İhracatın Yıldızları'ndan yansıyan mesajlar

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

 

Geçen hafta İhracatın Yıldızları yarışması jürisi toplandı...
Gazeteniz DÜNYA'nın, DHL Türkiye işbirliği ile Akbank'ın ana sponsorluğu ile düzenlediği "İhracatı Teşvik Yarışması" 10 yaşına girdi...
Finale kalan ihracatçılarımızı yakında açıklayacağız...
Ödüller 30 Mayıs gecesi verilecek...
Taksim The Marmara'da...
 ***
Ancak bugün sizlerle paylaşmak istediğim konu ödülleri kazananlar değil... Yarışmaya yapılan başvurular üzerinden dış ticarete ilişkin yaptığımız kimi gözlemler...
10 yıl önceki başvuruları hatırlıyorum...
İhracatçılarımızın çoğunun tek pazarı Avrupa idi. Farklı ülkelere ihracatı ödüllendirmeye çalışırken zorlanıyorduk...
Oysa bugün çok farklı...
Jüri üyemiz Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Mustafa Çıkrıkçıoğlu söyledi...
Türkiye'nin 2011 itibariyle ihracat yapamadığı sadece iki ülke kalmış...
Nedeni ise her iki ülkenin de ithalatının olmaması...
 ***
Son 10 yılda bir şey daha oldu...
İhracatın Yıldızları'nın bu yılki başvurularını değerlendirirken çok daha net hissettiğimiz bir şey...
İhracatın coğrafyası değişiyor...
Evet, Türkiye için Avrupa hala en önemli ihracat noktası...
Ama ihracatçının farklı pazarlara ilgisi giderek büyüyor...
Sadece Irak'tan, Suriye'den komşu ülkelerden bahsetmiyorum...
Türkiye kendine rakip gelişmekte olan ülkelere de ihracatı zorluyor...
Bunlar arasında yüksek ticaret açığını verdiğimiz ülkeler de var...
Oraları da zorluyoruz...
Belki şimdilik küçük miktarda ama Çin'e makine satıyoruz...
Hindistan'a da yazılım...
 ***
Baktım, rakamlar da bu gözlemimizi doğruluyor...
Ama şunu hemen belirtmekte fayda var...
Bu sadece Türkiye'yi ilgilendiren bir eğilim değil...
Dünyada ihracatın coğrafyası değişiyor...
Gelişmekte olan ülkelerin birbirleriyle ticareti artıyor...
Para Dergisi'nin son sayısında Faruk Türkoğlu bu eğilimi çok güzel özetlemiş...
Gelin bir göz atalım...
 ***
2000 yılında gelişmekte olan ülkeler arasındaki ticaretin gelişmiş ülkeler arasındaki ticarete oranı yüzde 26.2 idi. Bir başka ifadeyle, gelişmekte olan ülkelerin birbirleriyle ticareti  toplam dış ticaretlerinin dörtte birini ancak geçiyordu...
Birincisi, gelişmekte olan ülkelerin ticareti esas olarak gelişmiş ülkelerleydi...
İkincisi, gelişmekte olan ülkelerin ticaretteki payı genel olarak düşüktü...
 ***
Oysa bugün, bu tablo tersine döndü...
Birincisi, gelişmekte olan ülkelerin aralarındaki ticaret yüzde 61.7'ye yükseldi... Dörtte birden, neredeyse üçte ikiye...
İkincisi, gelişmekte olan ülkelerin birbirlerine olan ihracatlarının, toplam ihracatları içindeki payı da 10 yıl içinde artarak yüzde 54.6'ya yükseldi. Asya'da bu eğilim daha da belirgin...
Asya ülkelerinin gelişmekte olan ülkelere ihracatının tüm ihracata oranı 2000'de yüzde 44 iken 2010'da yüzde 66'ya tırmandı...
 ***
Bu konuda somut örnekler de var... Örneğin, Brezilya'nın dış ticaretinde ABD ilk sıradaydı...
Son 10 yılda Çin, Amerika'yı geçip ilk sırayı aldı...
Öte yandan, tarihi nedenlerle Meksika'nın en büyük ticaret ortaklarından İspanya'nın yerini de Brezilya aldı...
 ***
Rakamlara devam edelim...
2000 yılını izleyen yıllarda gelişmekte olan ülkeler arasındaki ticaret ortalama olarak yüzde 15.4 arttı... Buna karşılık gelişmiş ülkeler arasındaki ticaretteki artış yüzde 6.0'da kaldı...
Hala zenginler arasındaki ticaret gelişmekte olanlar arasındakinden büyük...
Ama bu hızda giderse çok değil, 2016'da gelişenler arasındaki ticaret, zenginler arasındaki ticareti geçecek...
 ***
Özellikle, gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık 80 milyon kişinin kentlere göçü bu ülkelerde orta sınıfı müthiş büyütüyor...
Türkiye dahil, gelişmekte olan ülkelerde orta sınıfların yükselişi, dünya ticaretindeki adres değişikliklerinin belli başlı nedeni...
Bu trendin sürmesi ihracatın coğrafyasındaki değişimin de süreceğini gösteriyor...
 ***
Geçen hafta çarşamba günü gazetemizin manşeti "İpek Yolu'nda ticaret rekoru!" idi...
Didem Eryar Ünlü imzalı haberde, Asya ve Ortadoğu arasındaki ticaretin son 10 yılda yüzde 700 arttığına dikkat çekiyordu...
Yüzyıllar önce Çin'den başlayıp, Anadolu topraklarına, Osmanlı'nın kontrolündeki Ortadoğu'ya ulaşan ve oradan Avrupa'ya uzanan ticaret yolu, Batı'nın zenginleşip, Çin'in fakirleşmesiyle birlikte yok olup gitmişti...
Bugün yeniden Çin'in zenginleşip, Batı'nın krize girdiği bir süreçte Ortadoğu'nun, özellikle de Körfez bölgesinin yeniden Asya ile yakınlaşmasına yol açtı...
 ***
Bugün Ortadoğu ülkelerinin toplam ticaretinin yüzde 50'si Asya ile gerçekleşiyor...
Türkiye açısından da durum farklı değil... Gelişmekte olan ülkelere ihracatımızın toplam ihracat içerisindeki oranı 10 yıl içinde yüzde 15'ten yüzde 32'ye çıktı...
 ***
Bitirmeden önce son bir nokta...
Şimdi para piyasalarında da yeni bir trend göze çarpıyor...
Gazetemizde dün yayınlanan Evrim Küçük imzalı haberde, kendi aralarındaki ticaretin büyümesi ve euro ile dolardaki oynaklığının artması nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin ticarette kendi paralarını kullanmayayöneldiği belirtiliyordu...
Yatırımcılar, İsrail Şekeli'ne karşı Güney Afrika Randı ya da Brezilya Reali'ne karşı Meksika Pezosu'na yatırım yapıyor...
Böyle bakınca, Türkiye'nin Rusya ve Çin ile ruble ve yuan üzerinden ticaret yapma yönündeki hamlelerini artırması önemli olabilir...
 ***
Evet, İhracatın Yıldızları'na gelen başvurulardan dış ticarete ilişkin sinyalleri sizinle paylaşmaya çalıştım...
Bence, dikkate almakta yarar var...
Hem iş dünyasında...
Hem de ekonomi yönetiminde...


 hakan_grafik.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar