Büyüyememe yeni normal mi?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Yeni normal merakı bize has bir söylem değil. Pek çok yorumcu küresel krizin dünya ekonomisinin bazı ana özelliklerini değiştirdiğini ve kriz sonrasında yeni normal olarak tanımlanabilecek koşulların yavaş yavaş yerleşmeye başladığını düşünüyor. ABD eski hazine bakanı Lawrence (Larry) Summers bu yeni normal söylemini görece daha analitik bir çözümleme haline getirmeye çalışan yorumculardan birisi. Summers’a göre küresel krizden bu yana gösterilen genilemeci iktisat politikası tepkileri büyük ekonomileri sadece daha fazla dibe yuvarlanmadan krizden çıkartmaya yaradı. Bu politika kurguları kriz öncesindekine benzer bir büyüme performansının yakalanmasına yetmedi.

Summers yavaş büyümenin sürüp gitmesinin özellikle gelişmiş ülkelerde uzun sürecek (secular) bir durgunluğa yol açabileceğini düşünüyor. Geçtiğimiz Pazar günü Financial Times’da yayınlanan yeni makalesinde de bu tür uzun süreli bir durgunluğun “yeni normal” olarak düşünülebileceğini öne sürüyor Summers.

Küresel krizden önceki sekiz yıllık periyotta ekonomilerin hızlı bir büyüme performansı sergiledikleri, krizle birlikte bu hızlı büyüme konjonktürünün sonlandığı biliniyor. Krizden çıkışta ise özellikle gelişmiş merkez ekonomileri büyümekte zorlanmaya başladılar. Bunlarda büyüme oranı ısrarlı biçimde kriz öncesindeki trendin altında kaldı. Ulusal ekonomiler yavaşladılar ve bir süredir de yola bu tempoda devam ediyorlar.  Summers, bu güne kadar uygulanan genişlemeci para politikası kurgusunun işlevini tamamladığına, bunun ötesinde yeni bir balon üretmesinin daha olası olduğuna dikkati çekerek bu sürecin sonuçta bir deflasyona varabileceği uyarısında bulunuyor. Günümüzde gelişmiş merkez ülkelerinde faiz oranlarının sıfır sınırına geldiği, büyümenin parasal uyarı ile hızlandırılabilesi için reel faizin ciddi ölçekte negatife çekilmesi gerektiği görünüyor. Böylesi bir reel faizin getireceği pek çok sakınca var. Negatif reel faiz pek de istenebilir bir önlem gibi görünmüyor. Bu düşünce sistematiği dünya ekonomisinin bir çıkmaza girdiği, uzun süreli bir durgunluğun kaçınılmaz olduğu gibi bir sonuca götürüyor insanı. Summers bu durumun “yeni normal” olarak düşünülebileceğini söylüyor.

Bu önemli bir tez kuşkusuz. Ama Larry Summers’ın bu bağlamdaki tartışmaya getirdiği bakış salt bir durgunluk halinin tarifi değil. Son makalesinde kriz öncesindeki görece hızlı büyümeye de atıfta bulunarak, bu dönemdeki büyümenin kaynaklarını değerlendiriyor.

İşin bu tarafı bana daha ilginç geldi. Büyümeyi hızlandıracak toplam talep iki şekilde desteklenebilir. Bunlardan birisi talebin üretken yatırımlar ve olağan tüketim harcamaları yoluyla desteklenmesidir. İkincisi ise talebin yapay balonlar üreterek desteklenmesidir. Kriz öncesindeki hızlı büyüme krizle sonuçlandığına göre bu sürecin desteklenmesinde balonların daha büyük rol oynadığı söylenebilir.

Summers burada, birazda örtük olarak, önemli bir ikileme dikkat çekiyor. Ya toplam talep bir kez daha balonlaşma ile kışkırtılarak büyüme hızlandırılacak; ya da, yeni politikalar tasarlanan kadar, uzun süreli bir durgunluğa razı olunacak. Balonlaşma ile talebi desteklemenin yeni bir finansal krizin yolunu açacağı biliniyor. Bu durumda ikilem yeni bir finansal krizle uzun süreli durgunluk arasındaki seçişe indirgenmiş oluyor. Balon seçilirse her şey yeni baştan bir kez daha yaşanacak. Bundan kaçınmanın sonucu ise uzun süreli durgunluk olacak. Durgunluk, yani büyüyememe, “yeni normal” olacak anlayacağınız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018