Depremin ekonomiye etkisi

Prof. Dr. Ali HEPŞEN
Prof. Dr. Ali HEPŞEN ali.hepsen@dunya.com

Geçtiğimiz yıl Şubat ayı çok acı, yüreğimizin yandığı, kelimelerin anlam taşımadığı bir zaman dilimi olarak hafızalarda kalacak. Ülkemiz deprem kuşağında ve afetlere çok açık; kayıplarımız çok fazla.

Diğer taraftan, TÜİK’in 2022 yılsonunda yayımladığı “Bina ve Konut Nitelikleri Araştırması”na göre hane halklarının ikamet ettikleri konutların yüzde 53’ü 2000 yılı öncesi inşa edilmiş durumda; sadece bu yapı stokunun değil, son deprem bize gösterdi ki aynı zamanda deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olarak yeni yapı stokunun da yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.

Kentsel dönüşüm sürecine ise siyaset üstü milli mesele olarak yaklaşılmalı. Bugünkü yazımda öncelikle depremin ekonomiye etkilerini ele almaya çalışacağım. İki farklı zaman diliminde önemli depremler yaşadık.

İlki 1999 yılı Marmara depremleri ve ikincisi 2023 yılı Maraş ve Hatay depremleri… 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde yaşanılan depremlerin ülkemizin üretim ve ticaret merkezinde yaşanmış olması, depremlerin ekonomik etkisini bölge ile sınırlandırmamış, genele yaygın etkiler doğurmuştur.

TÜSİAD’ın çalışmasında toplam ekonomik kaybın 17 milyar dolar, DPT rakamlarında 15-19 milyar dolar, Dünya Bankası’nın raporunda ise 12-17 milyar dolar civarında olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Milli gelirin yüzde 9-10’una denk gelen bir kayıptan bahsediyoruz.

Diğer taraftan, 2023 yılı Şubat ayında yaşamış olduğumuz ve 11 şehrimizi etkileyen Maraş ve Hatay depremlerinin yol açtığı felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam etkisinin yaklaşık 103,6 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın yapmış olduğu değerlendirme kapsamında ortaya çıkan bu büyüklüğün 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık yüzde 9-10’una ulaşabileceği öngörülüyor.

Diğer taraftan, Marmara Bölgesi'ni etkileyecek büyük bir deprem olacağıyla ilgili de yıllardır konunun uzmanlarından açıklamalar geliyor. TÜİK adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre ülke nüfusunun yüzde 30’dan fazlası bu bölgede yer alıyor.

Yine TÜİK il bazında gayrisafi yurt içi hasıla verilerine göre de bölgenin milli gelir içindeki payı yüzde 46 civarında. Bölgedeki kişi başı gelir ülke genelinin iki katından daha fazla. Ülke ihracatının yüzde 65’i bölgeden karşılanırken, bölgenin imalat sanayindeki payı da yüzde 50’den daha fazla durumda. Türkiye'ye gelen turistlerin ise yüzde 35’ten fazlası İstanbul'u ziyaret etmiş durumda. Dolayısıyla, bölge Türkiye’nin sanayi, ticaret ve turizm açısından en önemli bölgesi konumunda.

Tüm önemli faaliyetlerin tek bölgede bulunmasından kaynaklı ortaya çıkan yoğunlaşma riski ve olası büyük deprem ekonomik kaybı milli gelirin yüzde 20’si düzeyine de taşıyabilir. Dünya genelinde büyük etki yaratan geçmiş deprem örneklerine bakıldığında da ekonomik kaybın ülke milli gelirinin önemli bir kısmına denk geldiğini gözlemleyebiliyoruz.

Örneğin 1960 yılında 9,5 büyüklüğünde meydana gelen Şili depreminde ekonomik kayıp 550 milyon dolar (milli gelirin yaklaşık %13’ü oranında kayıp), 2004 yılı Endonezya depremi ve tsunamisinin etkisi 9,4 milyar dolar (milli gelirin yaklaşık %4’ü oranında kayıp), 2011 yılı Japonya depremi ve tsunamisinde de yaklaşık 360 milyar dolarlık (milli gelirin yaklaşık %6’sı oranında kayıp) bir ekonomik kaybın oluştuğu raporlanmış durumda.

Dolayısıyla canlı kayıpların yanı sıra, büyük ölçekli depremlerin yarattığı konut hasarı, kamu altyapı kaybı, konut hariç özel sektör kuruluşlarında oluşan hasar ve sigortacılık sektör kayıpları ile işletmelerin gelir kayıpları dikkate alındığında telafisi kolay olmayan ekonomik etkiler doğurduğu bir gerçektir.

Sonuç…

Frigyalı ünlü bir filozof olan Epiktetos’un “acının rengi yok, herkes için aynı akar” sözünde saklı olan yorumda olduğu gibi, geçmiş ve olası büyük ölçekli depremler hepimizi büyük ölçekte ve benzer şekilde ekonomik olarak çokça etkiler. Deprem kuşağında olduğumuz gerçeği, yapılarımızın sağlıksız olması ve depremin etkisi düşünüldüğünde kentsel dönüşüm ülkemizin geleceğidir; umarım konu hakkında gerçekçi çözümler üretilir ve raporlarda aktarılanlar hayata geçirilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar