IMF'den 1 övgü 15 uyarı

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan taylane@dunya.com

Uluslar arası Para Fonu (IMF) Ana Sözleşmesi' 4'üncü maddesi kapsamındaki "ayrıntılı" incelemelerini tamamladı ve Türkiye'nin ekonomik durumuna ilişkin "ilk değerlendirmesini" açıkladı. Hükümetin 2012 yılı politikalarına 1 paragraf  "övgü" ile başlayıp 15 paragraf "uyarı" dizisiyle devam eden değerlendirme şöyle özetlenebilir: Ekonomide durum iyi, vaziyet riskli!

"Övgü" faslında kısaca, 2012 yılında uygulanan politikaların ekonominin "yeniden dengelenmesini" ve işsizliğin "düşük seviyede"  kalmasını sağladığı, 2013 için "aktiviteyi hızlandırıcı" zemin hazırladığı  belirtiliyor. Özellikle geçen yılın ikinci yarısında "özel tüketim ve kamu yatırımlarının öncülük ettiği "canlanma" vurgulanıyor.

2013 yılı büyüme hızı "yurt içi talebin güçlenmesine" bağlı olarak yüzde 3,8 tahmin ediliyor. 2014 tahminiyse "Mevcut makro ekonomik politikalara devam edilmesi" hâlinde yüzde 3,5. IMF analizinde ekonomik büyümenin "yurt içi talep" kaynaklı oluşuna dikkat çekilirken "övgü" paragrafından "uyarı" paragraflarına geçiliyor.
    
Cari kırılganlık

Değerlendirmedeki "iç talebe dayalı büyüme" vurgusu, cari işlemler açığı ve enflasyonla ilintilendiriliyor: "Yurt içi talep öncülüğündeki  büyüme, cari işlemler açığı ve enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskılar oluşturmaktadır." Bu bağlamda 2013 cari açığı GSYH'nin yüzde 7'sini geçecek. Enflasyon da yüzde 5 hedefinin üstüne çıkabilecek. 

"Türkiye'nin temel kırılganlığı dış dengesizlik." IMF'nin bu tespiti, dolambaçlı bir ifadeyle, cari açığa dayalı ekonomik büyümenin önündeki  yakın riski işaretliyor: "Gelişmiş ülkelerin para politikalarına ilişkin piyasalar tarafından yapılan yeniden değerlendirme Türkiye'nin temel kırılganlığı olan dış dengesizliği açığa çıkarmıştır."

Bu önemli uyarının yorumu açık: (1) "Sıcak para" gelişmiş ekonomilere kayıyor. (2) Yüksek dış finansman ihtiyacı önümüzdeki birkaç yıl yüksek kalacak. (3) Sermaye girişinin zayıflaması veya çıkışın hızlanması güçlü ihtimaldir. Ekonominin temel zorluğu bu!

Merkez'e tavsiye

Değerlendirmede, Merkez Bankası'na yönelik eleştirel tavsiyeler yer alıyor. Mevcut para politikası çerçevesiyle enflasyon hedefini tutturmanın mümkün olmayacağına; parasal aktarım mekanizmasının zayıflayacağına dikkat çekiliyor. Ve, kısa vadede para politikasının doğrudan enflasyona odaklanması; bu amaçla para politikası çerçevesinin gözden geçirilmesi isteniyor. 

Diğer bir uyarı döviz satış politikasıyla ilgili. Bu konuda Merkez Bankası dikkatli davranmaya çağırılıyor: " Döviz rezervlerinden yapılan satışlara sadece aşırı dalgalanmaları gidermek amacıyla başvurulmalı." Çünkü ve ezcümle, döviz piyasasına müdahale doğru para politikasına ikame edilecek bir uygulama değildir!

Değerlendirmede iki tavsiye daha var: Para politikası enflasyon hedefiyle uyumlu "ilâve tedbirlerle" sıkılaştırılmalı. Yüksek enflasyon ve artan cari açık dikkate alınarak başta  haftalık repo faizi olmak üzere "pozitif reel politika faiz oranına"  geçilmeli.

Mali genişlemeye dikkat

IMF'nin Merkez Bankası politikalarına yoğunlaşan "köşeli" tespit ve tavsiyeleri maliye politikasında nispeten yumuşuyor ama uyarılar devam ediyor: "Yetkililer, 2013 yılı kamu maliyesi hedeflerinin yakalanması doğrultusunda ilerlemektedir; ancak hâlihazırdaki maliye politikası duruşu genişleticidir ve kontrol altına alınmalıdır."

Bu noktada, Merkez Bankası'ndan istenen parasal sıkılaştırma, maliye politikasına da yansıtılıyor ve hükümet, kamu harcama ve yatırımlarında "yüksek tasarrufa" çağırılıyor:

"Maliye politikası dış kırılganlıkların azaltılmasında önemli role sahiptir. Dış dengesizlikle mücadele etmek için yüksek kamu tasarruflarına ihtiyaç duyulmaktadır. 2014 yılı bütçesinde, mevcut 2013-2015 dönemi orta vadeli planda belirlenen faiz dışı harcama seviyeleri hedef alınmalı ve beklenenin üstünde elde edilen kamu gelirleri tasarruf edilmelidir."

IMF'nin mali uyarılarının görünmeyen yüzünde, Türkiye'nin 2014 yılında gireceği yerel ve genel seçimlerin "siluetini" algılamak mümkün. Parasal sıkılaştırma ile kamu harcamalarını kontrol tavsiyeleri, iktidarın "seçim ekonomisine" yönelme ihtimalini de kapsıyor.
 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013