Büyüme problemli kalmaya devam ediyor

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM tugrulbelli@gmail.com

3. çeyrek büyüme hızı beklentilerin ciddi şekilde altında, %1.7 olarak gerçekleşti. Her ne kadar üretim tarafında bu dönem tarımın % 4.9 küçülmüş olması milli hasılayı % 0.7 kadar daraltıcı bir etki yapmış olsa da, bu sene kuraklık ve don geçirmiş olan tarım sektöründe böyle bir performansın milli gelir tahminleri içerisinde yer alması gerekirdi. Kısacası, bu durum çok da sürpriz sayılmamalı. Ayrıca, bu dönem tarım üretiminde bir gerileme olmadığını varsaysak bile, milli gelir gene de % 2.4 ile beklentilerin oldukça altında büyümüş olacaktı. 

İmalat sanayi endeksi rakamları 3. çeyrekte % 2.8 büyümeye işaret ediyordu. Ancak imalat sanayinin açıklanan GSYH içindeki büyüme hızı sadece % 2.2. İmalat sanayinin sabit rakamlarla hesaplanan milli hasılada bu dönemki payının % 22 olduğunu dikkate aldığımızda, bu durumun da bu dönemki büyüme hızı tahmininde önemli bir fark yarattığı söylenebilir. Bu dönem büyüme hızı zayıf gelen diğer 2 önemli sektör ise inşaat (% 1.0) ve toptan ve perakende ticaret (% 0.6). 

Büyümenin harcamalar yönüyle bileşenlerine baktığımızda ilk çeyrekte % 3.3 artış gösteren hanehalkı tüketim harcamalarının 2. ve 3. çeyrekte sırasıyla % 0.5 ve % 0.2 gibi çok düşük seviyelere gerilediğini görmekteyiz. Kamunun tüketim harcamaları ise ilk 3 çeyrekte sırasıyla % 9.2, % 2.6 ve % 6.6 olarak gerçekleşerek, ilk 9 aydaki büyümeye pozitif etki yapmış durumda. Toplam yatırım harcamaları reel bazda gerilemeye devam ediyor. Özel sektörün makine-teçhizata yaptığı yatırımların (ki orta-uzun vadeli kalkınmanın en önemli göstergesi sayılabilir) milli hasılaya oranı % 9’a gerilemiş vaziyette (son 10 yılda 2008-2009 resesyon dönemi dışındaki en düşük oran). Önceki çeyrekte olduğu gibi, bu çeyrekte de milli gelir artışının eksiye geçmesini engelleyen önemli faktör dış ticaret olmuş. Bu dönemde reel bazda ihracat % 8 artış gösterirken, ithalat ise % 1.8 azalmış. 

Sonuçta açıklananlar geçmişe yönelik veriler. Ancak bu verilerin ve son 2 ayda gelen diğer verilerin ışığında son çeyrek ve dolayısıyla 2014 tüm sene büyümemiz konusunda da iyimser olmak pek mümkün değil. İlk 3 çeyreğin toplam büyüme hızı % 2.8. OVP’deki bu seneye ilişkin büyüme tahmini ise % 3.3. Böyle bir büyüme hızına ulaşmak için son çeyrekte büyüme hızının yaklaşık olarak % 4.5’e çıkması gerekiyor ki, bu hiç de olası gözükmüyor. 
Ekim ayında imalat sanayi % 4.5 arttı. Ancak bu artış geçen senenin Ekim ayındaki % 0.5’lik daralmanın üzerine gelen bir artış. Kuvvetli bir baz etkisi söz konusu. Zaten mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış rakamlara göre Ekim’de imalat sanayi % 1.7 gerilemiş durumda. Kasım ayına ilişkin ise elimizde kapasite kullanım, güven endeksleri, krediler ve dış ticaret rakamları var. Kapasite kullanım oranları 7 aydan beri geçen senenin aynı aylarına göre azalma içerisinde. Kasım’da da bu durum değişmemiş. Kasımda bütün güven endekslerinde de gerileme söz konusu. İlginç olan ise bu ay piyasalarda kayda değer negatif bir gelişme görülmemiş olması. Aksine borsa, tahvil ve TL değerlenirken, petrol fiyatlarında hızlı bir düşüş söz konusu idi. Bu şartlar altında asıl etkili olan faktör ise gerek iç, gerekse de dış talebin zayıf seyri olmakta. Nitekim iç talebi yansıtan TL kredilerin yıllık büyüme hızı Kasım sonunda % 17’nin altına gerilemiş durumda. Dış talebi yansıtan (altın-dışı) ihracatta ise Ekim’deki % 6.7’lik artış sonrasında, TİM verilerine göre Kasımda % 6.4’lük bir azalma söz konusu. Bu azalmanın kısmen emtia fiyatlarında meydana gelen azalmanın bir sonucu olduğu düşünülse bile (ki öyle), tekstil, konfeksiyon ve otomotiv gibi ana sektörlerde de önemli düşüşler söz konusu. 

Önümüzdeki dönemlere baktığımızda ise, petrol fiyatlarındaki gerilemenin bizi döviz dengesi ve enflasyon bakımından önemli ölçüde rahatlatacağı muhakkak. Her ne kadar, FED’in faiz artırım kararı (azalarak da olsa) bir belirsizlik kaynağı olmaya devam ediyorsa da, gelişen şartlar altında MB’nin bir miktar faiz indirimine gitmesi ve dolayısıyla iç talebe sınırlı bir ivme sağlaması mümkün. Ancak, yaklaşan genel seçimler güven endekslerini düşük tutmaya devam edecektir. Ayrıca (açıklanan OVP’ye sadık kalması durumunda) Hükümetin seçim ekonomisi yapma imkanı da söz konusu değil. AB ve petrol ihracatçısı ülkelerin durumları nedeniyle ihracat talebi ve turizm gelirleri de sınırlı kalmaya devam edecek. 

Kısaca 2014’ten sonra 2015 için de çok iyimser olmak pek mümkün değil. Büyüme hızı bu seneye göre bir miktar artacaksa da, bir kez daha % 4.5-5.0 olan potansiyel büyüme hızının altında kalacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dar bir koridor! 10 Ekim 2019
IMF 4. Madde bildirisi 26 Eylül 2019