Beklenenden hızlı büyüme

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

 

Haziran ayı ve sonrasında ekonomiye dönük beklenti ve algılar görülür ölçüde bozuldu.  ABD Merkez Bankası (FED) Mayıs ortasından itibaren  önümüzdeki dönemde uluslar arası likiditeyi daraltacağı yönünde işaretler vermeye başladı.  Küresel para rejiminin değişeceği anlamına gelen bu girişim ile başlayan bu süreçte  riski yüksek olduğu düşünülen ülkelerden fon çıkışları olmaya başladı. Biz riski görece yüksek olan  ülkeler arasında ön sıralarda yer alıyoruz.  Aynı dönemde gelişen bazı olaylar riskimizi daha da arttırdı.  Gezi olayları ile başlayan sürece bir de Suriye gerilimi eklenince içeride ve dışarıda bize dönük risk algısı iyice yükseldi.Riskli ülkeler sıralamasında en öne geçtik. 

Bütün bu gelişmeler ekonomiye dönük değerlendirmeleri oldukça karamsar bir noktaya çekti.  Karamsarlığın yoğunlaştığı alan da büyüme oldu. Yılın ilk çeyreğinin görece yavaş geçilmesi zaten karamsarlık yaratmıştı.  Büyüme verilerinin geç açıklanması aslında üçüncü çeyrekte başlayan olumsuzlukların  ikinci çeyrek değerlendirmelerine de yansımasına neden oldu. Beklentiler ve tahminler iyice karardı.

                                                        *                *              *

2013 yılı ikinci çeyrek büyüme rakamları dün açıklandı. Yeni veriler  bu karamsarlığı desteklemiyor. Yılın ikinci çeyreğinde büyümenin hızlandığı ve yüzde 4.4 olarak gerçekleştiği anlaşıldı.  Beklenenden daha yüksek bir hız bu. Öyle yabana atılacak bir hızlanma da değil. Yılın ikinci üç ayında son altı çeyreğin en yüksek büyüme hızının sağlandığı anlaşılıyor.

Büyüme hızlandığı gibi ivmesi de yükselmiş gibi görünüyor. Çeyrek dönemler arasındaki büyüme hızının ivmeyi yansıttığını düşünüyorum. Bu yılın ikinci çeyreğinde birinci üç aya göre mevsim ve takvime göre düzeltilmiş büyüme hızı yüzde  2.1 olmuş.  Çeyrek dönemler arasında son iki yılın en hızlı büyümesi bu.

Küresel krizden çıkış ve sonrasında Türkiye ekonomisinde büyümenin motoru dış talep olmuştu. Bu yılın başında bu tablonun değişeceği yönünde işaretler gelmeye başlamıştı. İkinci çeyrek büyümesinin anatomisi dış talebin çekici etkisinin bütünüyle ters döndüğünü, büyümenin tamamen iç talep çekişli bir yörüngeye oturduğunu gösteriyor. İkinci çeyrekte dış talep büyümeyi hızlandıran  değil yavaşlatan  bir etki yaratmış.

Büyüme üzerinde yavaşlatıcı etki yapan ikinci bir talep unsuru da  özel yatırım harcamaları olmuş. 2013 yılının ikinci çeyreğinde özel yatırım harcamaları yüzde 2 oranında daralmış. Bu önemli bir olumsuzluk tabii. Ama özel yatırım harcamalarının uzun süredir daraldığı, bu yılın birinci çeyreğinde daralma oranının  yüzde 7.3 olduğu düşünülürse yavaş da olsa durumun düzelmeye başladığı  söylenebilir.

                                                    *                *                    *

İç talep- harcama kalemleri arasında büyümeye olumlu katkı yapan harcama kalemleri de var.  Uzun aradan sonra büyümeye pozitif katkı sağlayan  stok artışları bunlardan birisi. Kamu harcamaları da büyümeye olumlu katkı veren talep kalemi.  Kamu yatırımları zaten hızlı artan ve büyümeye pozitif katkı sağlayan bir değişkendi. Bu katkı ikinci çeyrekte de devam etmiş. Geçen yılın son çeyreğinden bu yana  kamunun tüketim (cari) harcamaları da artıyor.  Ama Ama,  tablonun  bütününe bakılınca,  2013 yılının ikinci çeyreğinde birinci çeyreğe kıyasla hem kamu yatırım harcamalarında  hem de cari harcamalarda göreli bir yavaşlama görülüyor.

İç talebin en büyük değişkeni olan özel tüketim  harcamalarının  bu dönemde büyümenin ana motoru olduğu , büyümeye  en büyük katkıyı sağladığı anlaşılıyor.  2012 yılının bütününde negatif olan özel tüketim harcamaları artışı  ancak bu yılın ilk üç ayında pozitife dönmüştü. Yeni veriler yılın ikinci çeyreğinde özel tüketim harcamaları artışının hızlandığını, artış oranının  yüzde 5.3’ e yükseldiğini gösteriyor.  Tüketicilerde küresel kriz sürecinde ortaya çıkan  harcama kasılmasının sona erdiğini göstermesi bakımından bunun çok önemli bir gelişme, büyümenin geleceği açısından da iyi bir haber  olduğunu düşünüyorum. 

                                                    *                *                 *

Son ayların kasvetli toplumsal ikliminin ekonomiye dönük algıyı özellikle de büyüme beklentisini epeyce bozduğunu biliyoruz.  Bir yandan yabancı fon girişinin kısıtlanması  bir yandan beklentilerdeki  temelli bozulma  iyimserliğe fazla bir yer bırakmayan gelişmeler oldu kuşkusuz. Aynı döneme ait olmasa da  ikinci çeyrek bulguları durumun o kadar da vahim olmayabileceğini düşündürüyor. 

 

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018