Gebelik şekeri riski yüksek bir ülkeyiz!

Dünyada gebelik şekeri görülme sıklığı yüzde 2 ila 20 arasında değişiyor. Türkiye ise yüzde 15 ile yüksek riskli grupta. Bu nedenle bütün uluslararası otoriteler, özellikle 25 yaşından büyük gebelere "gebelik şekeri testi" yapılmasını öneriyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

PROF. DR. MUSTAFA SAİT GÖNEN

Halk arasında bilinen tabiriyle hamilelik veya gebelik şekeri, sıklıkla karşılaşılan bir durum. Biz “Gebelik diyabeti”(Gestasyonel Diyabet) diyoruz ve "Gebelikte ortaya çıkan, doğumdan sonra düzelen klinik bir durum" olarak tanımlıyoruz. Gebelik diyabeti sıklığı toplumdan topluma değişiyor. Öyle ki yüzde 2 ila 20 arasında görülme sıklığı var. Ülkemizde bu oranın yüzde 15 civarında olduğu tahmin ediliyor, yani riski yüksek bir ülkeyiz. Özellikle bazı gebelerde risk oldukça yüksek. Bu yazıda gebelik şekeri ve riskleri önceden belirlemenin önemini anlatacağım.

Kimler risk altında? 

İşe önce riski nasıl belirleyeceğimizden başlayalım. Sizin için basit dille riskli grupları şöyle sıraladım:

-25 yaşından büyük gebeler,
-Diyabetin sık görüldüğü etnik gruplardakiler,
-Birinci derece akrabalarında diyabet olanlar,
-İdrarında şeker (glukozüri) çıkanlar,
-Önceki gebeliklerinde şeker öyküsü olanlar,
-Önceki gebeliklerinde makrozomik (tosuncuk) bebek dünyaya getirenler,
-Fazla kilolu ve obez gebe kalanlar,
-Daha önceki gebeliklerde neonatal ölüm ve düşük öyküsü olanlar.

Gebeliğin ilk döneminde bu riskin dikkate alındığı ve iyi bir kontrol sürecinden geçen anne adayları, diğer hamilelik şekeri olmayan kadınlardan farksız bir şekilde doğum yaparak ve sağlıklı bir bebek dünyaya getiriyorlar. Ancak gebelik diyabetine bağlı kan şekeri yüksekliği zamanında fark edilmez ve takip ve tedavisi ihmal edilirse hem anne adayı hem de bebeği için olumsuzluklar yaşanabilir.

Kilolu bebek başarı değil

Türk toplumunda bebeğin sağlığı kilosuyla doğru orantılı değerlendiriliyor. Birçok anne şişman bebek doğurduğuyla övünüyor. Ancak bu her zaman tıpçılar için geçerli bir algı değil.

Gebelik şekerinin önceden kontrol altına alınmadığı durumlarda anne genellikle beklenenden daha ağır, büyük bir bebek dünyaya getiriyor. Bu biz doktorlar için bir sorun olduğuna işarettir. Gebelik şekeri bu kadınların tosuncuk (makrozomik) bebek doğurmalarına neden olur ve bu da çoğunlukla anne ve bebekte hayat boyu sürecek hasarlara yol açar. Çünkü doğum zor gerçekleşir. Gebelik şekerinin takip edilmemesinin ikinci bir sonucu da erken doğum olabilir. Erken doğumda bebeğin akciğeri geliimini tamamlayamadığından solunum zorlukları, şeker düşüklüğü, uzayan sarılıklar gelişebilir. Dolayısıyla uzun süre yeni doğan yoğun bakım ünitesinde takip gerekebilir. Yüksek gebelik şekeriyle doğum yapan annede ise gebelik hipertansiyonu (pre-eklampsi) görülebilir, bu durum hem bebeğin hem de annenin hayatını tehdit edebilir.

Nasıl tespit edilir?

Diyabet sıklığının çok yüksek olduğu tüm toplumlardaki gibi bizde de tüm gebelere, sürecin 24 ve 28'inci haftalarında "gestasyonel diyabet" taraması yapılması öneriliyor.

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdede bu hastaları takip eden sağlık profesyonelleri gestasyonel diyabet taramalarını hastalarına mutlaka öneriyor. Bazı hekimler önce 50 gr ile tarama testi yapmayı tercih ediyor. Tarama testinde aç ya da tok farketmeksizin 50 gr glukoz sonrası birinci saatte kan şekeri 140'ın altında çıkarsa gebelik diyabeti açısından anne adayı takip dışı bırakılıyor. Eğer, sonuç 180 ve üzerindeyse adayda "gestasyonel diyabet" olduğu kabul edilir ve o şekilde takip ve tedavisi yapılır.

Bu testin 140-180 aralığı gestasyonel diyabet açısından "gri alan" kabul ediliyor. Bu şekilde çıkan az sayıdaki hastaya da 3-4 gün sonra ya da tarama testini hiç yapmadan 75gr glukozla standart şeker yükleme testi yapılıyor. Açlık kan şekeri:92, birinci saat: 180 ikinci saat:153 değerlerinden biri çıkarsa yine gestasyonel diyabet tanısı konuluyor. Çünkü kanıta dayalı tıbbın verilerini ölçü olarak alan bir hekimin yapması gereken yaklaşımın gereği bu taramalardır. Hekimin günlük pratiğinde, bireysel klinik deneyimi ile bilimsel araştırmalar sonucunda elde edilen en doğru kanıtları birleştirerek kullanması, kanıta dayalı tıbbı rehber edindiğini gösterir.
Kanıta dayalı tıbba gebelik şekeri açısından katkı sağlayan önemli bir araştırma yayımlandı. Dokuz ülkeyi kapsayan HAPO adındaki araştırmaya daha önce şeker hastalığı olmayan 25 bin hamile kadın katıldı. “New England Journal of Medicine” dergisinin 8 Mayıs 2008 tarihli sayısında yayınlanan araştırmada bu kadınlara da gri alanların ortadan kaldırılması için ek testler yapılması gerektiği, sonuçların ise anne ve bebek açısından hayati değerde olduğu vurgulanıyor.

Peki şeker yükleme testi zararlı mı!

Evet, son zamanlarda bunu gebelerden sık sık duyuyoruz. Aslında yanıtı yukarıdaki bölümlerde verdiğimizi düşünüyorum, bilimsel veriler şüpheye yer bırakmıyor. Basında gündem oluşturmak adına yapılan "Şeker yükleme testi yaptırmayın!” şeklindeki bilimsel çalışmalara dayanmayan yaklaşımlara hastalar ve yakınları kesinlikle itibar etmemeli. Bu yaklaşımların görsel ve yazılı basında sıkça söylenmesi doğruluk kriteri değil. Bu açıklamaların sahipleri söylediklerini bilimsel verilerle ıspatlamalı. Çünkü bu durumun sonuçlarının telafisi yok. Aksi davranışlar hem annenin hem de bebeğin riskini artırır.

Aktiviteyi artırın,iyi beslenin

Gebelik diyabeti tanısını alan gebe kadına uygun beslenme programı düzenleniyor ve fiziki aktivitesini artırması öneriliyor. Yani, gebelikte hareketsiz olmak ve yanlış beslenmek zaten onaylanan davranışlar değil ancak gebelik şekeri olan anne adaylarının doktoruyla koordineli olarak beslenme, kilo kontrolu tablosu oluşturması, programından egzersizleri çıkarmaması öneriliyor. Tüm bu önlemlere rağmen ilerleyen haftalarda gebelerin yüzde 20- 25’inde kan glukoz düzeyini kontrol altına almak mümkün olamıyor ne yazık ki. İşte bu kadınlarda ve bebeklerinde çok ciddi sağlık sorunları oluşabiliyor. Anne adayı eğer zamanında tanı almamışsa, doğal olarak bu sorunlarla karşılaşma riski var.

Test şart!

Bugün Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Diyabet Federasyonu, Amerikan Diyabet Cemiyeti, gelişmiş tüm ülkelerin kadın-doğum otoriteleri ve sağlık bakanlıkları dahil tüm kurumlar "gebelik şekeri" diye bir olguyu kabul ediyor ve gebeliğin ilk haftalarında mutlaka tanı konulması gerektiğini söylüyor. Tanı için de "şeker yükleme testi (OGTT)" yapılmasının şart olduğunu bildiriyorlar.