En yeni normalimiz nasıl olacak?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Şimdilerde “normale dönmek” diye bir söylem oluştu. Daha önce normaldik, sonra bundan saptık şimdi yine normale dönüyoruz anlamına geliyor bu. Temalö belirlayici de küresek kriz. Kriz koşulları normal olamayacağına göre krizin etkilerinin geçmesi ile kriz öncesine, yani normale dönmek eşyanın tabiatı sayılabilir. Ama bizim kriz öncesindeki normalimiz birden fazla. Örneğin,  “geleneksel normalimiz” diyebileceğimiz bir dönemimiz var. Bunun ardından  “yeni normal”e yol aldık. Araya giren küresel kriz bu yeni normali dağıttı. Şimdi “en yeni normale” döneceğiz.  Bunun nasıl bir normal olacağını biraz konuşmamız lazım.

Cumhuriyet  döneminde oluşturduğumuz iktisadi düzene  “geleneksel normal” diyebiliriz.  Geleneksel normalde  ekonomiyi çekip, büyüten iç talepti. Dünyaya kapalı gibiydik.İhracatımız önemli bir iktisadi değişken hüviyeti kazanmamıştı. Dış talebin esamesi okunmazdı. Ulusal tüketim ve yatırım harcamaları, çoğu kez devlet harcamalarının da ciddi katkısıyla, büyümeyi çekip sürükleyen  temel talep unsurlarıydı.  Kamu dengesizliğimizin arşa yükseldiği dönemler oldu. Büyük bütçe açıkları ve bunun ardına gizlenen daha büyük kamu dengesizlikleri bir yandan büyümeyi çılgına çevirirken bir yandan da enflasyonu ve dış açığı körüklerdi.

Geleneksel normal dönemimizde dış dengemiz dikiş tutmazdı. Bunun ölçüsü olan cari açık GSYH’nın önemli oranlarına ulaşırdı. Cari açık finansmanını daha çok borçlanma ile finanse ederdik. Bunu da genellikle kamu borçlanması sağlardı. Hem borç dışı enstrümanları çok yaygın kullanmazdık hem de özel sektörün  dışarıdan  borçlanması çok sınırlı boyutta kalırdı. Enflasyonda hep dünya şampiyonluğuna oynadık. 2002 sonrasındaki frenden önce hemen her yıl finallerde yer aldık. Sonra kamuyu dengeleyip, enflasyonu yavaşlatmayı becerdik. Buna rağmen enflasyon oranlarında  yine  ön saflarda yer aldık.

1980’de dışa açılmayla başlayan dinamik geleneksel normalimizi biraz değiştirdi. Ama esas katkı 2001  politikalarıyla geldi. Geleneksel normalden saptık. Yeni bir normal oluştu. Yeni normalin içinde iç talebin başat olması gibi geleneksel normal unsurları kaldı. Ama iktisat politikaları anlayışı ve dış finansman alanlarında yeni normal kendi koordinatlarını oluşturdu.  Ekonomiyi kamu açıklarıyla yürütme politikasını bıraktık. Kemer sıkma ve dengeye yakın bir kamu kesimi yeni normalin önemli bir özelliği oldu. Dış dünya ile ilişkilerimiz de önemli köşeler döndük. Serbest kur rejimi bu köşelerden en önemlisiydi. İkinci bir köşe de dış finansman araçlarımızı çeşitlendirmek oldu. Dönemin küresel konjonktürünün de katkısıyla doğrudan yatırımlar önemli dış finansman araçlarımızın arasına g,irdi. Ama esas olarak portföy yatırımı yani sıcak para ağırlıklı bir finansman desenini benimsedik. Serbest kur rejimi ile sıcak paranın yan yana gelmesinin ciddi risk ürettiğini biraz zor öğrendik. Dünyada belli çevrelerin pompaladığı “yeni normal budur, kıyamete kadar da devam edecektir” şeklindeki söyleme fazlasıyla kapılmış gibi olduk.  Son krizin hemen öncesinde bizim normalimiz böyle bir şeydi.

Küresel kriz bizim  yeni normalimizi dağıttı. Adeta “kriz normali” diyebileceğimiz yeni bir durum oluştu. Büyüme çöktü. İlk hamlede iç ve dış talebin birlikte çöküşü büyümeyi sıfırladı.Daha sonra dış talep öne çıktı. Kriz normalinin ana unsurlarından birisi dış talep çekişli bir büyüme sürecine girmemiz oldu. Kriz normalinin ikinci önemli boyutu sermaye girişinin çökmesiydi. Dünyada olduğu gibi bizde de doğrudan yatırımlar bıçakla kesilir gibi kesildi. Küresel risklerin uçması sonucunda  portföy yatırımların da daraldı. Borçlanma öne çıktı.Bu bağlamda dönemin en önemli dönüşümü devreye girdi. Kamu ağırlıklı olan borçlanmada özel sektörün ağırlığı artmaya başladı. Özel dış borçlanma büyük sayılara ulaştı.Büyümenin yavaş olmasına rağmen kamu dengesindeki sıkılıktan vazgeçmedik. Dünyayı kasıp kavuran kemer sıkma (austerity) tartışmasında biz sıkan tarafta yer aldık.  Para politikamızda faizin rolünü yeniden yazdık. Bu senaryoda makro ihtiyati dediğimiz para politikası uygulamaları ağırlık kazandı.  Büyüme bizim ölçülerimize göre düşük tempolu bir karakter kazandı. Bu durumda hem dış dengesizlik hem de enflasyonun  takati kesildi. Bütün bunlar “kriz normali” nin temel koordinatlarını oluşturdular. Şimdi tekrar normale döneceğiz. Bunun hangi normal ya da nasıl bir normal olacağına dair bir fikriniz var mı?

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018