Kuralsızlığın kurallı ekonomisi tekliyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Bu yılın ikinci yarısının ilk haftası itibari ile ortaya çıkan küresel eğilimler, finansal piyasalar ve iş dünyamızın hayal kırıklığına uğraması olasılığını artırıyor. Başta ticaret savaşları olmak üzere muhtelif sebepler ile beklentilerin olumsuzlaşıyor ve riskten kaçınma eğiliminin güçleniyor olması, döviz kurları ve faizlere ilişkin umutları solduruyor. Aynı zamanda şekillenecek Siyasi İradenin, ekonomi konusundaki önceliklerine ilişkin belirsizlik de artıyor.

Piyasalar, bugün açıklanacak Haziran ayı enflasyon rakamlarını bolca tartışacak. Enflasyon baskılarının gelecekteki dozu ise, hemen girişte bahsettiğimiz küresel eğilimler ve siyasi önceliklere göre şekillenecek. Döviz kurları ve faizlerin gerileyemiyor olmasına tahammülü olmayanların sıkıntıları da, herkesi daha fazla etkileyecek. Yıllık enflasyondaki artış eğiliminin Türk Lirasındaki değer kayıpları ile ilişkilendirilmesi ve Siyasi İradenin ekonomik daralmaya tahammülsüzlüğü, evdeki hesapların çarşıya uymasını zorlaştıracak.

Ticaret Savaşları olarak anılan gelişmeler, dolar faizlerine ilişkin endişeleri bile gölgede bırakarak riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesinde etkili oldu. Önemli paralar değer kaybederken ve güvenli liman algısı ile gelişmiş ülkelerin devlet tahvilleri prim yaparken, dolardaki değerlenme sinyalleri tedirginliği artırdı. Sermaye piyasalarındaki satış baskısı daha etkili hale geldi; küresel ticaret hacmine ve makroekonomik eğilimlere ilişkin beklentiler olumsuzlaştı. Gelişen ekonomilerin ve şirketlerin risk primlerinde gözlenen artışlar, olumsuz eğilimleri güçlendirmeye devam etti. Kasım ayına kadar ticaret savaşları konusunda herhangi bir geri adım olmayabileceği endişesinin güçlenmesi, kurallı ekonomi çerçevesindeki öngörülebilirliği hızla gerileterek belirsizliği artırdı.

TL kayıplarını geri alamazsa enflasyon %14'ün üzerine çıkar

Siyasi İrade ise, ekonomi konusundaki yol haritasının küresel koşullar ve enflasyondaki eğilimden çok seçmen hassasiyetlerindeki değişime göre şekilleneceğinin sinyallerini vermeye başladı; yerel seçimlerin erkene alınması olasılığındaki artış, kurallı yaklaşım lehine lobi yapan finansal yapıyı gerdi! Maliye politikası çok güçlü bir şekilde sıkılaşmaz ve kararlı görünüm verecek şekilde yapısal reform konusuna odaklanılmaz, yabancı sermayeye güven verecek yaklaşımdan uzaklaşılır ise ne tür eğilimlerin yaşanacağını düşünmek bile istemiyorlar! Küresel olumsuzluklar, jeopolitik riskler ve dış politika açmazları ile seçmen hassasiyetleri muhtemel yaklaşım konusunda Siyasi İrade ile finansal kesimin ortak paydaya gelmesini zorlaştırıyor; yerleşik tasarrufun, sistemi oluşturan kurumsal yapının çıkarları doğrultusunda yönlendirilebilmesini nerede ise olanaksızlaştırıyor.

Yıllık enflasyon, Temmuz sonu itibarı ile muhtemelen yüzde 14 düzeyinin üzerine çıkacak. Eğer Türk Lirası kısmen de olsa kayıplarını geri alamaz ise yılsonu enflasyonu da bu seviyelerde olacak ve faizlerin gerilemesi mümkün olmayacak. Riskten kaçınma eğilimi güçlü kalmaya devam edecek ve kırılganlık algısı iyice güçlenecek. Bu olumsuzluklara küresel olanları eklediğimizde, döviz kuru ve faizlerin gerileyeceğine inanan kimse kalmayacak ve bilançolardaki yıpranma hızlanacak. Gerçekler ile yüzleşme zorunluluğu sancısız olamayacak!

Siyasi İrade yerel seçimleri erkene almayı düşünebilir

Orta vadeli çelişkiler, Siyasi İrade ile finansal yapının kısa vadeli ve geçici olarak ortak paydaya gelemeyeceği anlamına gelmiyor! Hazır faizler yüksek ve piyasalar iyimserliğe aç iken, Siyasi İrade piyasaların umduğu senaryo lehine izlenim vermeye çalışabilir bu fırsattan yararlanmak üzere yerel seçimleri erkene almayı düşünebilir; seçim sonrasında ise her şey farklılaşabilir! Finansal piyasaların kısa vadeli ihtiyaçları nedeniyle bu şekilde aldatılmaya rıza göstermek dışında bir seçeneği bulunmuyor! Güvendikleri bir isme ekonomi yönetiminde yer verilmesi durumunda, maliye politikası sıkılaşacakmış ve yapısal reformlar konusunda kararlı olunacakmış varsayımları ile kendilerini ve herkesi aldatmaya odaklanabilirler! Ülkemizdeki sıcak paranın bu senaryoyu bozabilecek en önemli değişken olduğunu da unutmamak gerekiyor; bu uzlaşının geçici ve yapay olduğundan hareketle çıkış için son fırsat olarak görürler ise, ava çıkanların hesapları tutmayabilir.

Küresel koşullar olumsuzlaşmaya devam eder ve gelişenlerdeki yıpranma belirginleşirken, ekonomimiz için nispeten olumlu bir hikaye üretmek kolay değil! Müşteri bulmak ise çok daha zor olabilir! Küreselleşme denilen kuralsızlığın, kurallı olduğu söylenen ekonomisi ömrünü tamamlamaya koşuyor!




Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar