İslam dünyası yol ayrımında

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF dunyaweb@dunya.com

Paris’te 129 kişinin ölümüyle sonuçlanan IŞİD kaynaklı terör G20’nin gündemindeki ekonomik konuları geri plana itti. Liderler, ekonomik sorunlardan çok Ortadoğu kaynaklı mülteci akınına karşı alınacak önlemler ve IŞİD’e karşı mücadelenin şekli üzerinde konuştular. Üzerinde anlaşılan konular arasında sınır kontrollerinin sıklaştırılması, istihbarat alışverişinin artırılması ve terörün finansal desteğinin kırılması var. IŞİD’in ortadan kaldırılacağı söylenmekle birlikte ortada bununla ilgili henüz somut bir plan yok. Esad rejiminin yerine geçmesi planlanan muhalif güçlerden IŞİD’i ortadan kaldırması bekleniyor. ABD Başkanı Obama’nın açıklamalarına bakılırsa, ABD’nin IŞİD’e yönelik politikasında şimdilik bir değişiklik olmayacak. ABD Başkanı, Amerikan askerinin Suriye ve Irak’a yönelik bir kara operasyonunda yer almasına karşı. Zirve sonrası yaptığı basın toplantısında Obama, “diyelim ki Suriye’ye elli bin asker gönderdik. Peki benzeri bir olay Yemen’de olursa ne yapacağız, oraya da mı göndereceğiz?” diyerek Amerika’nın dünyanın jandarması olarak görülmesi fikrine sıcak bakmadığını ima ediyordu. Hollande, Fransa’nın savaşta olduğunu söyleyerek müttefiklerine yardım çağrısı yaptı ama, bunun karşılık bulması zor. En anlamlı açıklamalardan biri Putin’den geldi. Rusya devlet başkanı, Rus istihbaratının IŞİD’in aralarında G20 ülkelerinin de yer aldığı 40 ülkeden maddi destek aldığı bilgisini mevkidaşlarıyla paylaştığını söylüyor. Dolaylı, dolaysız yollardan IŞİD’in bazı ülkelerce desteklendiği zaten biliniyordu. Malumun ilamı olan bu açıklama bugün gelinen noktada düşündürücüdür.

***

G20 sonuç deklarasyonunda artan gelir eşitsizliğine dikkat çekilerek; ekonomik büyümenin kapsayıcı, özellikle gençler ve kadınlar açısından istihdam arttırıcı ve tüm paydaşların refahını arttıracak nitelikte olması vurgulanıyor. Neoliberal iktisadın söylemlerine ters düşen bu açıklamalar, 80’li yıllardan bu yana uygulanan ekonomik politikanın sonuna gelindiğini gösteriyor. Dünyanın duyarlı zenginleri de artık işin farkında. İstihdam artışının tek başına yetmeyeceğini, gelir bölüşümündeki bozulma giderilmeden ekonomik ve sosyal sorunların çözülemeyeceğini sesli olarak ifade ediyorlar. Artan gelir eşitsizliği ekonomik büyümenin sürekliliğini tehdit etmenin ötesinde, toplum katmanları arasında düşmanlığı körükleyerek, sosyal yapıyı tahrip ediyor. Hedefler arasında dikkat çekenlerden bir diğeri girişimciliğin özendirilmesi. Büyümenin sürekliliği bilgili, tecrübeli, doğru yerde doğru kararlar verebilen başarılı girişimcilerin varlığına bağlı. Fakat, bu hedefe ulaşmak günümüzde eskisi gibi kolay değil. Bilgi ve tecrübe bir yana, özellikle Türkiye gibi ülkelerde aileden ciddi bir birikimi olmayan gençlerin girişimci olmaları imkansız olmasa da çok zor.

***

Suruç, Ankara, Beyrut ve son olarak da Paris’te yaşananlar 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tespitindeki doğruluğu ortaya koymaktadır. Gül, Hristiyan dünyasının yüzyıllar önce yaşadığı Ortaçağ'ın benzerini, bazı İslam ülkelerindeki diktatoryal yönetimlere ve mezhep çatışmalarına göndermede bulunarak, günümüzde İslam dünyası’nın yaşadığını söylemişti. Şimdiki olaylar Gül’ün bahsettiklerinden çok daha vahim. Terörün milliyetinin, dininin, etnik kökeninin olmadığını ne kadar söylersek söyleyelim, yapılan her kanlı eylem dünyada var olan İslam karşıtlığını daha da güçlendirmektedir. Önümüzdeki yılların yabancı ülkelerde yaşamlarını sürdüren Müslüman göçmenler açısından zor geçeceği açık. Özellikle, Avrupa’da yaşayan Türkler bundan çok etkilenecekler. Yaklaşan Amerikan seçimlerinde Cumhuriyetçi adaylar arasında şansı yüksek görülenlerden Teksas Senatörü Ted Cruz, yönetimin daha önce alacağını açıkladığı 10 bin Suriyeli göçmenle ilgili olarak sadece Hristiyanların alınmasını söylüyor. Obama, bu söylemden utanılması gerektiğini, bunun Amerika’yı temsil etmediğini söylese de durum bu. Bir diğer aday Donald Trump da seçilmesi halinde bazı camileri kapatacağını açıkladı.

Yaşananlar siyasal İslamın iflasının bir göstergesi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Müslüman ülkelerin liderlerini, İslamı terörizmle özdeş tutan algının kırılması için mücadeleye çağırması önemli olmakla birlikte yeterli değil. İfade özgürlüğünün, hoşgörünün, demokrasinin olmadığı; farklı düşünenlerin ve hatta bir inanca sahip olmayanların ötekileştirildiği İslam ülkelerinin dünyada artan İslam karşıtlığına karşı koymaları çok zor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016