”Yıl sonunda bankacılık karında 20 milyar lirayı bulacağız”

BDDK Başkanı Bilgin, 2010 yılında ise sektörde karlılığın düşeceğini, kar marjlarının oldukça daraldığını belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, bankacılık sektörünün 2009 yılının 10 aylık karının 17,4 milyar lira olarak gerçekleştiğini belirterek, "Yıl sonunda ise bankacılık karında 20 milyar lirayı bulacağız" dedi. 
Bilgin, Türkiye Ekonomi Kurumu tarafından düzenlenen 80. Kuruluş Yılı Kutlama Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, bu karın bundan sonraki birkaç yılın en yüksek karı olacağını bildirdi. 
"Bu yüzden kar dağıtımında hassasız, üzerinde ısrarla durmaktayız" diyen Bilgin,  2010'da sektörün karlılığının düşeceğini, kar marjlarının oldukça daraldığını söyledi. 
Bankacılığın daha da zorlaşacağını, takip oranlarının bir miktar artacağını kaydeden Bilgin, reel sektörün fonlamasının da artacağını kaydetti. Bilgin, "İhtiyatlı bir iyimserlik havasının devam etmesini bekliyoruz" dedi. 
Bilgin, krizden bankacılık ile çıkılamayacağını, ama sektörün çıkışta ivmeyi sağlayacağını ve çıkışı hızlandıracağını ifade etti. 
 Türk bankacılığının rüşdünü ispat eden, bölgesinde parlayan bir yıldız olarak yoluna devam ettiğini belirten Bilgin, sektörün Türkiye dışında da özellikle Balkanlar'da biraz daha aktif rol oynaması gerektiğine işaret etti. 
Bilgin, Türk bankacılığının sermaye yeterlilik rasyosunda pek çok ülkeden iyi durumda olduğunu, hatta birinci sırada bulunduğunu kaydederek, Türkiye'nin OECD ülkeleri arasında bankacılığa yardım yapmayan tek ülke olduğunu ve en şeffaf bilançolara sahip ülkelerden biri olduğunu söyledi. 
BDDK Başkanı Bilgin, "Bu yapının devamı için kurum olarak, bürokrasi olarak elimizden geleni yapıyoruz ve kimsenin de bunu bozmasına izin vermeyiz" dedi. 
49 bankanın oyuncu olarak yer aldığı sektörün yılların birikimi ile bu noktaya geldiğinin altını çizen Bilgin, sektörün bugünkü durumunun tüm bankacıların emeğinin sonucu olduğunu kaydetti. 
Bilgin, 2001 ve 2002 yılında alınan tedbirler nedeniyle bankacılık sisteminde bu tarihleri başlangıç olarak almanın bu sektörde çalışmış binlerce, on binlerce kişiye yapılacak en büyük haksızlık olduğunu da söyledi. 
Bankacılık sistemi, ihtiyatlı strateji izledi
Bankacılığın bu süreçte "ihtiyatlı bir strateji izlediğini" belirten Bilgin, "Bankacılık sisteminde aktiflerinin yüzde 47'sini, 377 milyar TL'lik büyüklüğü krediler oluşturuyor. Ancak Ekim 2008'den Ekim 2009'a geldiğimizde kredilerde sadece yüzde 1'lik büyüme meydana gelmiştir" dedi.
Bilgin, global likiditenin bol olduğu 2006 ve 2007 yıllarında kredilerde büyümenin yüzde 30-40'lar düzeyinde olduğunu, yüzde 1 büyümenin "hemen hemen hiçbir şey" anlamına geldiğini ifade ederek, bankacılık sisteminin "ihtiyatlı davranmayı seçtiğini, sisli bir geleceğe yönelik tahminin zor olduğunu" anlattı.
Tevfik Bilgin, bankacılık sisteminin ihtiyatlı olması gerektiğini, sistemin temel görevinin tasarrufları, mevduatı korumak olduğunu kaydetti.
Bazı bankaların bu süreçte aşırı tedirgin davranmasını da eleştiren Bilgin, kredileri geri çağıran, çekleri vadesinde önce işleme koyan bankaların bulunduğunu, gerekli mesajları ilettiklerini ancak en iyi cevabı, sanayicilerin ve KOBİ'lerin bir daha bu bankalarla çalışmayarak verebileceğini söyledi. Bilgin, onlarca yılın birikimi işletmeleri zora sokmanın, yok etmenin kimsenin hakkı olmadığını ifade etti, ancak krizi borcunu ödememek için bahane olarak kullanan firmalar da bulunduğunu, bunların üstüne gitmenin de bankacıların görevi olduğunu kaydetti.
Bilgin, kredilerde son aylarda hafif hareketle olduğunu, ancak bankaların mevcudu koruma politikalarını sürdürdüğünü söyledi.
"Vergi teşviki gibi yöntemlerle nevduat vadesi uzatılmalı"
Kredilerde takibe dönüşüm oranları hakkında da bilgi veren Bilgin, krizin baş gösterdiği 2008 yılının Eylül ayında bu oranın yüzde 3,2 düzeyinde olduğunu, bugün yüzde 5,4'e çıktığını ifade etti. Bu oranın kendisinin beklentisinin oldukça altında kaldığını dile getiren Bilgin, "Aslında gerçekten sevindirici bir oran, tahminimiz bunun 2010 yılında da bir miktar yükseleceğidir" dedi.
Takibe dönüşüm oranını sektör bazında değerlendirildiğinde, "krizin en fazla hangi sektörü etkilediğinin" de anlaşılabileceğini ifade eden Bilgin, "KOBİ kredilerinde yüzde 7,8 dir. Demek ki bu kriz, en çok küçük işletmeleri etkilemiş. Bireysel kredilerde bile ortalama yüzde 6'dır. Kurumsal büyük kredilerde yüzde 3,2" diye konuştu.
Bilgin, Türk bankacılık sisteminin, kriz dönemindeki kıt kaynakları "menkul değerler cüzdanında" değerlendirdiğini, Ekim 2008-Kasım 2009 döneminde menkul değerler cüzdanının yüzde 36 oranında, 68 milyar lira arttığını belirtti. Bilgin, "Doğrudan analiz tehlikeli olabilir ama kabaca toplanan mevduatın önemli bir bölümü, neredeyse tamamı menkul değerler cüzdanına, DİBS'lere plase edilmiş gibi gözüküyor. Bunun da temel nedeni likit kalma, en az riskli olana yatırım yapma tercihidir" dedi.
Bankacıların pasifinde en önemli kaynağının mevduatlar olduğunu, bunun kriz döneminde yüzde 16 artış gösterdiğini ifade eden Bilgin, sistemde en önemli riski "mevduat vadesinin kısalığının" oluşturduğunu kaydetti. Bilgin, toplam mevduatın yüzde 91'inin vadesinin 3 aydan kısa olduğunu, ortalama vade süresinin 31 günde kaldığını ifade ederek, bunun bankaları faiz riskiyle karşı karşıya bıraktığını söyledi. Bankaların bu dönemde uzun vadeli dış kaynağa erişmekte de zorluk çektiğini belirten Bilgin, bankaların aktifi fonlamakta zorlandığını kaydetti. 
Vergi teşviki gibi yöntemlerle mevduat vadesini uzatmak gerektiğini vurgulayan Bilgin, kaynakların vadesini uzatılmazsa bankacılık sisteminin reel sektörü istenilen ölçüde finanse etmesinin mümkün olmayacağını dile getirdi.