Kadın olmadan kalkınma olmaz refah bir toplum inşa edilemez

“Kadının; iş dünyasında, istihdamda ve sosyal yaşamda yerini tartışmaya daha gelemeden, bireysel hak ve özgürlükler temelinde önemli farklılaşmaların başrolünde olduğunu görüyoruz. Bu tespiti yapmadan değerlendirme yapmak doğru olmayacaktır. Bir kadın ve bir kadın girişimci olarak, öncelikle “eşit birey” olmak adına mücadele etmek gerekiyor.”

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Günay DEMİRBAĞ

İş hayatının taşıyıcı güçlerinden olan kadınlar için kariyer basamakları mücadeleci zorluklar barındırıyor. Üzerinde çok konuşulan ve yazılan ‘cam tavan’ ifadesi özellikle kadınların karşısına çıkartılan, yükselebilmek için erkeklere oranla daha çok çabalamayı ve hak ettiği pozisyona getirilmemek gibi saydam engelleri belirtiyor.

Başarılı iş insanlarından Gürok Grup Yönetim Kurulu Başkan Vekili Esin Güral Argat’a, iş hayatının içerisindeki kadının yaşadığı cinsiyet eşitsizliği, karşılaştığı zorlukların neler olduğu, hep var olan problemlerin geçen yıllara oranla kıyasları, gelişmeleri ve neler yapılabileceği konusunda sorularımızı yönelttik.

Dünya gazetesi okuyucuları için kısaca kendinizden bahseder misiniz?

 İstanbul Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Enstitüsü'nde yüksek lisansımı tamamladıktan sonra 1992 yılında kendi girişimim olan Güven Çini ve Seramik ile iş hayatına başladım. 1998 yılında Gürok Grup’un önemli markalarından biri olan LAV’ın, konsept aşamasından konumlanmasına, üretim sürecinin belirlenmesinden tedarik ağının oluşturulmasına kadar tüm süreçlerinin yapılandırılmasına öncülük ettim.

Alanında fark yaratan LAV markası bugün dünyanın en büyük beşinci cam üreticisi konumunda bulunuyor. 2008 yılında Gürok Grup’un turizm yatırımlarını yönetmeye başlayarak, bu dönemde Ali Bey Resort tesisinin hizmete açılmasına öncülük ettim. 2016 yılında ise turizmde yabancı yatırımlara ağırlık vererek “JOALI Maldives” markası ile Maldivler’de lüks otel segmentine başarılı bir giriş yaptık. 2021 yılında Maldivler’in ikinci oteli olan wellbeing konseptli JOALI BEING’i bünyemize kattık.

JOALI BEING dünyada bu konsepte sahip olan tek otel olma özelliği taşıyor. 2009 yılından bu yana aralarında LAV, GCA, Ali Bey Hotels & Resorts, JOALI, Lapis Yapı, Gürok Kiremit, ve Türkiye’nin önde gelen tüketici, turizm ve sanayi markalarının yer aldığı Gürok Grup şirketlerinde Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Bu kapsamda grubun yurt içi ve yurt dışı yatırımlarının, marka süreçlerinin liderliğini yürütüyorum.

Geçen yıl Kütahya Sanayi ve Ticaret Odası (KUTSO) seçimlerinde göreve layık görüldüm ve hem Türkiye’nin hem 96 yıllık KUTSO tarihinin ilk kadın TSO başkanı olarak göreve başladım. TÜSİAD’da, Türkiye İş Kadınları Derneği’nin (TİKAD) Yönetim Kurulu’nda ve Girişimcilik Vakfı’nın (GİRVAK) Mütevelli Heyetinde, TÜRKONFED Yönetim Kurulunda, Global İlişkiler Forumu’nda görev aldım. İş yaşamı dışında spora ve Fenerbahçe’ye de gönül veren biriyim.

Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu üyeliği ve kulübün iştiraklerinden Fenerium’un Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini üstlendim. İş yaşamında kadının güçlenmesi ve desteklenmesi için pek çok görevimde çalışmalara katıldım. 2022 yılında ise, G20’nin açılım gruplarından biri olan W20 (Women20) delegasyon başkanlığını, Türkiye temsilcisi olan TİKAD adına yürüttüm. Son olarak, bu yılın mayıs ayında Forbes Middle East Women’s Summit’te Türkiye’yi temsilen konuşmacı olarak katılım sağladım.

Kadınları kariyer basamaklarını tırmanma sürecinde bekleyen zorluklar nelerdir?

Kadının eşit birey olarak algılanmasında çok ciddi sorunlarımız var. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) tarafından yürütülen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Algıları Araştırması, Türkiye dahil yirmi ülkedeki toplumsal cinsiyete dayalı algı ve tutumlarla ilgili çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Buna göre, katılımcıların yüzde 41,5’i, erkeğin işinin para kazanmak, kadının işinin ise ev ve aile işleri ile ilgilenmek olduğunu düşünüyor. Yüzde 54,5’i ise kadınların daha az çalışıp ailelerine daha fazla zaman ayırması gerektiğine inanıyor.

Her üç katılımcıdan 1’i, erkek çocuklarının üniversite eğitimi almasının kız çocuklarına oranla daha önemli olduğunu düşünüyor. Bu anlayışı değiştirmemiz şart.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu, dünya genelinde toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için önümüzde 132 yıl olduğunu söylüyor. Rapora göre iş gücündeki cinsiyet eşitliği yüzde 62,9 oranı ile endeksin ilk derlendiği günden bu yana kaydedilen en düşük seviye olarak dikkat çekiyor.

Ülkemizde nüfusun neredeyse yarısını oluşturan kadınların işgücüne katılım oranları maalesef istenen seviyede değil. TÜİK verilerine göre (23 Mart 2023 tarihli), 2022 yılında kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 35,1 oldu. Bu oran yüzde erkeklerde yüzde 71,4. Geçtiğimiz yıl kadınların istihdam oranı ise yüzde 30,4 olarak gerçekleşti.

Buradan ise her 10 kadından 3’ünün çalışma hayatında olduğunu anlıyoruz. Bu oran düşük de olsa 2004 yılının yüzde 20,8 oranına göre artış göstermiş. Bu durumu hızla pozitif yönde değiştirmek için topyekûn ortak bir çaba gösterilmesi gerekiyor. Umuyorum ki, önümüzdeki yıllarda artan oranda, iş yaşamı ve sanayide kadınlarımız görev alacak ve kalkınmanın taşıyıcı gücü olacaktır.

Özellikle ülkemizde işe alım görüşmelerinde kadınlara yöneltilen özel hayat ile ilgili soruların olması, (bekar ise ne zaman evleneceği, evli ise ne zaman çocuk planladıkları gibi) iş veren açısından bakıldığında işin sürdürülebilirliği olarak görülüyor. Bu konuda şirketlerin kadın erkek çalışana yaklaşımı mı önemli yoksa devlet politikası olarak pozitif ayrımcılıkla doğum iznine çıkan kadına ve işverenine destek gibi yasaların, mevzuatların varlığı mı? Sizin iş hayatı süresince gördüğünüz cinsiyet ayrımcılığına yönelik aksaklıklar nelerdir ve nasıl çözümleri olabilir?

 Bu iki alanı birbirinden bağımsız ele alamayız. Bu alanda yapılan yasal düzenlemeler çalışanın hak arama mücadelesi açısından çok önemli. Özellikle kadınların doğum izni sırasında işten çıkarılması veya işe alınırken evlilik ve doğum gibi konuların gündeme getirilmesi, kadınlara aynı işi yapan erkeklere göre daha az maaş verilmesi gibi konuların çözümünde yasalar ve şirketlere yapılacak teşviklerin çok büyük farklar yaratacağına inanıyorum.

Yalnızca çalışanın hakkını ararken başvuracağı dayanaklar olarak değil, toplumun zihniyet dönüşümünde de önemli başvuru noktaları olacaktır. Örneğin bir ILO Raporunda (Uluslararası Çalışma Standartlarının Uygulanması, 15 Mart 2023), kadınların iş gücüne katılımının desteklenmesi için yapılacak çalışmalarda devletin yapması gerekenler alanında çok önemli görevler sıralanıyor.

Kadınların yeterli eğitim ve mesleki eğitime ve üst düzey pozisyonlar da dahil olmak üzere, resmi ve ücretli istihdama etkin erişiminin teşvik edilmesi; çocuk bakımı, ailelere yönelik tesisler ve desteklerin geliştirilmesi gibi yollarla, hem erkekler hem de kadınların iş, ailevi sorumluluklarını bağdaştırabilmesinin sağlanması, kadınların güçlendirilmesi, eğitim, mesleki eğitim ve resmi istihdama katılımını artırmayı hedefleyen çeşitli program ve projelerin sonuçlarının etkili biçimde izlenmesi, değerlendirilmesi ve gerekirse düzeltilmesinin sağlanmasına yönelik proaktif önlemlerin alınması öneriliyor.

Tüm bunlar çoğu zaman kadınların asli görevi olarak görülen aile ve çocuk bakımı gibi alanların ortak paylaşım alanları olarak görülmemesi ve kadınlara bu süreçlerde esneklik sağlanmaması nedeniyle kadınların iş gücünde kalmasını engelleyen sorunlar olarak öne çıkıyor. Dolayısıyla kadınlara dair bu algının değişmesi için eğitim, medya ve iletişim araçları yoluyla yaygın çalışmalar yapılması gerekiyor.

Bu alan yalnızca devletin girişimleriyle, yasa ve mevzuatlarla düzelebilecek bir konu değil. Özel sektörün de bu alanı kendi sorunu olarak ele alması ve düzeltmek için samimiyetle çalışması gerek.

Kadın çalışan ve kadın yönetici sayısı az olan şirketler bunu bir eksiklik olarak görmeli, orta ve uzun vadeli planlarla bu durumu değiştirmek için yol haritaları çıkarmalı. Şirketleri başarıya götüren en önemli unsurlardan biri de kadın-erkek çalışanlarının dengeli olması, ayrımcılık yapılmadan çeşitliliğe ve kapsayıcılığa önem veren IK politikalarına sahip olmaları.

"Umuyorum ki, önümüzdeki yıllarda artan oranda, iş yaşamı ve sanayide kadınlarımız görev alacak"

İş hayatında cinsiyet eşitsizliğini nasıl tanımlıyorsunuz?

 Kadının; iş dünyasında, istihdamda ve sosyal yaşamda yerini tartışmaya daha gelemeden, bireysel hak ve özgürlükler temelinde önemli farklılaşmaların başrolünde olduğunu görüyoruz. Bu tespiti yapmadan değerlendirme yapmak doğru olmayacaktır. Bir kadın ve bir kadın girişimci olarak, öncelikle “eşit birey” olmak adına mücadele etmek gerekiyor. Kadın olmadan kalkınma olmaz, refah bir toplum inşa edilemez. Umuyorum ki, önümüzdeki yıllarda artan oranda, iş yaşamı ve sanayide kadınlarımız görev alacak ve kalkınmanın taşıyıcı gücü olacaktır.

ILO’nun yakın zamanda yayınladığı bilgi notuna göre, dünya genelinde çalışma çağındaki kadınların yüzde 15’i çalışmayı istiyor ancak iş bulamıyor; erkeklerde ise bu oran yüzde 10,5. Çalışma bize, cinsiyete dayalı uçurumun son yirmi yılda (2005-2022) hemen hemen hiç değişmediğini gösteriyor. Kadınların işgücüne katılımı desteklemek için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine inanıyor ve bu sorumlulukla çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Kadınlar ‘Cam Tavan’ ile mücadele etmek zorunda

Erkeklerle eşit eğitime sahip kadın çalışana uygulanan açıkça görülmeyen ama aşılamayan ‘cam tavanlar’ konusunda ne düşünüyorsunuz?

 Ülkemizde ve tüm dünyada son yüzyılda insan haklarında yaşanan gelişmelere rağmen kadınlar hala eğitimden, çalışma hayatına, karar alma mekanizmalarında söz hakkından gelecek hayallerine kadar pek çok farklı alanda cam tavanlarla mücadele etmek zorunda kalıyor.

Kız çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sunan ve iş gücüne katılımda eşit ve adil bir anlayış sunan toplumların ekonomik kalkınma düzeyinin de yükseldiği biliniyor.

Bir IMF Raporuna göre kadınların ekonomik olarak güçsüzleştirilmesi, gelişmiş ekonomilerde GSYİH’nın yüzde 10›u kadar; Güney Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika›daki ülkelerde ise GSYİH’nın yüzde 30’undan fazla düşüş yaşanmasına sebep oluyor. Kadın istihdamının artırılmadığı ve kadınlara girişimcilik alanı açılmayan ülkelerde, ekonomik kayıp yüzde 30’a kadar çıkıyor. ILO dünya genelinde şirketlerin yüzde 75’inin eşit fırsat ve kapsayıcılık politikalarına sahip olmasına karşın bunun tek başına iş dünyasındaki cinsiyet dengesizliğini düzeltmeye yetmediğini açıklıyor.

Burada da son yıllarda sıklıkla duymaya başladığımız, kadınların gerekli yeterliliklere sahip olmasına rağmen terfi konusunda adil olmayan sınırlara takılmaları anlamına gelen “cam tavan” sorunu devreye giriyor. Oysaki McKinsey’nin Diversity Wins araştırmasına göre yönetici kadrosunda kadın çalışan yüzdesinin artmasına bağlı olarak şirket performansı da artıyor.

Yani cam tavanlar kadınlara olduğu kadar şirketlere de zarar veriyor. İş dünyasında cam tavanları kaldırmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için öncelikle kendi evimizin önünden başlamalıyız. Her seviyede her alanda istihdamda kadınlar için hedeflerle ilerlemeliyiz.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu, dünya genelinde toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için önümüzde 132 yıl olduğunu söylüyor. Rapora göre iş gücündeki cinsiyet eşitliği yüzde 62,9 oranı ile endeksin ilk derlendiği günden bu yana kaydedilen en düşük seviye olarak dikkat çekiyor.”

İş ve aile sorumlulukları dengelenmesi önemli

Avrupa ülkelerinde de cam tavan söz konusu fakat ülkemizde çalışan kadının sorumlulukları fazla. Hem iş, hem ev kadınlığını hem de anneliği aynı anda sürdürmek durumunda. Zorlu bir süreç yaşıyor. Erkeklerin eksikliklerinin fazla olduğu bu durumda kadınlara nasıl destek olunmalı?

 İş ve özel yaşam arasında dengeyi kurmaları için kadınlara destek olacak çalışmalara ihtiyaç var. Hiçbir kadın aile sorumlulukları nedeniyle iş yaşamından kopmamalı. Kadınların istihdamı konusunda öncelikli olarak; iş ve aile sorumluluklarını dengelemelerine destek olacak kreş ve bakım evi gibi kurumsal mekanizmalarının yaygınlaştırılması gerekiyor.

ILO’nun geçen yıl yayınladığı bir rapora göre, bakım hizmetleri ve politikalarındaki süregelen ve önemli açıklar, aile sorumlulukları taşıyan yüz milyonlarca işçiyi yeterli koruma ve destekten yoksun bırakıyor; bu durumdan da en çok çalışma hayatındaki kadınlar etkileniyor. Ancak çocuk, yaşlı ve hasta bakımı hizmetlerine yatırım yapılması halinde rapora göre, 2035 yılına kadar yaklaşık 300 milyon kadar iş yaratılabilecek.

Bu alanda da yine toplumsal bir zihniyet dönüşümü gerekiyor. Kadın işi erkek işi ayrımlarının geride bırakıldığı, herkesin yetenek ve eğitimlerine uygun olarak hayalindeki mesleği seçebildiği ve bu alanda ilerleyebildiği bir dünya yaratmak zorundayız. Bunun için de eğitim çok büyük önem taşıyor. TÜİK’in son verilerine göre (26 Mayıs 2023 tarihli Ulusal Eğitim İstatistikleri, 2022) Türkiye’de ortalama eğitim süresi 2022 yılı için kadınlarda 8,5 yıl, erkeklerde 10,0 yıl olarak gerçekleşti. Bu oran kadınlarda erkeklere göre düşük kalıyor. Ancak geçtiğimiz 10 yıla bakınca iyileşmeler görülebilir. Kadınların ortalama eğitim süresinin, erkeklerin ortalama eğitim süresine oranını ifade eden “cinsiyet oranı” 2011 yılında 0,78 iken, bu oran her yıl artış göstererek 2022 yılında 0,84 oldu

"Her kademede kadınların yer almasını teşvik ediyoruz"

Kadınların yerini ve başarısını kabul etmek, kariyer yükselişini sağlamak için nasıl bir iş yapısına ihtiyaç vardır? Sizlerin iş yerinde uyguladığınız kadına yönelik pozitif ayrımcılıklar bulunuyor mu, açıklar mısınız?

 Kadınların karar mekanizmalarında daha fazla yer almasının kadınların her alanda güçlendirilmesi çalışmalarında kilit önemde olduğuna inanıyoruz. Bu alanda hem grubumuz hem de Kütahya TSO’da önemli çalışmalar gerçekleştiriliyor. Gürok, 2015 yılından bu yana Birleşmiş Milletler Kadının Güçlendirilmesi İlkeleri’nin (UN WEPs) imzacısı. Şu anda dünyanın en büyük 5. cam üreticisi konumunda olan LAV markamızda kadın çalışanlarımızın oranı yaklaşık yüzde 50’ye ulaştı. Tüm sektörlerimizde bu oranı yüzde 50’ye çıkarmak en önemli hedeflerimizden biri. Grubumuzda yönetici pozisyonundaki kadın çalışan oranımız yüzde 34. Her kademede kadınların yer almasını teşvik ediyoruz. var. GCA tarafında kadın operatörlerimiz var. Vardiya müdürü olarak görev yapan kadın çalışanlarımız var. Kiremit sektöründe çalışan kadın çalışanlarımız mevcut. Alışılmamış sektörlerde yöneticilerimiz kadın. Yapı firmamızın genel müdürü kadın.

Bir IMF Raporuna göre, kadınların ekonomik olarak güçsüzleştirilmesi, gelişmiş ekonomilerde GSYİH’nın yüzde 10'u kadar; Güney Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki ülkelerde ise GSYİH’nın yüzde 30’undan fazla düşüş yaşanmasına sebep oluyor. Kadın istihdamının artırılmadığı ve kadınlara girişimcilik alanı açılmayan ülkelerde, ekonomik kayıp yüzde 30’a kadar çıkıyor.