Çin değişir, dünya değişir

Dr. Hakan ÇINAR
Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI hakan.cinar@dunya.com

Bugünlerde en çok Çin’i konuşur olduk. Bir ülkedeki büyümenin yavaşlaması ne oluyor da dünyayı bu denli ilgilendiriyor diye düşünmeden edemiyor insan.

Uzun yıllar mucize ülke olarak adlandırdığımız 1,4 milyar nüfuslu, dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip Çin'in yarattığı toplam Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH), 338 milyon nüfuslu ABD'nin hemen hemen yarısı kadar. Kişi başına düşen gelirde ise Çin, bugün dünyanın ilk sırasında yer alan ABD'de ile karşılaştırıldığında ancak beşte biri orana sahip.

ABD’de kişi başı gelir yıllık 75.269 dolarken, Çin’de bu rakam 12.598 dolar seviyesinde. Bu rakam toplam gayrisafi hasılada dünyanın sekizinci büyük ekonomisine sahip Rusya’nın dahi gerisinde.

Mucize ülkenin ismi bugünlerde mevcut yönetim anlayışı ile gerileyen ülke olarak anılmaya başlandı. Bu durum üretimdeki gücünü de gün geçtikçe kaybetmesi anlamına gelir ki, pek de şaşırtıcı olmaz. Çin’in Rusya ile benzerlik taşıdığını belirtmem lazım. Bu iki ülkenin en önemli benzerliği "otoriter başkanlık" sistemiyken, ABD ekonomisi özgürlükçü ve güvene dayalı bir politikayı tercih ediyor.

Devlet baskısı minimum seviyelerde. Eleştirdiğimiz pek çok yönü olmasına rağmen, vatandaşlarına sağladığı ekonomik fayda ve sonucu, kişi başına düşen refah seviyesinde belli bir seviyenin altına hiçbir zaman düşmüyor.

Bir devletin de başarması gereken hususlardan biri bu olsa gerek. Çin’de her geçen gün üretimde ve tüketici fiyatlarında düşüşü gözlemlerken, emlak krizinin ise derinleştiğini görüyoruz. Yanı sıra ihracatta önemli bir düşüşün meydana gelmesi, Çin’de özellikle gençlerin iş bulmakta zorlandığı gerçeğini ortaya koyuyor.

Büyümede önemli bir gerilemenin göze çarptığı Çin ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 6,3 ile beklentilerin altına büyürken, kısa vadeli borçlanma faizini 10 aydır ilk kez düşürmüş olması da dikkat çeken bir gelişme. Büyümedeki beklenti 7,3 idi ve hedefin sadece yüzde 1 oranında gerisinde kalınmış olsa da, yılın ilk çeyreğinde gelen yüzde 4,5 büyüme ile beklentilerin gerisinde kalınmış oldu.

Her geçen gün tüketici harcamalarının beklentinin altında gerçekleşmesi, Çin Merkez Bankası verilerine göre, 2023 yılının ilk yedi ayında hane halkı tasarruflarında 2,6 trilyon dolarlık artış yaşanması, halkın geleceğe dair duyduğu endişenin de bir göstergesi olarak göze çarpıyor.

Kendi ekonomisini dış etkilere daha az bağımlı hale getirmek için iç tüketimi artırma hedefini sürdüren Çin ekonomisinde, büyümenin yavaşlamasına sebep olarak baskı altına giren emlak sektörü, zayıf özel tüketim ve özel sektörde azalan güven ile birlikte, küresel ekonomideki yavaşlama sonrası ihracatının da gerilemesi etkenler arasında. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan mucize ülke Çin, son yirmibeş yılda küresel ekonomik büyümenin en önemli güçleri arasında yer aldı.

IMF’ye göre, 2023 yılı için şu ana kadar Çin’in küresel büyümeye katkısının yüzde 35 düzeyinde olduğunu belirtti. İşte bu veri bile, Çin ekonomisinin dünya ekonomisi üzerindeki etkisinin çok net anlaşılabilmesini sağlıyor. Çin ekonomisinde sorun varsa, dünya ekonomisinde de sorun var anlamına geliyor ve görülüyor ki bu durum küresel ekonomi için de bir risk oluşturuyor.

Çin'in ekonomik büyümesindeki 1 puan artış bile, tüm dünya ülkelerinde yaklaşık yüzde 0,3’lük büyüme anlamına gelmekte. Tüketimdeki düşüş ile ortaya çıkan ekonomik dalgalanma, üretimde düşüş ve günün sonunda yükselen maliyetler sonucunu da ortaya koymaya başladı. Bu tablodan iki önemli sonuç çıkarmak mümkün.

İlki Çin ekonomisinin de, tıpkı batıda ve bizde de olduğu gibi halkın tüketimi azaltarak, duyduğu endişelerle tasarrufu tercih etmesi, önlenemez enflasyon, bunlarla bağlantılı olarak da üretim maliyetlerinde oluşacak artış ile, üretim potansiyelinin en azından bir bölümünün Çin’den farklı ülkelere kayacak olması. O ülkelerden bir tanesinin de Türkiye olması içten bile değil. Çin için her ne kadar üzülsem de, ülkemiz için olası fırsatlara da sevinmiyor değilim. Kısa süre içinde bu konuda gelişmeleri hissedeceğimizi de rahatlıkla ve şimdiden söyleyebilirim. Ne de olsa büyük ekonomiler değişir, dünya değişir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomik manzara 2024 19 Nisan 2024
Kadın deyince 08 Mart 2024