Cari açık daralıyor: Memnun olalım mı?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Yılın ilk ayının ödeme dengesi bilgileri açıklandı. Cari açık az da olsa daraldı. Bu ilk bakışta memnuniyet verici bir gelişme. Cari açık daralırken açığın sermaye girişi ile finansman imkanı daha da daraldı. Bu pek de memnuniyet verecek bir gelişme değil. Dahası, finansmanın tamamını yapamadığımız için rezervler de azaldı. Bu da memnuniyeti gerektiren bir durum sayılmaz. 

2013 yılı Ocak ayında 5.8 milyar dolar düzeyinde olan cari açık bu senenin ilk ayında 4.8 milyar dolara geriledi. Yani dış dünya olan iktisadi ilişkilerimizde dengeye biraz daha yaklaşmış gibi görünüyoruz. Bu sürpriz değil. Bir yandan Liranın değer kaybetmesinin bir yandan da ekonominin yavaşlıyor olmasının ithalat üzerinde bir fren etkisi yaratması zaten bekleniyordu. Nitekim Ocak ayında ithalat sadece 418 milyon dolarlık bir artış göstermiş. Bu ithalatın adeta durduğu anlamına geliyor. Yavaşlama ve ucuzlayan paradan beklenen etki gerçekleşmiş gibi görünüyor. 

Cari açığı daraltan esas etkinin dış ticaret dengemizdeki küçülme olduğu görülüyor. Ticaret dengesini küçülten neden de ihracatın ithalattan daha hızlı artmış olması. Geçen senenin ocak ayında 12.3milyar dolar olan ihracat bu yılın ocak ayında 13.4 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Ocak ayında cari açık daralmasının büyük bir kısmının ihracattaki artıştan kaynaklandığı anlaşılıyor. İhracatın yetmediği parçayı ise hizmet dengesi sağlamış. Ocak ayında hizmet gelirleri 260 milyon dolar kadar artarken hizmet giderleri sadece 4 milyon dolar artmış. Kısacası, net hizmet ihracatındaki 256 milyon dolarlık artış bu yılın ilk ayında cari işlemler açığında gözlenen küçülmeye pozitif katkı yapmış. Açığın daralmasına ufak bir pozitif katkı da (57 milyon dolar) gelir dengesinden gelmiş. Gelir dengesinin katkısı faktör geliri girişinin artmasından çok faktör kazancı çıkışının küçülmüş olmasından kaynaklanmış. 

Ocak ayındaki gelişmelerin dış açığın boyutunun yıllık (12 aylık) bazda da gerilemesi sonucunu doğurduğu anlaşılıyor. 12 aylık açıkta 64.9 milyon dolardan 64. 0 milyon dolara çok sınırlı bir daralma var. Bunu küçümsemek doğru olmaz. 2013 Mart ayından bu yana cari açıktaki ilk düşüş bu. 
Cari açıktaki küçülme eğilimi sürer mi sorusu sorulabilir. Bunun resmi yanıtı oldukça açık. Resmi hedef bu küçülmenin devam edeceğini ve yıl sonunda cari açığın 55.5 milyar dolara ineceğini öngörüyor. Mevcut gelişmelerin ışığında gerçekleşebilir bir hedef gibi görünüyor bu. 
Peki bundan ne kadar memnun olmalıyız? Açıkçası bu sorunun yanıtı nereden baktığınıza bağlı. Sadece dış açık bağlamında bakılırsa bu gayet tabii iyi bir gelişme. Öteki makro ekonomik büyüklükleri de hesaba katınca bu tablo değişiyor.  Dış açıktaki gerilemenin büyümenin yavaşlaması pahasına gerçekleşeceğini düşünecek olursak bunun fazla memnuniyet verici bir gelişme olmayacağı söylenebilir. Liranın daha büyük ölçüde değer kaybının gerekmesi ihtimalini de bu tabloya eklemek gerekir. Büyümedeki yavaşlama dozu ve paranın değer kaybı boyutu cari açığın küçülmesinin fırsat maliyeti olarak düşünülebilir. Bu durumda, büyüme-istihdam kaybının yanı sıra paranın değer kaybının boyutunu görmeden “yaşasın, cari açık daralıyor” diye zil takıp oynamak doğru olmayabilir. 
Cari açıktaki daralmanın biraz ihtiyatla karşılanması gerektiren bir başka gelişme de bu süreçte ekonomiye sermaye girişinin de yavaşlamış olmasıdır. Nitekim ocak ayında cari işlemler açığı 4.8 milyar dolara inerken finans hesabının bakiyesi de 2013 yılı Ocak ayındaki 9.5 milyar dolarlık net girişten 2014 Ocak ayında 3.1 milyar dolar net çıkışa dönmüştür. Bu pek memnuniyet verici bir durum değildir doğrusu. 

Bu, şöyle bir aritmetiğin otomatik orak devreye girmesi demektir. 2014 yılının ilk ayında ekonomi cari işlemlerinde 4.8 milyar dolar, sermaye akımında ise 3.1 milyar dolar açık vermiştir. Sermaye hesabındaki 2 milyon dolarlık açığı da buna ekleyince yılın başında 8.0 milyar dolarlık, karşılığı olmayan, ek bir dış ödeme yükünün doğduğu anlamına gelir bu. Bu yükün 2.2 milyar dolarlık kısmının kaynağı belli olmayan döviz girişleri (net hata ve noksan) ile karşılanmış olduğu anlaşılıyor. Geriye kalan 5.8 milyar dolarlık açık ( ödeme yükümlülüğü) ise ulusal rezervlerle karşılanmıştır. Sonuçta, 2013 yılının ilk ayında ödeme dengesi tablosunun genel denge faslında görülen 3.7 milyar dolarlık rezerv artışı 2014 yılının başında 5.8 milyar dolarlık rezerv erimesine dönmüştür. Genel tablonun en can sıkıcı noktası da budur herhalde.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018