Beklentiler ikinci yarıyılda farkılaşabilir!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Bu hafta ile birlikte 2017 yılının ilk yarısını tamamlamış olacağız. Geride kalan dönemin temel eğilimlerine bakarak geleceğe yönelik tahminler yeniden şekillenecek. Kısa vadeli bakış açısı ile beklentileri yönlendirmeye ve kendi çıkarlarını korumaya çalışanlar, bazı eğilimleri ön plana çıkararak olumlu senaryolar yazmayı sürdürecek. Bazıları ise bütüne bakacak, eğilimler arasındaki çelişkilerden hareketle belirsizliğin arttığını ve böyle devam edilebilmesi olasılığının hızla azaldığını iddia edecek. Üçüncü çeyrek döneme ilişkin zıt söylemler, kafaları karıştırmayı sürdürecek! 

Geride bırakmaya koştuğumuz 2017 senesinin ilk altı aylık dönemine bakarak, ekonomik beklentiler ile piyasa eğilimleri arasındaki uyum veya uyumsuzlukları saptayarak başlamakta yarar var. Küresel ekonomi açısından durgunluktan çıkış yönündeki beklentilerin aktif bir şekilde pazarlanmaya çalışıldığı ve risk alma isteğinin güçlü bir şekilde uyarıldığı bir dönemi geride bırakıyoruz. Bu zorlama, söylemlerin gerçeği yansıtmadığını ve sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmak için başka seçenek kalmamış olabileceğini düşündürüyor. Uluslararası kurumların pazarlama amacı ile hazırladığı raporlarındaki söylemler ile bu raporları hazırlayanların şahsi görüşlerindeki ayrışma ile iyice belirginleşen çelişkiler bu sonuçta belirleyici oluyor.

Durgunluktan çıkış senaryolarına rağmen özellikle gelişen ekonomilerde kaynak sıkıntısının ciddileşmeye başlaması oldukça tuhaf bir çelişki oluşturuyor! Normal koşullarda böyle olmaması gerekirdi! Bu aşamada sormak gerekiyor: kaynak sıkıntısı büyüyecek ise nasıl olup ta durgunluktan çıkılacak, işsizlik artacak ve enflasyon baskıları kontrol altında kalacak? Büyüyen kaynak sıkıntısına rağmen nasıl olup ta varlık değerleri yükselebiliyor?

Faizlere ilişkin beklentileri bir kenara bıraktığımızda, sermaye ve emtia piyasalarının neden ters yönde hareket ettiğinin de sorgulanması gerekiyor. Belli ki durgunluktan çıkış senaryosunu bir taraf fazlası ile abartıyor diğeri ise büyüyen dengesizlikler nedeniyle yanına yaklaşamıyor! Doların diğer paralara karşı değer kaybediyor olması bile emtia fiyatlarının dik durmasını sağlayamıyor! Durum böyle olunca sermaye piyasalarındaki düşük fiyat oynaklığı ile istikrarsız işlem hacimleri arasında ilişki kurmak ta çok zorlaşıyor! Ekonomik senaryolar ile piyasa eğilimleri uyuşmuyor! Ekonomik tahmin modelleri bu çelişkileri açıklayamıyor, günü kurtarma amacı ile bazı piyasaların yapay eğilimlere zorlandığı kanaati güçleniyor. Bu eksik rekabet koşulları ise, hem sorunları ağırlaştırıyor ve hem de durgunluktan çıkış senaryolarını temelsiz hale getirerek kırılganlık endişelerini ön plana çıkarıyor!

Bu yılın üçüncü çeyrek dönemi için, finansal eğilimlerin farklılaşması ve ekonomik beklentilerin bozulması olasılığı kaçınılmaz olarak güçleniyor. Eksik rekabet koşullarında işbirliği yapanların örtülü uzlaşısının vadesi, yarıyıl bilançolarının şekillenmesi ile birlikte dolacak ve benzer türde yeni bir uzlaşıya katılım azalacak gibi görünüyor. Hal böyle olur ise riskten kaçınma eğilimi belirleyici olabilir ve yıkıcı olabilecek çalkantılar yaşanabilir! Doların yeniden güçlenmesi gündeme gelebilir ve en büyük sıkıntı sermeye piyasaları ve gelişen ekonomilere ilişkin beklentiler cephesinde vücut bulabilir!

Gelişmeler her bir ekonominin kendi başının çaresine bakmak zorunda kalabileceğine işaret ediyor. Bu olasılık, bunalım senaryolarının durgunluktan çıkış hedefleyenlerin yerini almasına sebep olabilir. Gelişen ekonomiler cephesinde ortaya çıkabilecek kaynak yetersizliklerinin, sancısız ve hasarsız şekilde aşılması olanaksız hale gelebilir!

Dolardaki değer kaybına rağmen emtia fiyatlarının gerilemesi ve yükseleceği beklenen faizlere karşılık sermaye piyasalarının yeni rekorlara koşturulması, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını düşündürüyor. İlk altı aydaki yapay eğilimlerin sunduğu fırsatlardan yararlanarak risklerini azaltanlar, eski çıkar ortaklarını yeni söylemleri ile satmaya başladılar! Haberiniz olsun, sistemik risklerdeki sinsi artış aleni hale gelecek ve hacimli risk taşıyanları çok üzecek gibi görünüyor!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar