Yılda 6 bin lira alan bağımsız üye de var, 1 milyon alan da!

TKYD, bağımsız yönetim kurulu ücret araştırmasını açıkladı. Araştırmaya göre yılda Türkiye’de en düşük ücret yıllık brüt 6 bin lira en yüksek ise 1 milyon 36 bin lira olduğu belirtildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi Ücret Araştırması, Türkiye’de en düşük bağımsız yönetim kurulu üyesi ücretinin yıllık brüt 6 bin lira en yüksek ise 1 milyon 36 bin lira olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmada 202 farklı ücret skalası olduğu görülürken 5 şirkette birden çalışan bağımsız üye var. 

9. Kurumsal Yönetim Zirvesi dün yapıldı. Zirvede eş zamanlı paneller yapılırken, TKYD Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Doğrusoy bağımsız yönetim kurulu üyesi ücret araştırmasını da açıkladı. Rapora göre toplamda 856 bağımsız yönetim kurulu üyeliği bulunuyor, ancak 676 bağımsız yönetim kurulu üyesi görev yapıyor. 820 bağımsız yönetim kurulu üyesine ücret verilirken, 36 bağımsız yönetim kurulu üyesine ücret verilmiyor. Ücretli çalışan 676 bağımsız yönetim kurulu üyesine yıllık 68 milyon 554 bin 66 lira ücret ödeniyor. Araştırmada en yüksek brüt kazanç 1 milyon 36 bin 750 lira olarak belirlenirken, en yüksek kazanç ile en düşük kazanç olan 6 bin lira arasında 202 farklı ücret bulunuyor. 

Raporda, bağımsız yönetim kurulu üyelerinin dağılımı da açıkladı. Bunda göre 3 bağımsız yönetim kurulu üyesi 5 şirkette, 5 bağımsız yönetim kurulu üyesi 4 şirkette, 34 bağımsız yönetim kurulu üyesi 3 şirkette, 83 bağımsız yönetim kurulu üyesi 2 şirkette, 517 bağımsız yönetim kurulu üyesi ise 1 şirkette görev alıyor. Bunun dışında 2 bağımsız yönetim kurulu üyesi 2 şirkette, 32 bağımsız yönetim kurulu üyesi de 1 şirkette ücret almadan çalışıyor. 

Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mustafa Doğrusoy, aynı şirket bünyesinde görev alan bağımsız yönetim kurulu üyelerinin farklı ücretler alabildiğini, yönetim kurullarında sadece bağımsız üyelere değil, tüm yönetim kurulu üyelerine ücret ödeyen şirketlerin de olduğunu söyledi. Doğrusoy, bağ ımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan kişilerin, başka şirketlerde yönetim kurulu üyesi ve başkanı olarak da görev aldıklarının görüldüğünü aktardı. Şirketler tarafından bu ücretlerin prestij olarak görüldüğünü belirten Doğrusoy, ilk yıllarda belirsizliğin etkisiyle ücretlerin düşük seviyede olmasına karşın, sonraki yıllarda önemli artışlar yaşandığını dile getirdi. 

TKYD ile IFC’den iş birliği anlaşması 

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Yönetim Kurulu Başkanı Hurşit Zorlu, “Kurumsal yönetim uygulamalarını destekleyecek öz değerlendirme araçlarının geliştirilmesi konusunda IFC ile iş birliği anlaşmasına vardık” dedi. Zorlu, IFC tarafından görevlendirilen bir kurumsal yönetim uzmanının, Ocak 2016 itibarıyla üç aylık bir süre için TKYD ekibi ile kurumsal yönetim değerlendirme çalışmalarını sahada yürüteceğini de bildirdi. 

IFC Türkiye Ülke Müdürü Aisha Williams ise iyi kurumsal yönetimin sermayeyi çektiğini ve işlem maliyetlerini azaltarak yatırımcılarda güven oluşturduğunu dile getirdi.

23423-003.jpg

Türkiye'de aile şirketleri çok iri

TKYD'nin 9. Kurumsal Yönetim Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen “Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik: Yarın Kim Ayakta Kalacak?” başlıklı oturumda konuşan DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, “Kapıyı, kantarı, kasayı kurumsallaştıran ayakta kalacak. Türkiye’yi kurumsallaşan aile şirketleri kurtaracak” dedi.

Aile ve şirket kavramlarının aslında birbirine ters ilişkili kavramlar olduğunu ifade eden Güldağ, “Bir tarafta aile bir tarafta şirket var. Aile sevgiye, özveriye; iş hayatı ise verimliliğe performansa dayalı. Aile şirketleri ancak takım ruhunu, dayanışmayı sürdürebiliyor, bunu avantaja çevirebiliyorsa bir başarıya imza atabiliyor. Ama kuşak çatışmaları, yetki kıskançlığı vs. devreye girerse de ciddi ayak bağı oluyor. Bu Dallas dizisinde izlediğimiz gibi Batı'da da böyle” dedi. Avrupa’da aile şirketleri üzerine yapılan bir araştırmayı paylaşan Güldağ, “Araştırmaya göre, toplam istihdamı 50’den az şirketler içerisinde aile şirketlerinin payı Polonya’da yüzde 35, Türkiye’de yüzde 29, Finlandiya’da ise bu oran yüzde 98, Hollanda’da yüzde 86. Türkiye ve Polonya’da şirketlerin yarısı 50 - 499 kişi çalıştırıyor. Türkiye’de 500 kişinin üzerinde istihdam yaratan aile şirketlerinin toplama oranı ise yüzde 16. Bu Türkiye’de aile şirketlerinin çok iri olduğu anlamına geliyor. Bunun nedeni ise güven, aynı araştırmada ‘insanlar ne kadar güvenilirdir’ sorusuna Finlandiya da verilen olumlu yanıt yüzde 59 Hollanda’da yüzde 49 Türkiye’de ise sadece yüzde 5. Demek ki güven olmayınca kurumsallaşma da olmuyor. Mahkemeler, hukuk sistemi iyi işlerse sisteme güvenebilirsiniz. Türkiye’de iş insanları diğer ülkelerden daha paranoyak değil. Sorun sistem sorunu” diye konuştu.

Türk iş dünyasında 3K’nın belirleyici olduğunu vurgulayan Etik ve İtibar Derneği (TEİD) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Öncer, bu 3K’nın biri ‘kapı’dır, bakın Türkiye’de kapıyı kontrol etmeyi patronlar bir vazife görür. Diğeri, ‘kantar’dır. Gelenesel olarak kantarı görebileceği yere otururlar. Üçüncü K’da kasadır. O da sürekli yanlarında durur” dedi. Öncer, bu 3K’ya aile şirketlerinin kurumsallaşmayı da eklemeleri gerektiğini belirterek şirketlerin ayakta kalabilmek ve büyümeyi sürdürülebilir konuma taşımak için güven sermayesini, en az fi nansal sermaye kadar önemsemesi gerektiğine dikkat çekti.