Avrupa – Amerika (ekonomik) ayrışması

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

Son dönemde Amerika ile Avrupa, özellikle Almanya, arasındaki ayrışma sadece casus skandalı merkezindeki siyasi alanla sınırlı değil. Makroekonomik alanda da ayrışma giderek bariz bir hal alıyor. Geçen hafta, Amerika'dan gelen olumlu tarım dışı istihdam verileri, tüm dünyayı mutsuz etse de Avrupa gibi büyük bir ekonomide yaptığı etki ihmal edilecek gibi değil.

Amerika'da, olumlu üçüncü çeyrek GSYİH rakamlarından sonra geçen Cuma Ekim ayı tarım dışı istihdam rakamları da güçlü gelince dünya borsaları genelde geriledi. Olumlu Amerikan rakamlarının Avrupa borsalarında sebep olduğu düşüşün Amerikan borsalarındaki gerilemeden daha güçlü olması, Avrupa hakkındaki zayıf algının bir sonucu olsa gerek.

Nitekim, Draghi liderliğindeki Avrupa Merkez Bankası’nın nerdeyse oybirliğiyle aldığı faiz indirim kararı Avrupa ekonomisinin büyüme performansı hakkındaki endişelerin en açık göstergesi. Avrupa'da enflasyon oranlarının hızla gerilemesi deflasyon riski ve korkusunun gündemin ilk maddesi yapıyor. Bu yüzden, Avrupa Merkez Bankası faiz indirimi kararı piyasalar tarafından alkışlandı ve, sonradan silinse de, ilk başlarda Avrupa borsalarında rekor yükselişleri doğurdu.

Öte yandan, Avrupa-Amerika arasındaki açılmanın Avrupa'daki ana aktörü  Almanya. Telefon dinleme skandalının ardından Almanya’dan yükselen sesler, Amerika'ya da Alman cari fazlalarını gündeme getirme fırsatı verdi. Amerika Birleşik Devletleri şu anda Almanya'ya, Çin ve Japonya'yı maruz bıraktığı standart muameleyi yaşatıyor. Zira Almanya, bu sene neredeyse Çin kadar ticaret fazlası verecek. Petrol ve kaynak üreten ülkeleri bir taraf bırakırsanız, dünya ekonomisinde şu anda Almanya, Çin ve Japonya büyük ticaret (ve cari denge) fazlaları, kalan ülkelerin de, İsviçre gibi birkaç istisna hariç  neredeyse tamamı ticaret açıkları veriyor.

Amerika, casus krizinde, Almanya'nın takındığı sert tavırı fırsat bilerek bu Almanya'yı uyardı. Almanya ise, iktisaden pek de mantığı olmayan bir cevap verdi; "Almanya ticaret fazlası vererek ve dolayısıyla girdi ithal ederek esasında dünya ekonomisinin büyümesine katkı yapıyor." İşin doğrusu, Alman sanayi devleri çok başarılı ve rekabetçi. Bu sebeple, güçlü euro ve Avrupa pazarlarına göre olmasa da en azından dünya pazaralrına göre nisbeten yüksek işçilik ücretlerine rağmen Alman ihracat motorlorı, Alman panzerleri gibi, rakiplerini rahatlıkla ezerek ihraç pazarlarından büyük pay alıyor. Buna karşılık, Almanlar tüketmek yerine tasarrufu tercih ediyorlar. Bu da Almanya'nın servet birikimini artırıyor.

Buna karşılık, Amerika'da canlanma alametleri güçlenmeye devam ettikçe, özellikle hanehalkı borçlarının geri ödenmesi arttıkça, tüketim de canlanacak dış ticaret dengesi düzelmese de en azından yatay seyredecek. Fed parasal genişlemeyi daraltmaya başladığında, Amerikan borsaları ve diğer varlık pazarları darbe yiyecek ancak dünyadakiler daha büyük zarar görecek. Bu durum, Amerikan ekonomisindeki düzelme alametleri hakikaten güçlü bir baza dayanmadan gerçekleşirse prematüre parasal daralma kararının büyük zararları olabilir.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018