Yurtiçini unutmadan yurtdışında büyüyeceğiz

Milli Reasürans Genel Müdürü Hasan Hulki Yalçın, rekabetin yoğun olduğunu ve sürekli zarar edilen branşlarda yer almak istemediklerini söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Yakup SAYAR
 

İSTANBUL - Türk sigorta sektörünün tek lokal reasürans şirketi olan Milli Re, çalıştığı ülke sayısını her geçen gün artırırken, yurtiçinde ise rekabetin yoğun yaşandığı branşlardan çıkıyor. Milli Re Genel Müdürü Hulki Yalçın, "Üretimimizin yüzde 78'ini yurtiçinde sağlıyoruz. İmkanlarımızı sonuna kadar yurtiçine kullandırıyoruz ve bu böyle de devam edecek.  Geçen yıl 992 milyon TL'lik prim üretimi yaptık. Yurt dışının payını ise yüzde 22'ye getirmiş durumdayız" dedi. 

Milli Reasürans Genel Müdürü Hulki Yalçın, sektörü ve Milli Re'nin hedeflerini DÜNYA ile paylaştı. Sektörün yurtiçinde ürettiği prime bakıldığında herkesin bildiği gibi kasko, trafik ve sağlık branşlarının nerdeyse hayat dışının yüzde 65'ni yaptığını belirten Hulki Yalçın, "Bu üç branş aynı zamanda sorunlu branşlar. Yani rekabetin çok yoğun olduğu ve piyasa payının ciddi şekilde elinde olduğu branşlar. Ciddi zarar edilen bu branşlarda, biz de artık olmak istemiyoruz diyoruz ve bunu son üç yılda ufak ufak hayata geçirdik. Sağlık hesabımızı 2012 yenilemelerinde istediğimiz seviyelere, kara araçlarında ise yüzde 80'ini iptal ettik. Yurtiçinde bu nedenle bu yıl bir prim gerilemesi öngörüyoruz. Kapasitemizi yine yurtiçine uzmanlık alanımız olan, yangın, sel, doğal afet, mühendislik nakliyat gibi gerçekten reasüransın ihtiyaç olduğu alanlara kaydırmak istiyoruz. Buradaki çıkışımız yurtdışına bir miktar kayacaktır ama çok sağlıklı bir portföy oluşturduğumuzu düşünüyoruz" dedi.

Yüzde 75-25 dengesi tutacak

Üretimlerinin yüzde 78'ini yurtiçinde sağladıklarını ve imkanlarımızı sonuna kadar yurtiçine kullandırdıklarının altını çizen Yalçın sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu böyle devam edecek.  Geçen yıl 992 milyon TL'lik prim üretimi yaptık. Yurt dışını yüzde 22'ye getirmiş durumdayız. Aslında başında çıktığımız yol yurtdışının payı yüzde 25 olsun, içerisinin payı yüzde 75 olsun şeklindeydi. Tahmin ediyorum belirli bir vadede bu dengeyi tutacağız diye düşünüyoruz. Yurtiçinde payımızda ise bölüşmeli reasürans anlaşmalarının yüzde 26'sını biz veriyoruz ve çoğunda da liderliğini yapıyoruz ve bunun da çok üstüne çıkmayı düşünmüyoruz.  Zaman içinde sektörde rakamlar geliştikçe bu oran değişebilir. Çünkü buradaki tüm şirketler bizim iş ortağımız ve hiçbirinin bizim için bir farkı yok."

180 milyon liralık işi iptal ettik

Bu yıl ki hedeflerini sorduğumuz Yalçın, " Hedefimiz 890 milyon lira civarında bir prim üretimi.  Geçen yıla göre yüzde 10 düşüş ve bunun nedeni de motor ve sağlıkta 180 milyon liralık işi iptal ettik. İlk çeyrekte yüzde 30'luk bir prim artışı ile 300 milyon liranın üstünde prim üretimi yaptık ama bu yanıltmasın.  Bu rakam esasen geçen yılın son çeyrek rakamı ve biz hep bir çeyrek geriden geliyoruz. Öte yandan yurtdışı primlerde ise artış bekliyoruz. Oradaki işimizi geliştiriyoruz.  Yurtdışında çalıştığımız ülke sayısı şu an 60'ın üzerindedir ve bu zamanla daha da gelişecektir. Genel olarak yılın olumlu bir şekilde karlı geçmesini bekliyorum" şeklinde konuştu. 
Sorunlu branşların reasürans ihtiyacı yok
Söz konusu sorunlu branşlar nedeniyle oluşan riskin şirketler tarafından nasıl karşılandığını sorduğumuz Hulki Yalçın, sektör şu anda risklerini üzerinde taşıdığını belirterek şunları söyledi:  "Söz konusu branşlarda şu anda gerçek anlamda bir reasürans ihtiyacı yok. Ama biz yıllardan gelen ilişkimizde bu süreci tamamlıyoruz.  Bu nedenle bizim bu alanlardan çıkmamız bir rahatsızlık yaratmadı. Küçük birkaç şirket belki reasürans alıyordur ve ihtiyacı var ve desteklemeye devam ediyoruz.  Bu branşlarda ihtiyaç yok diye düşünüyorum."
 Dünyanın her zaman reasürans şirketlerinin sunacağı kapasite imkanlarına ihtiyacı olduğunun altını çizen Yalçın," Biz dünyadaki birçok şirketten eski tarihliyiz. 15 sene sonra bizde 100 yaşında olacağız. Açgözlü bir bakış açımız yok. Ufak ufak bir artış yapıyoruz. 2023 için ise spesifik bir hedefimiz yok. İleriye dönük de yurt dışında çok daha büyük bir portföy, daha farklı yurtdışı açılımları yapmak" dedi.

[PAGE]

mr1.jpg

Hedefimiz ratingimizi  yükseltmek 

Hedeflerinin  kısa ve orta vadede şirket ratingini yükseltmek olduğunun altını çizen Yalçın, "Biz iki yerden not alıyoruz, S&P'den A2+ notumuz ama bu lokal ülke ratingi. A.M. Best'ten global notumuz ise B2+ işte bunu birbasamak yukarı çıkarabilirsek A- olacak ama bunun için sürdürülebilir istikrarlı bir teknik kar elde etmemiz gerekiyor. Diğer rakamlarımız aslında bunu karşılıyor, onun için de portföyümüzü sağlıklı bir yapıya getirmeye çalışıyoruz.  Bu not bizim dışarıda yapacağımız işler için gösterge. Bu notumuzun yükselmesi ile daha önce giremediğimiz piyasalara girmek istiyoruz. Böylelikle. Kısa vadede ratingimizi yükseltmek istiyoruz. İki üç sene içinde ise teknik tarafta bilançolarımızda sorunlu portföy kalmayacağından o zaman rating konusunda bir fark olacaktır. Aynı zamanda ülke ratingimiz yatırım yapılabilir seviyeye çıkarılırsa bizim notumuzda bundan olumlu etkilenecektir" şeklinde konuştu.

Reasürans havuzu çok büyük

Reasüransın finans piyasalarının yakından tanıdığı ciddi fon büyüklüğü olan bir alan olduğunu belirten Hulki Yalçın "Ciddi öz kaynak ve teknik karlarla doludur reasürans sektörü. Dünyanın reasürans ihtiyacı olarak bakarsak, havuz çok büyük bunu böyle görmek lazım.  Dünyanın belli başlı reasürans şirketlerini düşünün bunların hepsinin sağladığı bir kapasite var. Bu kapasitenin 2011 sonunda 455 milyar dolar civarında olduğu söyleniyor. Bu rakam her zaman oynayabilecek bir rakam. Yani bu sadece afetlerle olabilecek bir durum değil, bakın Avrupa'da çok ciddi kriz yaşanıyor bu rakamlar değişkenlik gösterecektir. Ama şu  bir gerçek reasürans piyasası çok güçlü" diye konuştu.
 

[PAGE]

mr2.jpg


En büyük risk deprem ve sel

Türkiye'de reasürans anlamında en büyük risk deprem riski olduğu bilgisini veren Hulki Yalçın, " Burada da tabiî ki İstanbul depremi öncelikli olan.  Bu konuda birçok rapora araştırmaya göre modellemeler yapılıyor. Bunun dışında sel de önemli bir risktir. Teorik olarak Yeni Zelanda'da 15 ayda üç büyük şiddetli deprem oldu. İstanbul'da ise 250 yılda bir olan bir frekans var. Teorik olarak bir deprem olduğunda bunu 250 yılda bir bekleyeceksiniz. Ama sel bir yılda 10 kez de olabilir. 2009 İstanbul seli, lokasyon olarak belli bir alanı etkiledi ama çok önemli hasar oldu onun için ben seli çok önemsiyorum" şeklinde konuştu.

Güven sorunu bir şehir efsanesi

Sektöre yönelik değerlendirmelerini sorduğumuz Hulki Yalçın, hiçbir şirketin 3-4 yıllık stratejik bir planla yola koyulmayacağını belirterek şunları söyledi: " Örneğin biz 10 yıllık planlar yaparak ilerliyoruz.  Ülkenin ekonomik büyüklüğü ile sigorta sektörünün büyüklüğü birbirini takip etmiyor. Ticaret, üretim ve bunu gibi alanlar gelişirken, sigorta sektörü istenen düzeyde gelişmiyor bu nedenle de birçok sigorta ürünü çıkarmanız gerekli.  İster kültürel deyin, yeterli tanıtım olmuyor deyin birçok şeye dayanıyordur sektörün istenen düzeye gelememesi.  9 yıl önce bu sektöre girdiğimden bugüne sorunlu branşlarda değişen bir şey yok ama ben gelecekte mutlak bir denge oluşacağına inanıyorum.    Hayat dışındaki şirket sayısı belki 20'li sayılara gerileyecek, ürünler , potansiyel, fiyatlamalar, insanların sigortaya bakışı gibi durumlarda şu anki çekilen acıların karşılığı sağlanacaktır diye düşünüyorum. Öte yandan sektöre çok olumsuz yaklaşacak bir uygulama olduğunu da düşünmüyorum. Güven sorunu deniliyor, bu da bana bir şehir efsanesi geliyor. Bence insanımızın sigortaya ihtiyacı olduğu yönünde  çok sağlıklı algısı yok."

Hiçbir yatırımcı Türkiye'den çıkmaz

Sektörde yaşanan fiyat rekabetine düzenleyicinin fazla bir etkisinin olamaya cağını belirten Hulki Yalçın, düzenleyicinin  adaletli bir rekabeti sağlamak ve bunun dışında şirketlerin mali sorumluluklarını yerine getirip getirmediğine baktığını söyledi.  Yalçın sözlerini şöyle sürdürdü: " Rekabette  sermayedar baskısı gelmesi lazım. Bu da şu yönde gelmeli. Ortaya para koyuyorsunuz ve bir getiri bekliyorsunuz ve bu yıllarca gelmiyorsa buradan bir adım gelmeli. Bu adımın gelmemesin nedeni sürenin kabul edilebilir olarak görüldüğü içindir. Yatırımcı bunu kabul ediyor gibi.  Hiçbir yabancı yatırımcının ben çıkacağım diye çok yüksek sesle söylendiğini duymadım. Buradaki rekabet bizi etkiledi diyip çıkacağım diyen yok. Ülkenin ekonomisi büyüyor, prim artışı var, Avrupa'daki durum ortadayken, buralar çok cazip."  Sektöre yabancı sermaye ilgisinin bu dönemde daha çok Körfez bölgesinden olduğunu da belirten Hulki Yalçın, " Körfez sermayesi buralarla ilgileniyor. Birkaç ay için bir şey görebiliriz. Avrupa kaynaklı şirket gelmesini ise şu an için düşünmüyorum.  Avrupa'da işler düzelirse tabiî ki oradan da geliş başlar. Orada şimdi bir yatırım için kaynak ayrılacağını düşünmüyorum" dedi.


mr3.jpg

Bu konularda ilginizi çekebilir