Enflasyonda yüzde 8.7'lik yeni tahmin ne kadar gerçekçi?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Merkez Bankası yılın üçüncü enflasyon raporunu yayınladı ve yüzde 8.5 olan yıllık TÜFE tahminini 0.2 puan artırarak yüzde 8.7'ye çıkardı.

Raporda, "Enflasyonu düşürmeye odaklı ve sıkı bir politika duruşu altında, enflasyonun yüzde 5 hedefine kademeli olarak yakınsayacağı; 2017 yıl sonunda yüzde 8.7 olarak gerçekleşeceği; 2018 yıl sonunda ise yüzde 6.4’e geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2017 yılı sonunda yüzde 7.8 ile yüzde 9.6 aralığında (orta noktası yüzde 8.7), 2018 yılı sonunda ise yüzde 4.7 ile yüzde 8.1 aralığında (orta noktası yüzde 6.4) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir" denildi.

Türkiye her ne kadar orta vadede enflasyonu yüzde 5 olarak öngörmekteyse de bu yıla yüzde 6.5 hedefiyle başlandı. Ancak Merkez Bankası yıla enflasyon açısından çok kötü bir giriş yapıldığını gördüğü için 2017'ye ilişkin herhangi bir oran açıklanmadan 31 Ocak'ta yayınladığı yılın ilk enflasyon raporunda tahminini yüzde 8 olarak açıkladı. Gidişat iyi değildi; bu kez 28 Nisan'da açıklanan yılın ikinci raporunda enflasyon tahmini yüzde 8.5'e çıkarıldı. Ve geldik düne, üçüncü rapor açıklandı ve bu kez tahmin yüzde 8.7'ye yükseltildi.

Yüzde 8.7 gerçekçi mi?

Merkez Bankası'nın bir şikayeti var. Enflasyon raporunda, karar alıcıların kısa vadede oluşan oranlara odaklandıkları ve uzun vadede oluşacak oranları pek dikkate almadıkları belirtiliyor. Merkez Bankası tabii ki yüzde 5'ler dolayında bir enflasyona göre hareket edilmesini istiyor ama bu orana da haklı olarak kimse inanmıyor.

Hem baksanıza 2018'in enflasyon tahmini bile yüzde 6.4 düzeyinde.

Kaldı ki acaba bu yıl için revize edilerek yüzde 8.7'ye çıkarılan oran ne kadar gerçekleştirilebilir bir oran?

Merkez Bankası enflasyonda yıl içinde gözlenecek en yüksek düzeylerin geride kaldığını tahmin ediyor; ancak yılın ikinci yarısında dalgalı bir seyir beklendiğinin de altını çiziyor. Merkez, bu konuda şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Gıda fiyatlarındaki düzeltmenin henüz arzulanan boyutta olmaması, grup enflasyonunda baz etkilerine bağlı olarak yakın dönemde gözlenen düşüşlerin kalıcılığı konusunda temkinli bir yaklaşım gerektirmektedir. Ayrıca, beyaz eşya ve mobilya sektöründeki geçici vergi indirimlerinin ekim ayında geri alınacak olması ve giyim grubundaki yöntem değişikliği kaynaklı etkiler de kısa vadede enflasyonda dalgalanmaya ve çekirdek enflasyonun geçici olarak yükselmesine neden olacak gelişmeler olarak öne çıkmaktadır. Enflasyon görünümünde yılın son ayından başlayarak 2018 yılının ilk aylarında daha belirgin bir iyileşme gözleneceği öngörülmektedir."

Tüketici fiyatları Merkez Bankası'nın da vurguladığı gibi "yılın son ayından başlayarak" tabii ki düşecek. Çünkü geçen yılın aralık ayında yüzde 1.64 gibi hiçbir aralık ayında karşılaşılmamış bir fiyat artışı vardı. Bu oran devreden çıkacak ve yerine çok daha düşük bir oran girecek. Böylece kasım sonunda yüzde 12'yi zorlayacak yıllık oran keskin bir düşüş gösterecek.

Ama Merkez Bankası'yla görüş ayrılığına düştüğümüz nokta şu: Biz yıllık bazda yalnızca temmuz ayında tek hanenin görülebileceğini, aralık sonundaki keskin düşüşle bile tek haneye inilmesinin çok zor olduğunu dile getiriyoruz. Merkez Bankası ise yıl sonu için yüzde 8.7 tahmininde bulunuyor.

Zaman zaman kullandığımız bir tablomuz var. 2004'ten bu yıla kadar olan dönemin ilk ve ikinci yarılarındaki artışları karşılaştırıyoruz. Yıllık yüzde 8.7'lik tahminde kalınması, yılın ikinci yarısındaki artışın yüzde 2.65 olmasıyla mümkün. Yani ilk altı ayda gerçekleşen artışın yarısından daha az bir oranı tutturmak gerekiyor. İlk yarıdaki artış 100 ise, ikinci yarıdaki 45'te kalmalı ki, Merkez Bankası'nın tahmini tutsun.

Bu durum, yani ikinci yarı artışının ilk yarı artışının yarısından daha düşük gerçekleşmesi son 13 yılda yalnızca bir kez gerçekleşmiş. 2014 yılında... Bunu bir kez daha sağlayabilir miyiz; zor ama olanaksız değil... Göreceğiz...

TÜFE'de ilk yarı-ikinci yarı dengesi (Yüzde)

 

İlk yarı

 

İlk

İkinci

Yıllık

100 ise

 

yarı

yarı

gerçek

ikinci yarı

2004

2,96

6,20

9,35

210

2005

2,59

5,00

7,72

193

2006

4,88

4,56

9,65

93

2007

3,87

4,35

8,39

112

2008

6,00

3,84

10,06

64

2009

1,83

4,62

6,53

252

2010

3,59

2,72

6,40

76

2011

3,43

6,79

10,45

198

2012

1,95

4,14

6,16

212

2013

4,00

3,27

7,40

82

2014

5,70

2,33

8,17

41

2015

4,76

3,86

8,81

81

2016

3,63

4,73

8,53

130

2017

5,89

2,65

8,70(T)

45

Turizmde Rusya'nın önemini bir kez daha anladık
Önce iyi haberleri verelim... Turizm sektörünün yüzü gülmeye başladı. Haziran ayında gelen yabancı turist sayısında geçen yıla göre yüzde 43 oranında tam bir milyon kişilik artış var. Yılın ilk altı ayında gelenlerin sayısı da geçen yılın yüzde 14 üstünde.

İki ülkenin haziran ayında en çok turist gelen ilk beş ülke arasında yer alması da önemli. Almanya zaten en çok turist gönderen ülkeydi, bu kez Rusya'nın ardından ikinci sırada. İngiltere ise yeniden ilk beşe girdi. Almanya ve İngiltere Türk turizmi açısından önemli ülkeler. Bu ülke vatandaşları da görece iyi harcama yapmaları yönüyle Türk turizmi için önem taşıyor.

Bunlar turizme ilişkin olumlu gelişmeler, iyi haberler... Kötü demeyelim de, olumsuz sayılabilecek haberler de yok değil, onları da aktaralım.

Turizmde işler düzeliyor düzelmesine ama bir kere henüz 2015'i yakalayabilmiş değiliz. Haziran ayında geçen yıla göre yüzde 43 artan turist sayısı, 2015'in hala yüzde 15 altında.

Altı aylık dönemde geçen yıla göre yüzde 14 artış sağlamıştık. Ocak-haziran itibariyle de 2015'in hala yüzde 18 gerisindeyiz.

Bu da geçen yılki çöküşün ne kadar sarsıcı olduğunu ortaya koyuyor. Yeni yeni yerden kalkıp üstümüzü başımızı temizlemeye, toparlanmaya çalışıyoruz.

Biraz toparlanıyor gibiyiz ama bir tek ülkeye çok fazla bağımlı olduğumuz gerçeği de ortada. Yani bu toparlanma, bir ülke sayesinde, Rusya sayesinde oluyor.

Haziranda geçen yıla göre toplam artış yüzde 43. Rusya'yı hariç tutup hesaplama yaptığımızda neyse ki yine artış var ama yalnızca yüzde 14 düzeyinde.

Ocak-Haziran döneminde toplamda yüzde 14 olan artış ise Rusya'yı hariç tuttuğumuzda sıfıra iniyor. Altı aylık dönemde Rusya dışındaki ülkelerden ancak geçen yılki kadar turist çekebilmiş durumdayız.
Rusya'yı hariç tuttuğumuzda 2015'e göre ise hala eksideyiz.

Aylara göre turist sayısı (Bin kişi)

 

 

 

 

 

 

 

Değişim (Yüzde)

 

2017

2016

2015

2017/16

2016/15

2017/15

Ocak

1.055

1.170

1.251

-9,8

-6,4

-15,6

Şubat

1.160

1.241

1.383

-6,5

-10,3

-16,2

Mart

1.587

1.653

1.896

-4,0

-12,8

-16,3

Nisan

2.070

1.753

2.437

18,1

-28,1

-15,1

Mayıs

2.890

2.485

3.804

16,3

-34,7

-24,0

Haziran

3.487

2.438

4.123

43,0

-40,9

-15,4

Temmuz

3.468

5.481

 

-36,7

 

Ağustos

 

3.183

5.131

 

-38,0

 

Eylül

 

2.855

4.252

 

-32,8

 

Ekim

 

2.450

3.301

 

-25,8

 

Kasım

 

1.353

1.721

 

-21,3

 

Aralık

 

1.302

1.465

 

-11,1

 

Altı aylık

12.250

10.740

14.895

14,1

-27,9

-17,8

Yıllık

 

25.352

36.245

 

-30,1

 

Yıllık (*)

26.861

32.090

36.495

-16,3

-12,1

-26,4

(*) Haziran itibariyle.

 

 

 

 

 

 

Ya Rusya ile aramız düzelmeseydi! (Bin kişi)

 

 

 

 

 

 

Değişim (Yüzde)

 

2017

2016

2015

2017/16

2016/15

2017/15

Haziran

 

 

 

 

 

 

Toplam

3.487

2.438

4.123

43,0

-40,9

-15,4

Rusya

764

46

653

1573,1

-93,0

17,0

Diğer ülkeler

2.723

2.393

3.470

13,8

-31,1

-21,5

Ocak-Haziran

 

 

 

 

 

 

Toplam

12.249

10.740

14.895

14,1

-27,9

-17,8

Rusya

1.692

184

1.455

820,5

-87,4

16,3

Diğer ülkeler

10.557

10.556

13.440

0,0

-21,5

-21,4

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar