Kibar Holding CEO'su Saka: Bu yıl daha iyi olacak

Yeni yılı 800 milyon dolarlık yeni bir yatırımın heyecanıyla karşılayan Kibar Holding, iyimser ancak 2-3 aylık bütçelerle ilerlemeye devam ediyor. CEO Tamer Saka, "Türkiye ekonomisi her şeye rağmen sergilediği performansla bir direnç gösteriyor ve bu direnç de bize umut veriyor" diyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Kibar Holding CEO'su Tamer Saka'ya göre 2018, geçtiğimiz yıldan daha iyi olacak. Saka, ekonomide gerekli kararların alınabilmesinin bunda kritik olduğunu düşünüyor. Türkiye ekonomisinin 2008 sonrası dönemde her şeye rağmen sergilediği performansla bir direnci gösterdiğini vurguluyor ve devam ediyor: "Bu direnç de bize umut veriyor. Bu direnci doğru enstrümanlarla destekleyebilirsek bugünden iyi bir noktaya geliriz." Saka, holdingin 800 milyon dolarlık dev alüminyum yatırımının içinde bulunduğu süreci ve 2018 vizyonunu paylaştı.

2017' ye dönüp baktığınızda nasıl bir yılı geride bıraktık?

Endişeli başladığımız bir yıldı. Ama boşa endişelendiğimizi ortaya koyan bir tablo çıktı ortaya. Buradaki temel soru; büyümenin kalitesi ve sürekliliği. Konjonktürel büyümeler tabii ki fırsattır, avantajdır ama biz sürdürülebilir büyüme isteriz. Hükümetin aldığı destekleyici önlemlerin bu büyümeyi ne kadar etkilediğini şu anda net olarak ölçmek mümkün değil ama ciddi bir etkisi olduğu açık.

Bu büyümeyi 2018'de de görebilecek miyiz?

Belirli önlemlerin süreleri doldu, bu önlemlerin etkisi ile enflasyon arttı, zincirleme bir etki oluşması söz konusu. 2018'de bu zincirleme etkinin devam etmemesi için yapısal reformlara dair adımların atılıyor olması gerek. Türkiye ekonomisinin büyümesini tasarrufun destekliyor olması gerek. İçinden geçtiğimiz sıkıntılar, Türkiye'nin etrafındaki ateş çemberini dikkate aldığımızda bu performans bu şartlar içinde iyi bir performans olarak değerlendirilmeli. İşler her gün biraz daha normale oturuyor; büyümenin daha sağlıklı bir noktaya oturacağına inanıyor, planlarımızı da buna göre yapıyoruz. Bulunduğumuz her sektörde büyüme trendi var; temkinli bir büyüme ama bu olumlu trendi görüyoruz. Tek umudumuz bunun sürekli olması.

Bu umudunuzu besleyen veriler var mı?

Avrupa'nın büyümesi ve bu büyümenin sürecek olması burada etkili. En önemli pazarımız Avrupa. Bu pazardaki iyileşme bizi çok olumlu etkiliyor. Kurun bugünkü yeri ihracatı destekliyor. Parite bizi olumlu etkiliyor. Bu noktada iç pazardaki dinamiklerin de büyümeyi destekleyici olması gerek. Ekonominin bir de psikolojik tarafı var; orayı da iyi yönetmek gerek. Bunlar olursa, 2018'de büyüme eğrisinin sürdüğünü görürüz.

Büyüme ve kur beklentiniz ne seviyelerde?

Türkiye'nin 2018'de yüzde 4-5 bandında büyüyeceğini öngörüyoruz. Kurda ise öngörü yapamıyoruz açıkçası. Türkiye'nin en büyük 10 bankasından aldığımız tahminleri paylaşayım sizinle; 3 de var 5 de, çok garip bir aralığı konuşuyoruz. Biz 2-3 aylık periyotlarda bütçe yapıyoruz. Kurun bu seviyesini de bu hareketleri de çok anlamlandırmak mümkün değil. Türkiye'nin yüzde 11 büyüdüğü bir çeyrekte kurun bu hareketleri yapmıyor olması lazım; burada spekülatif bir hareket de söz konusu. Burada temel konu özel sektörün borç yapısını bir şekilde kontrol altına almak ki hükümetin bununla ilgili bir adımı var. Regülasyon çıkar çıkmaz normalleşme olmuyor çünkü alınmış bir borç var; vadesi gelecek, kapanacak...

Borç talebi gelecek, orada döviz talebi oluşacak, burada biraz daha yukarı hareketler olması kaçınılmaz. Bu orta vadede normal bir noktaya getirilebilirse, faizler de düşüş gösterirse bir denge olur ama bu tip kararlar faizi olumsuz etkileyebilir. TL borçlanmaya olan talebin artması ile mevduatın kolay bulunamadığı bir noktada faizler yukarı çıkabilir. Domino taşı gibi birbirini etkileyen bir yapı bu ve satranç gibi birkaç adım sonrası düşünerek ilerlememiz gerek. Ben 2008 sonrası dönemde Türkiye'nin iyi bir sınav verdiğini düşünüyorum. Türkiye ekonomisi her şeye rağmen sergilediği performansla bir direnci gösteriyor ve bu direnç de bize umut veriyor. Bu direnci doğru enstrumanlarla destekleyebilirsek bugünden iyi bir noktaya geliriz.

Seçim ekonomik çıktılara olumlu çıktılar verebiliyor

2018' de erken seçim olursa diye bir B planınız var mı?

Yok; bana göre zaten Türkiye'de seçim üzerinden bir plan yapmamak lazım. Bir de Türkiye'de seçim, o döneme olumsuz yansımıyor. Ekonomik çıktılar anlamında seçim olumlu sonuçlar verebiliyor; elbette kısa vadeli oluyor bu ama o iyimserliği daha da artıracak bir şey olarak görürüm 2018'de seçim olursa. Ama ne olur, zor kararların alınması ötelenir. Bunun da bir maliyeti olur, o da 2019'da çıkar karşımıza. Ama Türkiye'nin ekonomiyle ilgili bazı zor kararları hayata geçirmesi lazım. Türkiye'nin bu noktada fazla tercihi yok. Ne kadar erken bu kararları alırsa o kadar olumlu olur.

Hangi kararları kast ediyorsunuz spesifik olarak?

Yapısal reformları kastediyorum. Türkiye tasarruflarını artırıp, gereksiz maliyetlerini kısarsa daha derli toplu bir ekonomik yapı ortaya çıkar. Çünkü önümüzdeki yıllar bugünden daha kolay olmayacak. Önümüzdeki dönemde tüm ülkelerin sağlıklı bir yapıda devam edebilmek için temel ekonomik yapılarını normale getiriyor olması hatta muhafazakar seviyeye çekebilmesi gerek. Bu açıdan dünya ekonomisi zor bir döneme gidiyor.

Yeni yatırımlar da bu noktada çok kritik. Sizin yeni bir yatırım planınız var mı?

Var; 2017'de önemli bir yatırımı tamamladık. Ambalaj sektöründe yaklaşık 80 milyon euroya ulaşan bir yatırım bu. Alüminyumda da 60 milyon dolarlık da bir kapasite artışı yatırım yaptık. Şimdi bu yıl büyük bir yatırım planlıyoruz; yaklaşık 800 milyon dolarlık bir yatırım planımız var. Bu yatırımla ilgili teşvik sürecindeyiz; şu anda hükümetle görüşüyoruz. Çok kritik, stratejik bir yatırım. Uçak sanayii, savunma sanayii, otomotiv gibi sektörlerde katma değerli tüm alanların girdisi olabilecek ürünleri yapabilecek bir kabiliyet getireceğiz şirketimize. Bu, Türkiye'de de bir ilk olacak. Türkiye'nin ortaya koyduğu vizyon içinde yer alan tüm kritik konularda gerekli üretimi sağlayacak.

Yerli uçak, yerli otomobil yapacaksak sahip olmamız gerek bir tesis bu yani...

Evet, katma değer sağlayacak bir yatırım. Uçak gövdesinden tutun füze sistemlerine kadar pek çok alanda gerekli ürünleri üretebiliyor olacağız. Karasu'da bir yerimiz var, orada planlıyoruz. Birkaç ay içinde resim netleşmiş olacak.

Bu bir süredir planladığınız bir yatırımdı, artık harekete geçilmesi teşviklerle ilgili bir netliğin oluşmasını mı bekliyor?

Biz proje bazlı teşviğe başvurduk. Bana göre Türkiye'nin son dönemde yaptığı en iyi işlerden biri; sanayiciler olarak uzun zamandır proje bazlı desteklerin ihtiyacını hissediyorduk. Planladığımız yatırımda amaç nihai üründen yola çıkarak yukarı ve aşağı yönlü entegrasyonu sağlıyor olmak. Yerli otomobilin yerli olması için ekosistemin de yerli olması gerekir. O nedenle biz bu işe katkı vermek istiyoruz. Zor bir yatırım ama alüminyum işimizi ana işimiz olarak görüp, Türkiye açısından bu yatırımın son derece kritik olduğunu düşünüyoruz. Bunu birisi yapacaksa biz yapacağız.

"Algı yönetiminin gerçeklikten daha fazla olduğunu görebilen yatırıma devam ediyor"

Türkiye'nin siyasi gerginlikler nedeniyle yeni yatırım almakta zorlanacağı, örneğin otomotivde yeni modellerin gelmesinde sıkıntı yaşanacağı yorumları yapılan bir yılı geride bırakırken, Hyundai Assan'ın 2 yeni model aldığı haberi geldi. Tamer Saka, siyasi gerginliklerin ekonomiye etkisi ve sürecin yönetimine dair soruyu şöyle yanıtladı: "Karşı karşıya olduğumuz tabloyu ikiye ayırmak gerek. Bir yanda konjonktürel gelişmelerden, Türkiye'nin etrafındaki olaylara verdiği tepkilerden kaynaklanan reel bir durum var. Orada yönetilmesi gereken bir durum söz konusu; geçtiğimiz hafta Almanya, Hollanda Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğine dair açıklamalar yaptılar. Bu bir realite ama ondan çok daha fazla da Türkiye üzerinde bir algı yönetimi var. Bu durumu Türkiye'ye karşı bir fırsat olarak gören kesimin yaptığı bu algı yönetimini de fark etmek lazım. Algı yönetiminin gerçeklikten çok daha fazla olduğunu görebilen şirketler yatırımlarına devam ediyorlar. Burada çok temel bir sıkıntı yok. Daha iyi olabilir mi, olabilir elbette. Bize düşen iş insanları olarak gerçek tabloyu gittiğimiz her ortamda anlatmak. Ortaklarımıza bunu çok daha kolay anlatabiliyoruz. Kendimizi doğru anlatmamız lazım, burada bazen sorunlar yaşayabiliyoruz."

"4.0'da konuşmanın ötesine geçme vakti"

"Ben Endüstri 4.0'a geçerim ama 100 tedarikçimle bu iletişimi kuramıyorsam sistem kör şekilde ilerler ve verim alınamaz. Sistem dalga dalga yayıldıkça, ekosistem bu şekilde kurgulandıkça verimli olabilir. Belki bu yatırımlar teşvik kapsamına alınmalı, çünkü bu endüstriyel devrimi yakalamak Türkiye için kritik. Artık konuşmanın ötesine geçip aksiyon alıyor olmamız lazım."

Amerika'da satış ofisi kurdu, Güney Afrika'yı inceliyor

Amerika'da yatırım planınız vardı. Orada nasıl bir gelişme söz konusu? O planı fazlara ayırdık. Öncelikle geniş bir satış ofisi kurduk. Arkadaşlarımız orada çalışmalara başladı. Önümüzdeki 1 yıl pazarı test edip dinamiklerini anlayacağız. O paralelde yatırımın yeri, şekli gibi konularda temaslarda bulunacağız. Amerika'da da çok ciddi bir teşvik rüzgarı var. Eyaletler inanılmaz biçimde birbiriyle rekabet halinde. Birkaç ay önce American Turkish Council'in de başkan yardımcısı olmam vesilesiyle Amerika'ya bir heyet götürüp 4 eylalet gezdik. Türkiye ile ABD arasındaki siyasi iklimden tamamen bağımsız, inanılmaz bir ilgi var. Yatırımcıyı baştacı yapan bir yaklaşımları var. Elbette bizim önceliğimiz Türkiye ama global bir oyuncu olabilmenin de bazı boyutları var. Şirketler sizi yanında istiyor; hatta stoklarını, depo yönetimlerini size yüklüyorlar ve neredeyse günlük bazda ürün istiyorlar. Bu nedenle yurt dışında da faaliyetlerimizin bulunması gerekiyor.

Başka bir pazar var mı incelediğiniz? Güney Afrika'yı da inceliyoruz. Bir ziyaretim oldu; potansiyelin olduğunu gördüm. Değerlendiriyoruz. Bizim ihtiyacımız global firmalar ortaya çıkartmak. Global şirketlerimizin olması Türkiye'nin politik gücünü de artırır bu. Biz olaya bu açıdan bakıyoruz.

"Önümüzde kaçamayacağımız bir fırtına var, hazırlanıyoruz"

"Gelecek farklı bir gelecek olacak. Yaşam stilimizi bile kökten değiştirecek bir süreç yaşıyoruz. Önümüzdeki dönemde bilgi güvenliği gibi pek çok konuda regülasyonlar gündeme gelecek. İş yapma şeklimiz ve müşterimiz, çalışanlarımız bu dijital dönüşümden etkileniyor. Bu nedenle şimdi biz 10 yıl sonraya bakıp bir tahminde bulunmaya çalışıyoruz. İçinde bulunduğumuz sektörler 10 yıl içinde nasıl değişecek, bu paralelde biz ne yapabiliriz diye bakıyoruz. Farklı senaryoları değerlendiriyoruz. Amerikalı bir firma Chief Future Officer yerleştirmiş organizasyona; belki biz de bunu yapacağız. Ama şimdilik konuyu aramızda sürekli gündemde tutuyoruz, altyapımızı düzeltmeye çalışıyoruz. Önümüzde bir fırtına var: ona gireceğiz bu kesin. O fırtınaya sistemin dayanabilmesi için eksikleri tanımladık ve bu eksiklikleri tamamlamaya çalışıyoruz."