Los Angeles, Kobe

Dr. Nimet Elif ULUĞ
Dr. Nimet Elif ULUĞ info@dunyaeko.com

Yüzyılın afetini yaşa­dık, yaşamaya, so­nuçlarına göğüs ger­meye devam ediyoruz. Dün­yamız, ölümcül küresel afetlerin yaşandığı, can ve mal kayıplarının gün geçme­den arttığı bir çağı yaşıyor. Bir ufuk turu yapalım; coğ­rafyanın etkisine ve özellik­le deprem gerçeğiyle yüzleş­miş, yüzleşmeye de devam edecek olan ABD ve Japon­ya örneklerine, bu felaketler sonrasında nasıl yollar izle­diklerine bakalım istiyorum. Ancak, bu gibi durumlarda, 'herkese uyan tek' bir planla­ma yaklaşımını çözüm olarak hayal etmenin zor olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Coğrafya, doğal afetle karşılaşma olasılığını belirliyor

olma­yan bir şekilde, hem bir doğal afetle karşılaşma olasılığını hem de afetin olası sonuçla­rını belirliyor. Afetlerin ola­sılığında önemli kıtalar arası farklılıklar bulunuyor. İklim ve doğal kaynaklar açısından yaşadığı olağanüstü olumsuz koşullara rağmen Afrika kı­tasında, Amerika, Avrupa ve Asya daha az doğal felaket ya­şanıyor. Afrika ile kıyaslan­dığında, Asya'nın herhangi bir yılda bir felaket yaşama olasılığının yüzde 28,5 daha yüksek. Ülkemiz; ABD, Şili ve Japonya gibi tektonik plaka­ların çarpıştığı bölgelerden birinde ve sürekli deprem­lerle sarsılıyoruz ve yaşadığı­mız her deprem, her biri bir­birinden değerli binlerce in­sanımızı, insan sermayesini, iş gücünü ve ekonomiyi yerle bir ediyor. Uluslar ve hükü­metler, hem ekonomik hem de sosyal olarak yok edilen varlık­ları restore etme ve yeniden inşa etme gibi devasa bir görevle karşı karşıya kalıyor. Afet sonrası fi­nansman hem de planlama süreç­leri için hazırlıklı olmak, geçici ve kalıcı barın­ma sağlanması ve dış finans­man bulmak gerekiyor. Ama tüm bu şartları yerine getir­seniz de Raddatz'a (2007) göre, kuraklık, aşırı sıcaklık olayları, rüzgâr fırtınaları ve seller gibi iklimsel felaketler dâhil olmak üzere depremler gibi doğal afet şoklarının kişi başına düşen GSYİH üzerin­de olumsuz bir etkisi oluyor. Bu tür doğal afetler, kişi başı­na ortalama %2'lik gerçek bir gelir kaybına neden olurken, kıtlık veya salgın hastalıklar gibi insani felaketlerde, kısa vadede kişi başına ortalama %4'lük gerçek bir gelir kaybı­na neden oluyor.

Türkiye gibi deprem ku­şakları üzerinde bulunan ABD’de yaşanan deprem­lerin en yıkıcılarından biri olan Los Angeles Depremi’n­de yaşananlarla başlayalım. Olhansky, Johnson, Top­ping’e (2006) göre 217 Ocak 1994'te şafaktan kısa bir sü­re önce, 6.7 büyüklüğündeki Northridge Depremi, Güney Kaliforniya'daki Los Ange­les bölgesini vurdu, 48 mil­yar dolardan fazla doğrudan kayba mal oldu ve 25.000 ko­nutu yaşanmaz hale getirdi. Tam olarak bir yıl sonra, Ja­ponya'nın Kobe bölgesini 6.9 büyüklüğünde bir deprem vurdu, yaklaşık 150 milyar dolarlık hasara, 6.400'den fazla can kaybına ve yakla­şık 450.000 konutta ciddi ha­sara neden oldu. Bu iki dep­rem, modern, sanayileşmiş metropol alanlarını vuran en büyük depremler olmala­rı bakımından önemliydi. 17 Ocak 1994 ve 1995 deprem­leri, gelecekte yıkıcı bir kent­sel depremin sonuçlarını ha­yal etmeye yardımcı olmak için nadir bir fırsat sunuyor. Bu iki kentle ilgili çalışmalar, hem yıkıcı olabileceği bilim insanlarınca ifade edilen bir depreme hazırlanırken hem de böyle bir olayın ardından kaçınılmaz olarak toparlan­mayı planlamaları gerekti­ğinde, planlamacılar ve po­litika yapıcılar için dersler sağlayabilir.

Öncelikle, Hükümet tara­fından ilan edilen 2 aylık mo­ratoryum sırasında ana mer­kezler, anayollar ve parkların düzenlenmesine odaklanıl­dı. Kobe'de birçok mahalle­nin kentsel peyzajı ve sos­yal çevresi depremden sonra önemli ölçüde değişti. Arazi­nin yeniden düzenlenmesi, yeniden geliştirilmesi ve uy­gun olmayan arazilerde ye­niden inşaya yönelik kısıtla­malar, yaygın fiziksel değişi­me neden oldu.

Konut politikaları, ona­rımdan çok yıkımı ve tam ye­niden inşayı destekledi. Dep­remde yıkılan daha küçük, ahşap ve savaş sonrası yapı­ların yerini yüksek bi­nalar aldı. Konut kali­tesi iyileşmesine rağ­men, bazı sakinler yeni konutları satın alama­dı.

ABD’de ise; Los An­geles Belediyesi'nin çok aileli konut kredi­si programı, hasarlı ko­nutları başarıyla yeni­den inşa etti. Yalnızca 500 ünite yıkılarak, yıkım ve ye­niden inşa için gerekli olan kurtarma süresi ve maliye­ti azaltıldı. Bununla birlik­te, kat mülkiyeti, genellikle ne kamu yardım programları ne de özel sigorta tarafından iyi bir şekilde ele alınamadı­ğı için özel zorluklar ortaya çıkardı. Los Angeles ve Kobe depremlerinin etkilerindeki farklılıklara rağmen, yeniden yapılandırma yaklaşımları pek çok benzerliği paylaştı. Her ikisi de başlangıçta alt­yapının hızlı bir şekilde ye­niden inşasını vurguladı. Her iki ülkenin de kapsamlı bir stratejisi yoktu, ancak her iki şehirde de yerel liderler to­parlanmanın ilerlemesine, zamanında yeniden yapılan­maya ve uzun süredir devam eden bazı sorunların çözül­mesine yardımcı oldu.

Küçük işletmeler zarar gördü

Her iki bölgede de prog­ramlar, afet koşullarına yanıt olarak zaman içinde gelişti. Her iki şehirde de küçük iş­letmeler zarar gördü ve on­lar için yalnızca sınırlı kamu kaynakları mevcuttu. Belir­li mahallelerin ve işletmele­rin yeniden geliştirilmesi her iki yerde de zaman aldı ve ba­zı planlar yerel direnişle kar­şılaştı. Kobe’de dar sokaklar, küçük arsalar; mevcut Bina Standartları Yasası uyarın­ca yeniden yapılanmaya izin vermeyecek ölçüde olduğun­dan ‘çok aileli ortak konutlar’ üretildi. Depremler hem ka­zananlar hem de kaybedenler yarattı. Los Angeles'ta yatı­rımcılar ve rehabilite edilen binaların sakinleri emlakla­rının fiyatlarının yükselme­siyle kazandı. Kobe'de inşaat şirketleri kâr etti. Ama kaybe­denler daha çoktu. Her iki şe­hirde de gelirleri azalarak ay­larca ayakta kalamayan küçük işletmeler kapanmak zorunda kaldı. Ve her durumda, uzun vadeli maliyetlerin çoğu bilin­memekle beraber, tasarruflar tükendi, emeklilik fonları kay­bedildi ve krediler uzun yıllar sonucunda ödendi.

Machizukuri, Japon sivil toplumunun büyümesine katkıda bulundu

Ancak, Kobe’de, Japon­ya’nın merkeziyetçi devlet geleneği nedeniyle yerel yö­netimler ilk kararlarda yer alamasa da, mahalle planla­masının Machizukuri ile na­sıl desteklenebileceği görül­dü. Bu ifade, yaşadıkları ve çalıştıkları yeri daha yaşa­nabilir hale getirmek için ye­rel sakinlerin ve yerel yöne­timlerin birlikte çalışmasını içeren çeşitli eylemleri ifade eder. Machizukuri Japon si­vil toplumunun büyümesine ve olgunlaşmasına katkıda bu­lundu. Ayrıca, vatandaşların topluluk katılımı süreçlerine aktif katılımı ve yerel kolektif kurumları organize etmek için zaman ayırma istekleri müt­hiş arttı. Her şerde bir hayır olduğuna inanmak istiyoruz. Güzel günlere kavuşmak di­leğimle…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
English 06 Mayıs 2023
Üniversite nereye? 01 Nisan 2023
American dream 25 Şubat 2023