergi kanunlarında "binek otomobil" tanımının yapılmamış olması uygulamada önemli tereddütlere yol açıyor. Bununla birlikte, indirilemeyen katma değer vergisinin ise, gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabileceğini hatırlatalım.
Yeri gelmişken, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 14'üncü maddesi hükmü gereğince; otomobillerden (taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşanların bu amaçla kiraya verdikleri araçlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider yazılamıyor. Fakat minibüs ve panelvan için sadece ödenen vergilerin gider yazılması mümkün.
Son olarak, satın aldığınız "Jeep"lerin veya kapalı kasa taşıtların fiziksel büyüklüğüne aldanarak, alış faturasında yer alan katma değer vergisinden veya itfa payından vergi avantajı sağlayabileceğinizi düşünmeyin lütfen.
Gerçektende Maliye Bakanlığı, jeeplerin yanı sıra; Sedan, hatchbeck, coupe, station wagon, üstü açık ve yarış arabası türü araçların yanı sıra,
Doblo, kango, multix, combo, connect, partner, berlingo, caddy, vaneo, fiorino, bipper gibi kapalı kasa araçları, Starex, traffic, master, vito, viano, transporter, caravelle, transit, jumpy, ducatove boxer gibi kapalı kasa şoför dahil 9 kişiye kadar (8+1) insan taşıyan panelvan araçları binek otomobil olarak değerlendiriyor. Saydığımız araçların ruhsatlarında kamyonet, panelvan, minübüs veya arazi taşıtı yazıyor olması, bakanlığın görüşünü değiştirmiyor.
Özetle, yılsonlarında duran varlık yatırımına giden şirketlerin, araç alımından planlanan vergi ve finansman avantajını sağlayabilmeleri için aracın dış görünüşe aldanmamaları gerekiyor. Arazi taşıtı, minübüs veya panelvan benzeri araçların birçoğu vergi kanunları yönünden binek otomobil olarak değerlendirilmektedir.
Dolayısıyla, araç yatırımına gidecek işletmelerin, düşündükleri araçların öncelikle maliye nezdinde ne ifade ettiğini yeterince araştırmadan işlem yapmamaları gerekmektedir. Aksi halde, KDV ve amortisman gideri açısından beklenen faydayı sağlamayacaklarını belirtmek isteriz.